English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / But in that moment

But in that moment tradutor Turco

337 parallel translation
But how do you know that Scotland Yard isn't waiting to break in at this very moment?
Nasıl oluyor da Scotland Yard'ın şu dakika kapıyı kırıp içeri girmeyeceğini bilebiliyorsunuz?
That night in front of the nurses'quarters and then again at the pier I forgot for the moment why we split up but you reminded me, and the trouble came charging back.
O gece, hemşireler evinin önünde, sonra yine iskelede bir an için neden ayrıldığımızı unutmuştum ama hatırlattın, meselenin ne olduğunu bir anda anladım.
But I never dreamed for a moment... of allowing that to stand in my way.
Ama bir an bile bunun bana engel olmasına müsaade etmedim.
Listen, you clodpoll... I may have saved your miserable life in a moment of madness... but if you think that means we're back where we started... then maybe this will help you think otherwise!
dinle, beni aptal adam... seni bu berbat dünyadaki sefilliğinden kurtarabilirdim... ama başladığımız noktaya geri döndüğümüzü kasdediyorsan...... bu sana nerede olduğunu anlamana yardımcı olacaktır!
I'm terribly sorry darling but the moment I saw that dress I knew there was only one person in the world who could wear it,
Gerçekten çok üzgünüm tatlım fakat o an, o elbiseyi gördüm ve biliyordum ki yeryüzünde sadece bir tek kişi onu giyebilirdi ;
Professor Tanabiya will explain this better in a moment, but basically, this sand that came from Godzilla has absorbed a massive dose of radiation, the type generated only from an atomic bomb.
Profesör Tanabiya bir dakika içinde daha iyi açıklayacak ama temelde, Godzilla'dan gelen bu kum sadece atom bombasının yol açtığı türde radyasyonu aşırı dozda soğurmuş.
HE HAS FLESH AND BLOOD, MUSCLE AND M IND. BUT IN JUST A MOMENT, WE WILL SEE HOW THIN A LINE SEPARATES THAT WHICH WE ASSUME TO BE REAL
Ancak birazdan gerçek ile insan zihninin oluşturduğu gerçeklik arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu göreceğiz.
But, in just a moment, that hope chest will be opened, and an improbable phantom will try to bedeck the drabness of these two people's failure-laden lives with the gold and precious stones of fulfillment. Arthur castle, standing on the outskirts, and about to enter, the twilight zone. Mr. And mrs.
Ama biraz sonra bu umut sandığı açılacak ve beklenmedik bir siluet, hayatı yokluk dolu bu iki insanı altın ve mücevherlerle gözlerini boyayarak hüzne boğmaya çalışacak.
Well it's urgent that we get her back to normal size, but, ah, at the moment her protective cells are too small to cope with the molecules of poison in her bloodstream.
Hemen normal boyutumuza dönmeliyiz ama şu anda koruyucu hücreleri damarlarındaki zehirle mücadele ediyor.
Gentlemen, it seems to me that what it comes to is this... in a moment of extreme decision, our dear Gila made an instinctive choice, but that choice was not for Galaxy.
Beyler, bana öyle geliyor ki, olayların geldiği nokta şudur : Önemli bir karar aşamasında... sevgili Gila'mız hassas bir seçim yapmıştır. Ama bu seçim kesinlikle GALAXY değildir.
That would have aroused hatred not in those who crucified Him but in those who loved Him if they had been near Him at that moment because they loved Him as a man only.
Bu, nefreti uyandırdı, ama O'nu çarmıha gerenlerde değil O'nu sevenlerde o anda O'nun yanında olmaları O'nu sadece bir insan olarak sevmelerinden dolayıydı.
But you face a man with a gun in your hands, you live more intensely at that moment than in any other moment in your life.
Elinizde silahla bir adamla karşılaştığınızda,... yaşamınızdaki tüm anlardan daha yoğun bir anı yaşarsınız.
That puts us in the same bracket... but I don't think my bookmaker would understand... my taking a charity case at this moment.
Yani ikimiz de aynı konumdayız. Ama bahisçim, bir sadaka davası yapışımı pek anlamaz.
We have but one need left in life, and that is to see the completion of the final moment of our test.
Hayatta sadece tek bir ihtiyacımız kaldı. O da bu testin tamamlanmasını görmek.
But I think that in a moment like this... I think, yes, in a moment like this, the presidency... above all, needs a technician.
Ama bu devirde... evet, bence bu devirde müdürlüğe... her şeyden önce bir teknisyen getirilmeli.
But let us assume for a moment that I, too, am a human being and can fall in love. So the question is :
Ama bir an için kabul edelim ki, nihayetinde ben de bir insanım ve birine âşık olabilirim.
Simply they had killed them. E not only enemy right-handers of Hitler at the moment, not only Röhm, the head of the SA, but also other people that they considered ackward.
Sadece Hitler'in aleni düşmanlarını değil, sadece SA şefi Röhm'ü değil, hoşlanmadıkları daha nice kişiyi de.
Perhaps they were our enemy, but, in the truth, they did not seem to be it, at least, at that moment.
Belki de bize gerçekte düşmanlık besliyorlardı. Fakat en azından o günlerde bizi, hasım olarak görmediler.
But the Russians persisted almost until the end in saying that there should be no trial - these men were criminals and should be immediately executed the moment they were caught.
Ancak Ruslar neredeyse son âna kadar yargılama olmaması gerektiği konusunda ısrarcı oldular. O adamlar suçluydu ve yakalandıkları anda idam edilmeliydi.
But if you could suppose for just a moment... that somebody else put the rag in the gun.
Fakat eğer bir de bir an için topa bezi bir başkasının koyduğunu düşünecek olursanız.
The plaice is grilled, but that doesn't matter, there's life in the old thing yet. Wait a moment, got a bit confused there. Oh, yes, the plaice is grilled...
Pırasa fırın gibi, ama önemi yok... eski şeyin miadı dolmadı henüz... bir saniye, kafam karıştı... evet, pırasa fırın gibi... burası fırın gibi, değil mi?
... that the ageing process is in any way reversible. I don't think for a moment that it is, but it might be stoppable, and that's where mega-vitamins come in.
Yaşlanma sürecinin geri döndürülemez olduğundan şüphem yok, ama megavitaminler sayesinde artık en azından yavaşlatılabilir bir süreç.
I hesitate to say that this is an important moment in the history of our country... but it is certainly an extraordinary one.
Tommy'i. Tarihimizdeki en önemli an demekte tereddütteyim ama,... ama kesinlikle önemli günlerden biri.
Police surgeons say that he may survive his multiple wounds but up to this moment, he still remains in a coma.
Doktorlar bu kadar yarayla yaşayabileceğini söyleseler de şu ana kadar girdiği komadan çıkamadı.
But now, in my moment of crisis, it is glaringly apparent that no one here has made any effort to understand my sensibilities.
Ama şu anda, bu kriz anımda, gayet açıkça görülüyor ki buradaki kimse beni anlamak için hiçbir çaba göstermiyor.
Elusive words I heard and lies the moment you opened your eyes but now that the flames have fired up your ancient beauty you looked up and to the ring of life Mother Hellas the same lie you bear in mass.
Yalan sözler, büyük laflar söyledin bana ilk verdiğin sütle ateşin yükseldiği şu an bile sen eski cazibene bakıyorsun dünya meydanlarında anacığım Hellas! Aynı yalanı taşırsın
I understand it's not the best moment for these things... but I want to tell you that I'm in love with you.
Tabi, böyle şeyler konuşmanın zamanı değil... Ama seni sevdiğimi söylemek istiyorum.
Inside this trim, modest suburban home is Annie Glenn... wife of Astronaut John Glenn... sharing the anxiety and pride of the world at this tense moment... but in a private and crucial way that only she can understand.
Bu tertipli, alçakgönüllü banliyö evinde, Annie Glenn... astronot John Glenn'in eşi... bu gergin dakikalarda dünyanın endişe ve gururunu paylaşmakta... ama yalnızca kendisinin anlayabileceği özel ve can alıcı bir biçimde.
See, Balki doesn't know it but I'm gonna slip this little baby in that big old radio and at the proper moment, click, dance fever.
Balki'nin haberi yok ama, bu küçük bebeği o eski büyük radyonun içine yerleştirip, doğru zamanda düğmeye basarak, dans ateşini başlatacağım.
Oh she'll be able to give you that in a moment but tell me who is this man Henderson?
Bir dakika içinde size delili sunacaktır. Ama söyleyin bana, kimdi bu Henderson?
I know how much you'd like to have your rifle with you, at this moment, but I think you'll find that I've got a much better idea. Stick it in his belt.
Şu anda tüfeğinin yanında olmasını... ne kadar arzuladığını biliyorum, Bay Quigley, ama daha iyi bir fikrim olduğunu birazdan göreceksin.
But another moment in that vacuum chamber...
- Kaybolan bir şey var mı? - Görünürde bir şey yok.
I've had to deal with fifty murderers in my career, but the worst of them never gave me this sense of revulsion which that I feel at this moment towards
Mesleğimde 50 cinayetle baş etmek zorunda kaldım, fakat onlardan en kötüsü Bay Charles Augustus Milverton'a şu anda duyduğum iğrenme hissini hiç tattırmadı.
In Vietnam you didn't know a lot that was going on, but here you're pretty much up to the moment on everything, so...
Martin Luther King, önemli bir insandı,... ama kendisi insan hakları hareketi değildi.
somehow people don't see how profoundly contemptuous that is of democracy. The solemn moment is near. But first, the swearing-in of Dan Quayle.
Özellikle yabancı yardım, savaş ve yeni dünya düzeninden bahsederken insanlar eğer BM yeni dünya düzeninde bu kadar ciddiyse neden kimsenin Doğu Timor'a yardım etmediğini merak ediyor.
At that moment, who should arrive at the door but Scrooge's nephew, Fred.
Şu anda biri kapıya gelmeli... Scrooge'in yeğeni Fred.
This isn't the best moment, sir, but we're not staying the night, so, um... if ever you need any financial advice, uh, assistance in deed... anything of that sort, please telephone.
Şimdi sırası değil hocam ama bu gece kalmayacağız, o yüzden mali konularda bir tavsiye ya da yardım isterseniz, ne olursa Iütfen arayın.
I thought for a moment we could live in that world together, but I know now that we cannot.
Bir an için bu dünyada beraber yasayabiliriz sanmistim,... ama yasayamayacagimizi ögrendim.
Not that it would give me a moment's concern to see Mr Darcy publicly set down, but in Mr Bingley's house... It would grieve me to see him embarrassed and discomfited.
Mr Darcy'e sıkıntı verme endişesiyle değil, ama Mr Bingley'yi kendi evinde utanmış ve üzülmüş görmek beni üzerdi.
But, fortunately for him, nearly every star in the sky was at that moment looking in earnest at the land on the other side of the wall, where the King of all Stormhold lay on his deathbed,
Ama ne mutlu ki, o sırada neredeyse gökyüzündeki tüm yıldızlar Stormhold Kralı'nın ölüm döşeğinde yattığı duvarın diğer tarafındaki ülkeye bakıyorlardı.
- Yeah, but that's so hard you know, to be in the moment.
- Anı yaşıyorlar. - Evet, ama anda olmak..
And then, just as they look past you the moment that they look past you, you can't help but meet their gaze and just for an instant, you see God reflected in their eyes.
Ve bakıp da görmedikleri bakışlarının içinden geçtiği o anda gözlerini gözlerinden ayıramıyorsun ve bir an için onların gözlerinde Tanrı'nın yansımasını görüyorsun.
I realized that if my motion through time came to a stop the cord would go slack and he'd be lost in subspace forever but if I could cut the cord when the link was at its strongest- - while we were together- - he'd return to the moment of the accident.
Anladım ki zamandaki hareketim dursaydı ip gevşeyecek ve o altuzayda sonsuza dek kaybolacak ancak kordonu en güçlü olduğu anda kesmeyi başarabilirsem beraber olduğumuz anda kaza anına geri dönecek.
When we're finished, if you want to leave, that's your business, but for the moment, find yourself a seat with a good view because, just like Jonah and the whale, you're going in.
Bu işi bitirdiğimizde, eğer ayrılmak isterseniz, bu sizin bileceğiniz bir iş olur, fakat şu anda kendinize seyir açısından güzel bir yer bulun ve bu olayın zevkini çıkartın.
The bourgeoisie can destroy their world before abandoning history's stage but we have a new world in our hearts, a world that is growing every moment.
Burjuvazi, tarihe gömülmeden önce kendi dünyasını yıkabilir fakat bizim yüreklerimizde yeni bir dünya var ve her saniye büyümeye devam ediyor.
But I realise now that from the moment Major Thorn set foot on Fort Baxter he engaged in a personal vendetta against Master Sergeant Bilko.
Fakat şu anda farkına vardım ki Binbaşı Thorn Baxter kışlasına ayak bastı. Çünkü Başçavuş Bilko'ya karşı kişisel bir davası vardı.
But in fact, in his sleep or wherever his private moment came he knew that he had not done as well against two fighters particularly, Joe Frazier and Ken Norton, whom Foreman had demolished.
Ama aslında, uykusunda veya kendiyle baş başa kaldığında şunu biliyordu ki, kendisi Foreman'ın mahvettiği özellikle iki dövüşçü Ken Norton ve Joe Frazier karşısında daha iyi bir iş çıkarmamıştı.
But I want you to know that seeing your face at that moment was probably the single finest moment in my life.
Ama şunu bilmeni isterim ki yüzünü ekranlarda gördüğüm o an hayatımın en güzel anıydı.
You told me long ago that you had seen this moment in our future but until now, I- - I never really believed.
Uzun bir zaman önce bu anı geleceğimizde gördüğünü anlatmıştın ama şu ana kadar ben- - Ben sana inanmamıştım.
K. opened the coach door and could have taken the bottle that was sitting in the car door, but in front of an open door, he couldn't resist climbing to sit there just for a moment.
Gerçek şu ki, sen bu işe uygun değilsin. Elbisen, saçın, sizin gibiler için çok güzel olabilir ama... burada herkes gizlice ya da açıktan açığa güler bunlara. Bu şüphelerinle kendini ne hale soktuğunun farkında değilsin.
Surely you've had that moment of indecision when some little live creature shows up in your headlight, but you drive over anyway and forget about it.
Küçük bir canlı farların önünde belirdiğinde... kararsız kalıp, yine de yola devam etmiş sonra da bunu unutmuşsundur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]