But in this case tradutor Turco
909 parallel translation
But in this case we're helpless.
Ama bu davada çaresiziz.
But in this case, an eyewitness... identified him as one of the killers.
Fakat bu olayda bir görgü tanığı onu katillerden biri olarak teşhis etti.
No, nothing to prevent him but in this case I don't think it probable.
Hayır, onu engelleyen bir şey yok ama bu vakada olası değil.
But in this case I humor him, for he somewhat resembles Kemmler.
Ama bu olayda onun suyuna gidiyorum Kemmbler'a çok benzemesi için.
Yes, but in this case - -
Evet ama bu davada...
But in this case, it seems like poetic justice.
Fakat bu vakada, takdiri ilahi gibi duruyor.
But in this case, I would not have the heart to laugh when I read it in the newspapers.
Ama bu sefer, gazetede okuduğumda gülecek cesareti kendimde bulamam.
But in this case, it becomes necessary and even right to kill someone in order to save many others.
Ama böyle bir durumda, bir çok insanın hayatını kurtarmak adına bir kişiyi feda etmek, doğru bir hareket olabiliyor.
Mr Fauncewater is a burglar by trade, but in this case, his crime was not burglary.
Bay Fauncewater bir hırsız ama bu olayda, suçu hırsızlık değil.
I know that sounds terribly Freudian, but in this case, I don't think it is.
Kulağa fazla Freudyen geldiğini biliyorum ama bence bu durumda öyle değil.
But in this case, I think...
Ama bu durumda, sanırım...
Well, we all know the Navy's never wrong, but in this case, it was a little weak on being right.
Donanma asla yanılmaz, bunu biliyoruz ama bu seferlik, doğruluğunda biraz zayıf kalmış.
Normally a matter of small importance, but in this case... it's our liege, Lord Henry, the eighth of that name.
Aslında bu önemsiz bir meseledir, ama söz konusu kişi... Lord Henry, bu adı taşıyan sekizinci hükümdarımız.
This watch face has a little window which normally gives the date, but in this case, it will give the winning number.
Normalde bir kol saatinin küçük penceresinin tarihi göstermesi gerekirken bizim saatimiz kazanacak numarayı gösterecek.
Well, I resist using it, but in this case... the professor will give us the truth.
Kullanmamakta ısrar ediyorum,... ama Profesör gerçeği söyleyecekse.
Yes, but in this case, with the more people we take down, the greater chance we have of violating one of their taboos.
Ne kadar çok adam alırsak, o kadar çok tabuyu çiğneme ihtimali olur.
But in this case, we got official proof of adultery
Fakat bu olayda, Zinaya dair resmi delile sahiptik.
But in this case if anyone knew about it, I'd be called uppity.
Fakat bu durumda, biri bunu öğrenirse, bana küstah, haddini bilmez der.
- But in this case, we feel...
- Ama bu seferlik, biraz...
Oh, but in this case, don't you think...?
- Ama bu davada, ne dersiniz?
But in this case, and I think the Supreme Court will back me up I am seriously considering setting up a torture chamber!
Ama bu durumda, ki sanırım Temyiz Mahkemesi beni destekleyecektir... ciddi olarak bir işkence odası kurdurmayı düşünüyorum!
I know you shouldn't keep secrets, but in this case the rule is wrong.
Biliyorum hiçbir şeyi gizlememek gerekli,..... ama bu konuda her şeyi söylemek yanlış.
Well, I'm sure it doesn't, but in this case, the records must be misplaced.
Şey, eminim yapmaz, ancak bu olayda, kayıtlar karışmış olmalı.
But in this case... Excuse me... In this case, the Catholics are right in considering the Virgin, a virgin before she conceived.
Bu durumda Katolikler Meryem Ana'yı, bu yaratıştan önce bakire saymakta haklı.
But in this case, a coma.
Ama bu durumda, bir koma.
This particular test will not be used in every case, but the test will vary from man to man.
Bu özel test her durumda kullanılmaz, kişiden kişiye farklılık gösterir.
But surely in a case like this, a little child who can never walk or run...
Ama böyle bir durumda, yürüyemeyen bir çocuk varken- -
That's a good rule generally, I grant you, but... in this case, it... Come on.
Bu genelde iyi bir kraldır aferin sana, ama böyle bir durumda, bence hadii.
But in a case like this, you might get a break anytime.
Fakat böyle bir davada, her an bir fırsat yakalayabilirsin.
They have been carefully selected to testify in this case... each representing a particular branch of American womanhood... for not only one woman is on trial here, but all women.
Bu kişiler özenle seçildiler çünkü... her biri farklı kesimlerden Amerikan kadını temsil ediyor... zira burada yalnız bir kadın değil, bütün kadınlar itham ediliyor.
I put it to you that, in this case, it happened not in fiction, but in fact.
Diyorum ki bu olayda, mahsustan değil, gerçekten oldu.
Well, is innocent in this case, but guilty in another hundred.
Bu hususta masum olsa bile, yüzlerce başka konuda suçlu.
But, of course, you're not really adopting her in this case... - you're merely sponsoring her.
Onu evlat edinmeyeceksin, sadece sponsor olacaksın.
And doubt you not but I'll acquaint our duteous citizens... with all yourjust proceedings in this case.
Hiç şüpheniz olmasın, bu olaydaki haklı tutumunuzu itaatkâr halkımıza olduğu gibi anlatacağım.
Gentlemen, I've trained a great many students in evangelical work... but never in my life have I come across a case quite like this.
Beyler, bir sürü müthiş öğrenciye misyonerlik öğrettim ama hayatımda hiç böyle bir vakayla karşılaşmamıştım.
It's a serious manifestation, the hearing of voices... but the difference in your case is this...
Sesler duymanız ciddi bir belirtidir. Ama sizin durumunuzdaki fark şu :
I suppose you all know how to use one of this things but in case you don't... you just press down on this lever with your thumb and then pull the trigger.
Bunların nasıl kullanıldığını hepinizin bildiğini varsayıyorum ancak bilmeyenleriniz için... Tek yapmanız gereken horozu indirip hedefe doğrultmak ve tetiğe basmak.
But I am convinced that in this case the not speaking is a refusal of one part of the mind to allow the other part to express itself freely.
Ama konuşmamak, aklın bir tarafını reddetmekken diğer tarafının içinden geçen her şeyi özgürce ortaya koyması konusunda ikna oldum.
But in any case she couldn't tell the story about this alarming winter night.
Ancak her durumda o, bu endişe verici kış gecesi hikayesini anlayamadı.
Perhaps, but not in this case.
Belki ama bu durumda değil.
That puts us in the same bracket... but I don't think my bookmaker would understand... my taking a charity case at this moment.
Yani ikimiz de aynı konumdayız. Ama bahisçim, bir sadaka davası yapışımı pek anlamaz.
Their governments in London were the same as the ones at home. But this wasn't the case in France, as Pétain was still in power.
Londra'daki diğer bütün yetkililer hükümetleri ile birlikte gelmişti.
But not in this case, James Kirk.
Bu durumda değil ama.
But I tell you now, just in case you didn't wanna ride back this way.
ama şimdi sana söylüyorum, eğer bu yoldan geri dönmek istemiyorsan.
Good, did not want to say anything on this, Helen... but it had a personal interest in this case.
Aslında nalatmak istemiyordum, Helen. Bu olaya kişisel bir ilgim vardı.
I don't know if you were or were not aware of all this, but in either case, you no longer have the right to govern our country.
Siz mi sorumlusunuz yoksa öncekiler mi bilemiyorum Fakat her iki durumda da Artık ülkemizi yönetme hakkına sahip değilsiniz.
I'm sorry, Mr. Clayton, but along with all the other trivial evidence that we've talked about, the murderer in this case just had to be a deaf man.
Üzgünüm, Bay Clayton, fakat konuştuğumuz bütün öteki önemsiz kanıtlarla birlikte, bu davada katilin sağır biri olması gerekiyordu.
This is... the aspect of professionalism : Do scientists tell of that... which they are authorized to, but in any case at least... from a moral point of view which is a more general attitude... than a simply technological or tactical point of view, or economical, or political, in other words from that point of view...
Bu profesyonel açıdan bakılırsa bilim adamlarına verilen yetki olduğunu söylese de en azından olaya ahlaki açıdan bakmak teknolojik, taktiksel, ekonomik ya da politik açıdan bakmaktan daha genel bir tutumdur.
But in case that mumbojumbo might make it seem... that there's going to be some trickery in this film about trickery... we'll repeat our promise... in writing.
Her ne kadar bu dalavere, sanki... bu hilekarlıkla ilgili filmde bir hilekarlık olacakmış izlenimi yaratsa da... Sözümüzü tekrarlıyoruz... hatta yazıya dökerek.
I take the point, but we can't consider this case in isolation.
Meramınızı anlıyorum ama bu olayı diğerlerinden farklı düşünemeyiz.
An experienced protector would've advised Starbuck to plead self-defence but this is Apollo's first case and he has great faith in his friend's word.
Tecrübeli bir avukat Starbuck'a savunmasını nefsi müdafaa olarak yapmasını söylerdi. Ama bu Apollo'nun ilk davası. Arkadaşının sözüne çok güveniyor.
but in the end 317
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in the meantime 283
but in a good way 48
but in time 33
but in 118
but in my experience 31
but in my opinion 26
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in the meantime 283
but in a good way 48
but in time 33
but in 118
but in my experience 31
but in my opinion 26