But not like this tradutor Turco
1,491 parallel translation
- So do I, but not like this.
- Öyleyse yapabilir miyim, ama böyle değil
I want this guy just as bad as you, but not like this.
Bu adamı ben de yakalamak istiyorum ama böyle değil.
But not like this.
Ama bu şekilde değil.
I also want Angel to live with us. But not like this.
Angel'in hep yanımızda yaşamasını istedim ama bu şekilde değil.
But not like this, Troy.
Ama böyle değil Troy.
But you're not gonna go down like this.
Ama bu şekilde aşağı inmeyeceksin.
I do not know what kind of dream she's having right now, but it is her fate that she ended up like this.
Şu anda nasıl bir rüya gördüğünü bilmiyorum, ama onun kaderi sonunda böyle olmak.
This is one big family, like sisters and brothers, because you have this close relationship, but it's not really close, like stealing your heart from your best friend.
Büyük bir aileyiz, abi kardeş gibiyiz, çünkü birbirimize oldukça yakınız, ama çok da yakın değil, bu kalbinizi en yakın arkadaşınızdan sakınmak, çalmak gibi birşey.
I like this for the powder room, but definitely not the bedroom.
Tuvalet için fena değil bence, ama kesinlikle yatak odasına uymaz.
Hey, uh, I'm not an expert on this, but I'm pretty sure that's what I would look like if I saw a ghost.
Bu konuda pek uzman değilim ama Bir hayalet gördüğümde bu şekli alacağıma kesinlikle eminim.
Like I care. Melinda, you're not gonna believe this, but- - shane's dead, right? Jim :
Çok da umurumdaydı.
It might not look like it, but this region is at the top of the league tables.
Şu an hiç öyle görünmüyor olabilir ama bu bölge sıralamada açık ara zirvede.
This is training, but it's not like other ones.
Bu bir tatbikat, ama özel bir tatbikat.
It matters not how many of those soldiers get Killed, but going like this, we'll go nowhere...
Askerlerden ne kadarının öldüğü farketmez ama böyle devam ederse biz hiçbir yere gidemeyiz.
Well, it seems that because of the debt, my son came into... got dragged into this house, but he's not someone to be dragged in like this.
İyi, oğlum borç yüzünden buraya gelmiş gibi görünüyor... Bu evin içine sürüklendi, Ama o böyle birşeyin içine sürüklenecek biri değil.
But in cases like this, it's not uncommon for...
Ama bu gibi vakalarda, bu çok sık görülen...
It may not seem like it, Mr. Wade, but we got law and order in this town, just like any other.
Öyle görünmüyor olabilir, Bay Wade, burada da diğer kasabalarda olduğu gibi kanunlar var.
They think that they can do what they like with us, but I will not accept this.
Bizimle istediklerini yapabileceklerini sanıyorlar ama ben buna rıza göstermeyeceğim.
The video-film combination, it's something that's really been done before, but not quite like this.
Video ve sinema filmi kombinasyonu daha önce de yapıldı, fakat bu şekilde değil.
I haven't done this for a long, long time, so, forgive me for not finding a sexier way to put this, - but would you like to come in?
Bunu uzun zamandır yapmıyorum bu yüzden, bu kadar sade söylediğim için kusura bakma ama içeri gelmek ister misin?
You know... my sister's hot, but... she's... just not hot like this.
Dinle kız kardeşim seksidir ama bu kadar da seksi değildir.
You do this thing where, it's like an OCD thing, but it's not. It's...
Sanki bu sende bir saplantıya dönüşmüş...
I know you'll think I'm not a real man 101 saying this... but I don't like violence.
Bunu söyleyince erkekliğimden şüphe edeceğini biliyorum, ama şiddetten hoşlanmam.
There are millions of men in this world who will not only.. .. accept my daughter but also love her like a father.
Dünyada kızımı kabul edip bir baba... gibi sevecek milyonlarca erkek vardır.
Doesn't make much sense out of context. You're not gonna understand this yet, but... we've known each other for, like, 25 years.
Bu şimdi sana hiç mantıklı gelmese saçma desen de henüz tam olarak anlayamazsın ama biz birbirimizi 25 yıI gibi bir süredir tanıyoruz.
Not that we can make many promises, but we've seen a number of villages just like this one wiped out.
Söz veremeyeceğimizden değil, ama böyle birtakım köylerin yok edildiğini gördük.
They may not know what the real Sam looked like, but it ain't this.
Gerçek Sam'in nasıl biri olduğunu bilmiyor olabilirler ama böyle değildir.
When he looked at this new work, this expressive, subjective, wayward, to his way of thinking irrational new way of designing, lt seemed like the barbarians were not only at the gate, but they'd stormed through and they'd taken over.
Bu yeni çalışmalara baktığında ; bu manalı, öznel, düzensiz işler onun düşünce tarzına göre saçma bir yeni tasarım anlayışı gibi görünüyordu. Barbarlar kapıya dayanmakla kalmamış, içeri girmiş ve şehri ele geçirmişlerdi.
I'm not saying this to be mean. But if you do decide to give up, I'd really like to buy your piano.
Kabalık etmek için söylemiyorum ancak vazgeçmeye karar verirseniz, piyanonuzu satın almayı çok isterim.
Okay, so when you're combing, you're gonna go right along the grain just like this, but not on the legs or the face.
Pekala, tararken, tüylerin yönünde yap işte böyle, bacaklarına ve yüzüne sürme.
But, not like this!
Ama böyle değil!
I never told anyone this before but honestly, I'm not sure I can remember what my mother looked like.
Bunu daha önce kimseye söylemedim. Ama dürüst olmam gerekirse, Annemin nasıl göründüğünü hatırladığımdan emin değilim.
I know I may look a little like this Aubrey chick, or whatever her name is, but I'm not her, okay?
Belki şu Aubrey denen kıza biraz benziyor olabilirim ya da ismi her neyse... ama ben o kız değilim, tamam mı?
It's not like I'm one of the big earners but I have this client, a judge.
Çok kazananlardan değilim ama bir yargıç müşterim var.
I mean I really wasn't looking, but, um, I'm really not like this.
Demek istediğim dikkat etmiyordum. Böyle biri değilim.
I'm not sure how this is supposed to go, but I'd like to try giving up control, for once.
Bu şeyin nereye varacağından emin değilim ama sadece bir kereliğine kontrolü bırakmayı deneyeceğim.
Uh, sorry. Um, I... I'm not sure how this is supposed to go, but I'd like to try giving up control, for once, if that's okay.
Kusura bakma bu şeyin nereye varacağından emin değilim ama sadece bir kereliğine kontolü bırakmayı deneyeceğim, sorun olmazsa tabii.
Kerry, you've been doing this for a long time and I know it is not for me to say but lately, it seems like you've had enough.
Bu işi uzun zamandır yapıyorsun Kerry. Biliyorum, bunu söylemek bana düşmez ama son günlerde yorulmuş gibisin. - Ne?
Well, maybe just get over some of it, you know, because, like--and someone maybe who I didn't have to... like, I would never do anything with anyone who, like, I didn't feel, like, a connection to, but I kind of just wanted, like, to not have to worry about... like, I didn't want this, like, long history, like, I didn't want all these memories of us, like, sort of having, like, this, you know, psychological stuff going on.
Belki birazcık aşmış olabilirim çünkü onlardan hoşlanmak zorunda kalmayacağım aramızda bir bağ hissetmediğim insanlarla hiçbir şey yaşamayacağım istediğim şu konularda bunu istememiştim, uzun hikaye bunları yaşamamızı istemezdim gibi beni endişeye düşürecek psikolojik şeylerden tamamiyle uzak durmak.
But now your ex is camped out on our doorstep like I am hosting some kind of mormon slumber party, And I do not know how I am gonna bake my way out of this one!
Eski karın kapımızın eşiğine kamp kuruyor..... sanki, ayakta uyuyanlar partisinin ev sahibiymişim gibi ve bu keki nasıl pişireceğimi bilmiyorum!
It might not seem like it now, Maddy, but... this place will come to feel like home.
Burası şimdilik böyle görünmeyebilir, fakat yakında sana kendini evindeymiş gibi hissettirecek.
Yeah, that's so weird,'cause I had this thought that you might come here and not be a jerk, like you were in Denver, but you are.
Evet, çok garip çünkü buraya gelip de Denver'daki gibi bir hödük olmayacağını geçirmiştim aklımdan. Ama hödüksün.
I know you did not ask for this responsibility, but like it or not, it is yours.
Bu sorumluluğu senin istemediğini biliyorum ama ister hoşuna gitsin ister gitmesin, senin sorumluluğun.
Look, I know that, uh, it looks like I'm making this stuff up just so I can get drugs but that's not what's going on, okay?
İlaç alabilmek için bunları uyduruyormuşum gibi göründüğünü biliyorum. Ama olan bu değil. Nöroloğumu arayabilir misiniz?
Now, I know it sounds like I'm in danger of not having a point here, but I do, and it's this :
Sanki bir yere varamayacakmışım gibi gözüktüğünü biliyorum, ama söylemek istediğim şu :
Ever since you told me about this thing, this thing that you do, I have tried to act like everything's okay, but it's not.
Bana bu yeteneğinden bahsettiğin zamandan beri her şey yolundaymış gibi davranmaya çalıştım, ama aslında öyle değil.
So, what you find at Diane's house? Not much, but propped up on a dresser was a rental agreement to this address and a key. Looks like she drew us a map.
Ama bir çekmecede bu adrese ait bir kira anlaşması... ve bir anahtar bulduk.
Look, I always had a hunch that something like this might be in there, but believe me, it was not easy to find.
Her zaman bunun gibi bir şeyin burada olduğuna dair önsezilerim vardı ama inan bana, bulması hiç kolay değil.
I'm sorry, Doctor, but like it or not, this is important information.
Üzgünüm Doktor, hoşuna gitsin veya gitmesin, bu önemli bir bilgi.
Trevor, I know this might not seem like the best thing right now, but I...
Trevor, bunun şu an için en doğru şey Olmayabileceğinin farkındayım, fakat ben..
I might not have a PhD in stupid like you do, but I'm gonna tell you right now, this is gonna turn out badly.
Senin aksine aptallık doktoram yok ama söylüyorum, bunun sonu kötü olacak.
but not today 139
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not 178
but not now 180
but not me 232
but not yours 20
but not too much 51
but nothing serious 18
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not 178
but not now 180
but not me 232
but not yours 20
but not too much 51
but nothing serious 18