But not like that tradutor Turco
2,463 parallel translation
- But not like that, Μr Laguna.
- Ama bu şekilde değil, Bay Laguna.
I mean yes, but not like that.
Yani evet, ama o şekilde değil.
- Stevie, she was the love of my life, but not like that.
Annen... Stevie, annen hayatımın aşkıydı.
It may be that we do not like long after that... but at least we'll understand.
Bazı kimseler bundan hoşlanmayacaklardır ama en azından birbirimizi anlayacağız.
I'd like you to remember that it's not only about you, but it's also about two million real-world Americans.
Ayrıca 2 milyon gerçek Amerikan vatandaşını da ilgilendiriyor.
But now, I'm looking at all the things that I got to do instead. I got to be with you. And it's not like I don't appreciate you on a daily basis, because I do.
Sen varsın seninle birlikte olmanın kıymetini bilmiyorum diyemem çünkü biliyorum.
But not that one that looks like he's got rabies.
Ama galiba bu biraz farklı
I just a stupid goat herder but I cog you're killin'Catkin by not actin', just like by I letting'you up on that bridge, you Kona meat.
Ben aptal bir çobanım ama bir şey yapmamakla Catkin'i öldürmüş olacağını idrak edebiliyorum. Seni o köprüde bıraksaydım, Kona'ya yemek olacaktın.
But, it's really not like that.
- Yani aslında pek...
Might seem like a bit much, but without that dead body, Montero's not gonna buy your story.
Azıcık aşırıya kaçmış olsak da o ceset olmaksızın Montero, öykünüzü yutmaz.
Not a frozen moment like a photograph, but something that moved, something made of light.
Fotoğaf gibi donmuş bir an değil, hareket eden, ışıktan olma bir şey.
We fought together with him in Varna and Kosovo l'm ready to scarify not one but all my eyes for a sultan like that.
Varna'da Kosova'da onun yanında beraber kılıç salladık. Öyle sultana değil bir gözüm, bin gözüm feda olsun.
Like I said, I'm not sure that any of this really happened or if it was just a dream, but maybe the truth is whispered to us through our dreams, like a message from a friend that arrives at exactly the right time,
Dediğim gibi, bana olanlar gerçek miydi yoksa hayal miydi, bilmiyorum. Ama belki de gerçek, rüyalarımız aracılığıyla bizlere fısıldanıyordur. Tıpkı bir arkadaştan gelen ve tam olarak ihtiyacımız olan zamanda tam olarak duymaya ihtiyacımız olan kelimeleri söyleyen bir mektup gibi.
Okay, I get it. Security counts for a lot, when you have a baby but it's not like owning a dog. That's what I'm saying.
Tamam anladım.. güvene almak gibi bişey
But I have seen so many girls go down this track, fall for John's. TD It's not like that.
Ama bi çok kız bu şekilde kendini mahvetti
What made this unique was that this was not an acquired disease - like a virus, but a seemingly random genetic mutation occurring in gene RIPS on chromosome twenty.
Bunu benzersiz yapan şey virüs gibi sonradan edinilen bir hastalık olması değildi. Anlaşılan 20. kromozomdaki düzenleyici genlerde oluşan rastgele genetik mutasyondu.
Well, not good that you feel like your soul's been kicked in the balls, but it's good you're being honest.
Yani, ruhun hayalarından tekmelenmiş gibi hissetmeni değil, dürüst olmanı kastettim.
.. but I do believe that given time, exceptional niggers like Bright Boy here, will come if not freedom... more freedom...
... inanıyorum ki bir vakit, buradaki parlak çocuk gibi olağanüstü bir zenci,... özgürlük için öne çıkacak,... daha fazla özgürlük için.
THE COURT SAYS THAT I'M NOT SUPPOSED TO SAY ANYTHING, BUT I WOULD BE, LIKE, TOTALLY NEGLIGENT IF I DIDN'T TELL YOU
Mahkeme bir şey söylememem gerektiğini söylüyor ama söylemezsem çok kayıtsız kalmış olurum.
I know it's not necessary, but it's just something that I like to do.
- Biliyorum gerek yok ancak sadece birşeyler yapmak hoşuma gidiyor.
- Nobody. not that she's nobody, but like I said, he was framed.
Bir kadını öldürdüğünü söylüyorlar, tabii bu hiç kimse sayılmaz ama dediğim gibi ona tuzak kurdular.
... If you would like to donate blood to help victims, you can do so by contacting your local red cross. I'll put the "Do not disturb" sign out in case the maid comes by, but... You should make sure that you put the chain on the door after I leave.
Temizlikçi girmesin diye kapıya "Rahatsız Etmeyin" uyarısını asacağım ama ben çıktıktan sonra mutlaka zinciri tak.
I know that I'm not happy right now, like, not in this particular conversation or whatever, but overall, I'm a very happy person, you know?
Şu anda mutlu olmadığımı biliyorum... Şu konuşmayı yaparken mutlu olmadığımı biliyorum... Ama genel olarak bakarsan çok mutlu birisiyim.
Not maybe like Becky was a victim, but, uh, that was a very evil prank that was played, and I didn't want to do those things.
Belki Becky'i kadar etkilenmedim ama yapılan şey şeytani bir şakaydı ve ben de bunun bir parçası olmak istememiştim.
Not only that, but they're like girls.
Sadece o değil, aynı zamanda kız gibiler.
Tree Hill café owner Tara Richards is not pressing charges, but would simply like everybody to know that Brooke Davis did it.
Tree Hill Kafe'nin sahibi Tara Richards suçlamada bulunmayacağını, ancak bunu yapanın Brooke Davis olduğunu herkesin bilmesini istediğini söylemiş.
But now I'd like to try that last bit again, and this time I'll be sure not to leave anything out.
Şimdi son kısmı bir daha gözden geçirelim derim. Bu sefer hiçbir şeyi atlamayacağımdan emin olabilirsiniz.
Not like that, but...
Öyle değil ama...
* think of all the luck you got * * know that it's not for naught * * you were beaming once before * * but it's not like that anymore * * what is this downside * * that you speak of?
Sezon, 1. Bölüm "Yaz Mevsimi"
But how can you not care about something like that?
Ama böyle bir şey nasıl umurunda olmaz?
I know the rest of the world may not see us like that, but when they tease us and throw stuff at us and toss us in Dumpsters and tell us that we're nothing but losers with stupid dreams, it freaking hurts.
Biz de insanız. Milletin bizi böyle görmediğinin farkındayım ama bizimle alay ettiklerinde üstümüze bir şeyler döktüklerinde, bizi çöpe attıklarında, aptal hayalleri olan zavallılardan başka bir şey olmadığımızı söylediklerinde bizi üzüyor.
Now, I ain't no mind reader, Sue Sylvester, and I came from a very superstitious household where such things are not allowed, but I got a feeling that those Cheerios! like my modern dance moves a little bit better than them old stale white-bread routines you've been making them do.
İnsanın aklından geçenleri okuyamam, Sue Sylvester ve bu tip şeylere izin verilmeyen batıl inançları olan bir aileden geliyorum Cheerios'lar onlara öğrettiğin bu eski püskü zengin beyaz kız hareketlerden çok benim modern dans hareketlerimden hoşlandılar gibi geldi bana.
At first, I thought it was because you reminded me of a younger, somewhat less striking Sue Sylvester, but then I realized that I admire you for all the ways you're not like me.
Önceleri bana daha genç ve bir miktar daha az çekici bir Sue Sylvester hatırlattığın için olduğunu sanmıştım ama bana benzemeyen taraflarından dolayı sana hayranlık duyduğumu anladım.
I am not proud of that. I'm not, but now I would like to help you.
Gerçekten ve şu an sana yardım etmek istiyorum.
But everything else, like the green trees that are not in the palette that you want, we can desaturate them and make them brown-gold. "
Ama geri kalan her şeyi, mesela ağaçların rengi palette yoktu onları Desature ( saturasyonu azaltma ) ettik ve kahve-altın bir renk verdik. "
- But you're not like that, are you?
- Ama sen öyle değilsin, değil mi?
But I do want you to know that if you just... Feel like you're not ready to be out on your own, You know, you can always come home.
Ama bir şeyi bilmeni istiyorum... eğer hazır hissetmezsen, her zaman kapım sana açık, biliyorsun.
And I agree with that philosophy, but not like this.
Bu görüşe katılıyorum ama bu şekilde olmaz.
And I like that you respect me, and not just "I'll respect you in the morning" type of respect, but real, actual respect... Babe, I'm kind of in the middle of something.
Ve bana saygı duymanı takdir ediyorum, ve bunun yapmacık bir saygı olmadığını, gerçek, hakiki bir saygı olduğunu biliyorum.
I was really prepared to not like you, but you're so good for that man.
Senden hoşlanacağımı sanmıyordum. Ama o adam için fazla iyisin.
'Cause I have some theories involving wormholes, but how is it you seem to just accept everything that's happening, like it's not the biggest thing ever?
Çünkü solucan deliklerini de içeren bazı teorilerim var ama sen nasıl tüm bu olanları büyük bir şey değilmişçesine kabulleniyorsun ki?
You want to give me a hard time, that's one thing, but you can't treat Emily like that. I'm not gonna let that happen.
Bana kötü davranacaksan tamam ; ama Emily'ye böyle davranamazsın.
I was hoping to talk to him face-to-face, but... it's starting to look like that may not happen.
Onunla yüz yüze konuşmayı umuyordum ama ama bu mümkün olmayacak gibi görünmeye başladı.
You know, you can twist the truth any way you like... but it does not alter the fact that Marco is a needy kid who deserves a family.
Gerçeği istediğin gibi saptırabilirsin fakat bu, Marco'nun ailesi olmasını hakeden muhtaç bir çocuk olduğu gerçeğini değiştirmez.
But it's not like that.
Ama hiç de göründüğü gibi değil.
♪ But it's not like that anymore ♪
♪ Ama artık öyle değil ♪
But they're not all like that.
- Hepsi böyle değil ki.
It needs a thread or two, but not beyond your hands that fly like birds in spring.
- Bir iki dikiş gerek,... Ama senin baharda uçuşan kuşlar misali ellerinden kurtulacak bir şey değil.
I was a smart kid and liked art, but I really did not like movies and thought that they were really a substandard art.
Zeki bir çocuktum ve sanatı seviyordum. Ancak filmlerden hoşlanmıyordum ve onların gerçekten sanat düzeyinde olmadığını düşünüyordum.
- I know you don't care about this, but there are so many things - Do not quit your team. - in life that I don't like...
- Bunu umursamadığını biliyorum ama bu hayatta hoşuma gitmeyen ve değiştiremeyeceğim o kadar çok şey var ki.
You may not be a model, but you have enough looks and intelligence to make any girl like you, so get that crap out of your head.
Belki bir model değilsin ama herhangi bir kızın seveceği kadar giderin ve kültürün var bu yüzden kafandan çıkar şu karamsarlığı!
but not today 139
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not now 180
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but nothing serious 18
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not now 180
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but nothing serious 18