But not for me tradutor Turco
2,584 parallel translation
Maybe for you, but not for me, and not for my dead.
Senin için öyledir belki, ama benim için, benim ölüm için değil.
I was punishing her for what my ex-wife did to me, but that was my marriage, not yours.
Evet, sanırım eski karımın bana yaptık - larından dolayı onu cezalandırıyordum ama o benim evliliğimdi, senin değil.
Not for me, but for Catherine and the kids.
Kendim için değil, Catherine ve çocuklar için.
All right, not for nothing, but they don't look like a couple to me.
Bu bir şey ifade etmiyor ama çifte de benzemiyorlar.
Excuse me, I'd love to share Caitlin's sense of outrage here, but Mr. Clove's comments were written in a private e-mail and they were not intended for wide distribution.
Affedersiniz,... burada Caitlin'in tecavüz duygusunu paylaşmak istiyorum,... ama burada Bay Clove'un yorumları özel bir mail ile yazılmış ve geniş çaplı dağıtım niyetinde değillerdi.
Yoo-seok is a great guy, but he's just not for me.
Yoo Seok harika biri. Ama bana göre değil.
Romantic for you, Gennaro, but certainly not for me!
Senin için romantik Gennaro, kesinlikle benim için değil!
Not for me to groom you, but for you to groom me.
Benim seni eğitmediğimi senin beni eğittiğini yazacak.
Your Majesty, it's not for me to say, but Ahmet Paşa's plan is better.
Hünkâr'ım, haddim değil ama Ahmet Paşa'nın planı, daha doğru.
But I did it for me, and I did it for you so we could at least try and say goodbye to him because he's gone, Oskar, he's gone and he's not coming back.
Ama kendim ve senin için yaptım bunu! En azından ona veda edebilelim diye! Öldü o, Oskar!
Not just for you and me, but for all mankind.
Sen ve benim için değil, tüm insanlık için.
But you're not perfect for me, and I don't think I'm perfect for you.
Ancak aradığım erkek değilsin. Ben de sana göre değilim.
But live and learn, good guy just not the one for me.
Yaşa ve öğren. İyi biri ama bana göre değil.
But that is not for you to decide, that is for me to decide.
Fakat kararı ben veririm, sen değil.
I have a much more permanent, more epic situation that is in the works. But I'm not at liberty to discuss it right now. So, for God's sakes, do not ask me about it.
Şu an yapım aşamasında olan çok daha kalıcı ve harika bir yer var ama bundan bahsetme özgürlüğüne sahip değilim bu yüzden Tanrı aşkına sorma bana.
Well, that may be so, but if you will forgive me for doing so, I'm afraid I've told Millman we are not going to take the tortoise.
Belki ama beni affetmezsen eğer Korkarım ki Millman'a yemeği sevmediğimizi söyliycem
Every day, I ask not what Glenview can do for me... but what can I do for Glen view.
Her gün Glenview benim için ne yapabilir diye sormak yerine ben Glenview için ne yapabilirim diye düşünüyorum.
I don't blame you for not believing me, but I promise you, Kyle, I promise I came alone.
Bana güvenmemeni anlıyorum ama sana yemin ederim ki tek başıma geldim.
And he said : "Well, if you wait for me and if you behave'- " we might end up together, but I will not acknowledge the child.'
"Beni beklersen ve dediklerimi yaparsan bu işi kapatabiliriz ama çocuğu kabul etmiyorum." dedi.
I begin to believe you're not doing this for the good of the boy, but to cause me pain.
Bunları oğluma iyilik olsun diye değil, bana acı çektirmek için yaptığınızı düşünüyorum.
But trust me, girls, singing in Vietnam? It's not for you.
Ama inanın bana kızlar, Vietnam'da şarkı söylemek size göre değil.
It hurts me to say it, but tomorrow I do not wish for you to be at your brother's wedding.
Bunu söylemek beni üzüyor ama yarın kardeşinin düğününde bulunmanı istemiyorum.
That's the only reason he's got my turf, but not for long, so don't fucking talk to me about that cunt!
Benim bölgemi almasının tek sebebi bu. Ama uzun süre kalmayacak. O yüzden, o amcık hakkında konuşma benimle!
But, unfortunately for you... it's not easy to make me laugh.
Ama senin için kötü haber şu ki beni güldürmek kolay değildir.
Not leaving a note for me I understand, but... nothing for his son, his daughter?
Benim için bir not bırakmamasını... Anladım, fakat oğlu için de mi hiçbir şey bırakmadı, ya kızı için?
Not just for me, but for all of us.
Sadece benim için değil, hepimiz için.
He doesn't listen. See? It's really natural for couples to look to me to referee, but it's honestly not why I'm here.
Çiftlerin hakemlik yapmamı beklemesi çok normal ama burada olmamın sebebi bu değil.
Santa delivered it to me by mistake, but there was a note saying it was for you.
Noel Baba onu yanlışlık bana bırakmış,... ama senin için de bir not bırakmış.
I told them not to break shit, but they don't work for me.
Kırıp dökmeyin dedim ama benim için çalışmıyorlar!
But don't blame me for not telling you.
Ama sana söylemediğim için beni suçlama.
I may not have known about the Van Der Woodsens for the last 19 years, but they sure knew about me.
Son 19 yıldır Van Der Woodsen'leri bilmiyor olabilirim ama onlar beni biliyorlar.
I know you blame me for everything, but I only lied to you because we're not safe around these people.
Biliyorum her şey için beni suçluyorsun, ama sadece sana yalan söyledim çünkü bu insanların etrafında güvende değiliz.
I know this is my first Hindi feature film, but do not take me for granted.
Bunun ilk Hindi filmim olduğunu biliyorum ama beni çantada keklik görme.
There're still a lot of questions about the Councilman's whereabouts on that night, but that's not for me to answer.
Sayın meclis üyesinin o gece nerede olduğuna dair hâlâ pek çok soru var. Ama bunların cevabı bende değil.
But Dan doesn't have feelings for me, and--and there's nothing that will change that, not some champagne or dazzling dessert.
Ama Dan'in bana karşı hisleri yok ve bunu değiştirebilecek hiçbir şey yok ne bir şampanya ne de büyüleyici bir tatlı.
Correct me if I'm wrong, but, um, didn't you guys have a convicted murderer flipping burgers for you not too long ago?
Yanılıyorsam düzelt, yakın zamanda sizde de hükümlü bir suçlu yok muydu?
I know you're not with me for that, but why. And that is not pluck.
Çünkü biliyorum saçım için değil, benim için benimlesin ve bu da yolunmaz.
I do not know what will happen to me, but please do it for me.
Bana ne olacağını bilmiyorum ama bunu benim için yapmalısın.
"it's not for me, but I could so see you living here."
"Burası bana göre değil ama sana çok uygun" demiştim.
At first, I thought it was because you reminded me of a younger, somewhat less striking Sue Sylvester, but then I realized that I admire you for all the ways you're not like me.
Önceleri bana daha genç ve bir miktar daha az çekici bir Sue Sylvester hatırlattığın için olduğunu sanmıştım ama bana benzemeyen taraflarından dolayı sana hayranlık duyduğumu anladım.
I'm not singing "Don't Rain on my Parade" because it's my go-to song and because it's impossible for me not to cry when I sing it, but because I have been belting out that song since I was two years old.
"Don't Rain on my Parade" şarkısını en sevdiğim şarkı olduğu ya da ağlamadan söylemem imkânsız olduğu için söylemiyorum 2 yaşından beri bu şarkıyı çığırdığım için söylüyorum.
Which is not early for most people, but eight o'clock to me is like the middle of the night.
Çoğu insan için erken gelmeyebilir ama sabahın 8'i bana gecenin bir yarısı gibi geliyor.
Mom may have fallen for your lies, but not me.
Yalanlarınla Mom'ı kandırmış olabilirsin ama ben yemem.
But when you work for me, you do it my way, or not at all.
Ama benim için çalıştığın sürece, işi benim yolumla yapacaksın.
I'm sorry but it's not correct for me to...
Üzgünüm, ama bu benim için doğru olmaz.
I'm sorry, but your punctuality is not a priority for me.
Üzgünüm ama dakikliğiniz benim önceliğim değil.
A girl that worked for me, a dancer, she got a very generous offer, but not for sex, for blood.
Benim için çalışan bir dansçı tehlikeli bir teklif almış ama seks için değil, kan için.
It was obviously not the right time to ask for a favor, but I do have a favor to ask, and keep in mind, you owe me big-time... sort of how I owe six cops from E.R.T. double overtime
İyilik istemek için doğru bir zaman değildi. Ama bir iyilik istemek durumundayım ve bana borçlu olduğunu hatırlatırım. Bir kilisede 30 rahibeyi ikna etmek için fazla mesai yapan diğer 6 polise borçlu olduğum gibi.
I mind picking up the check for your friends, - but not if they insult me first.
Arkadaşlarından bir yemeği esirgemem ama öncelikle bana hakaret etmemelerini beklerim.
I know we're not really in the same situation, but I was the only one like me there for a long time.
Biliyorum aynı durumda değiliz ama uzun bir süre orada beni de kimse sevmiyordu.
Forgive me, but, you know, you've forgiven me before for not getting it right.
Beni bağışla. Zaten beni daha önceden de doğru anlamadığım için bağışlamışlığın var.
but not today 139
but not impossible 44
but not right now 44
but not 178
but not now 180
but not me 232
but not yours 20
but not too much 51
but nothing serious 18
but not least 20
but not impossible 44
but not right now 44
but not 178
but not now 180
but not me 232
but not yours 20
but not too much 51
but nothing serious 18
but not least 20