But not here tradutor Turco
7,124 parallel translation
Not literally here, but where you are with him.
Gerçek anlamda değil ama onunla olduğun bu noktaya.
And if I get stopped at the airport, the US Embassy will... get involved, and I will face the consequences there... but one thing I can not do is be caught here.
Havaalanında durdururlarsa işe ABD Büyükelçiliği müdahale eder, işin sonuçlarıyla orada yüzleşirim ama yapamayacağım bir şey varsa o da burada yakalanmak.
Take me to Guantanamo, whatever-whatever you have to do, but I'm not leaving here without answers.
İsterseniz Guantanamo'ya götürün. Ne yapacaksanız yapın. Ama bir cevap almadan buradan gitmeyeceğim.
Not just Ma'an but here is Asima.
Sadece Ma'an'da değil, Asima'da da.
Not yet, but their lawyers are here.
Daha gelmediler ama avukatları burada.
I am not here to kill but to confess.
- Öldürmeye değil itirafta bulunmaya geldim.
I am not here to kill, but to confess.
Buraya öldürmeye değil itirafta bulunmaya geldim.
Listen, I'm not here to judge, but are you sure you wanna do this?
Bak, seni yargılamaya gelmedim ama bunu yapmak istediğine emin misin?
No offense, Mel... but you couldn't even deliver a baby. You're not gonna be much help here. Shut up.
Alınma ama Mel çocuk bile taşıyamadın sen.
Yeah, but not from in here.
Evet ama buradan işimize yaramaz.
But I can't, in good conscience, send a 15-year-old with cancer out into the world to fend for himself, not when he can't even fend for himself in here.
Ama vicdanım rahat bir biçimde bunu yapamam kendini burada bile savunamayan kanserli bir çocuğu dünyaya karşı kendini savunsun diye gönderemem.
You may not believe this, but I am not here to fight with you.
Buna inanmayabilirsin ama buraya seninle dalaşmaya gelmedim.
But I'm not gonna let a guy come in here and screw up your life.
Ama o kişinin gelip hayatını mahvetmesine izin vermeyeceğim.
Not just here... on the island, but over there, to all of them on the big island.
Sadece burada, bu adada değil ama orada da, büyük adanın tamamında da...
I will allow you to be here, but not in here, or I will do no further work.
Burada olmana izin vereceğim ama bu odada değil yoksa başka bir şey yapmayacağım.
I'm here because I know you're angry and you're feeling betrayed, but I am not gonna let you throw our friendship away.
Buradayım çünkü kızgın olduğunu biliyorum ve eğer ihanete uğramış hissediyorsun, fakat seninle olan dostluğumuzu çöpe atmana izin vermeyeceğim.
Not yet, but according to Nolan's assistant, he's here in town for a family wedding.
Henüz değil, ama Nolan'ın asistanı göre, o bir aile düğün için kasabasında burada.
John, I'm not trying to sell you on-on anything here, but I'm sure as hell not ready to quit.
Ama çıkmak için hazır değil cehennem gibi eminim John, ben burada bir şey üzerinde on-size satmak için çalışıyorum değilim.
17, 18, but it's not just here. It's other hospitals, too.
17,18 fakat sadece burada değil, başka hastanelerde de incelendi.
Not literally here and now, right now I'm leaving, but I will always have been with you secretly.
Gerçek anlamda değil, şu an gidiyorum ama gizliden gizliye hep sizleydim. Görüşürüz.
I'm not usually the best at non-verbal cues, so I have to ask, is it possible that everyone here but me read all of each other's leaked emails?
Gizli anlamlardan anlamadığım için soruyorum. Ben hariç buradaki herkes birbirlerinin e-postalarını mı okudu?
And it was pretty deserved. But, we're not just gonna stand here and lick our wounds either.
Ama burada öylece durup hayıflanmayacağız da.
Come on out here and dunk the guy that angered two great people who did not agree with his, granted, solid logic, but that doesn't matter.
İki harika insanı kızdırmış adamı indirin. Her ne kadar mantığı kusursuz ve harika işlemiş olsa da, ama neyse.
We do not think that will bring our problems here, but Norway lives a certain number of Chechens After all that happened, we naturally take any action.
Problemlerimizi buraya taşımayız diye ummuştuk ama Norveç'te yaşayan çokça Çeçen var ve olanlardan sonra ayrıca ihtiyatlı davranmamız gayet normal.
But the answers you have been looking for are not here.
Lakin aradığınız cevaplar, burada değil.
With contacts not only here, but in Albany, DC.
Sadece burada değil, Albany ve Washington'da da bağlantıları var.
We get this right, with our ship covering the south and everybody spreading not just the cure but the knowledge of how to make it, we can turn the tide, not just here, but in Europe... and then the world.
Bu işi başarırsak, Gemimiz ile güneyi kontrol altına alıp insanlara tedaviyi ulaştırıp nasıl üretildiğini öğretebilirsek her şeyi tersine çevirebiliriz. Sadece burada da değil, Avrupa'da ve sonra da tüm dünyada.
I live here but, this is not my home.
Burada yaşıyorum ama burası benim evim değil.
But you're not always here.
Ama sen hep burada değilsin.
But he's not here tonight.
- Sorun, lütfen. Ama bu gece burada değil.
I'm in here, but not in my head.
İçerideyim ama kafamda değil. Ona söyleyin, o ne yapacağını bilir.
But right now, that's not why I'm here.
Ama şu an burada oluşumun sebebi bu değil.
My father believed that not all human thought and emotion happened in the brain, but I don't see anything here.
Babam tüm insan fikir ve duygularının beyinde gerçekleşmediğine inanırdı. - Ama burada hiçbir şey görmüyorum.
But we're not all here, are we?
Ama hepimiz de degiliz, degil mi?
So we're taking the guns, and we didn't bring the money because we planned on blowing Chick Hogan's brains out, but like I said, he's not here.
Siz buradasınız.
It's not our choice, but at least we're here.
Seçim hakkımız yok ama en azından buradayız.
And you need Alec, but he's not here to help.
Alec'e ihtiyacın var ama o yardım etmeyecek.
And there are no drag marks, so she was carried here, but not in the cage.
Ve uyuşturucu izi de yok, yani buraya taşınmış, ama kafesin içinde değil.
It's like you're here, but you're not here.
Sanki buradaymışsınız gibi. Ama değilsiniz.
- She's not here, but I need you to take these,
- Burada degil.
But that's not why you asked me here.
Ama beni bu yüzden çağırmadın.
it's affecting his brain. But if it's not showing up here in the images...
Fakat MR'da görünmeyen bir şeyse- -
- No! My responsibilities here are varied and far-reaching, but reffing a fight between mommy and daddy is not one of them.
Benim buradaki sorumluluklarım farklı ve geniş ölçüde ama anneyle babanın arasındaki kavgaya hakemlik yapmak bunlardan biri değil.
And I'm not trying to put myself out of a job here, but the women who are coming in aren't looking for someone to fix their dysfunction.
Kendimi bu işten sıyırmaya çalışmıyorum ama buraya gelen kadınlar disfonksiyonunu düzeltecek kişiyi aramak için gelmiyorlar.
But that's not how things work around here.
Ama burada işler bu şekilde yürümüyor.
Two floors above you, but I'm not supposed to be here.
İki kat üstündeyim. Burada olmamam gerekiyor.
And not only that, but the key is here.
Ve sadece bu da değil, anahtar da burada.
But it's also the reason you're here and not with the woman you truly love.
Ama aynı zamanda seni sevdiğin kadından ayırıp buraya getiren şey.
I feel like you're here but you're not here.
Buradasın belki, ama aslında değilsin.
Yes, when mixed with darkness, but you're not the savior here.
Evet, karanlık ile karıştığında, ama sen burada kurtarıcı değilsin.
It's not often we get to meet our heroes in real life, but these young women you see here, they are all with us tonight to share their story and to meet the woman who inspired them.
Gerçek hayatta kahramanlarımızla tanışma fırsatını sık sık elde edemiyoruz ama burada gördüğünüz genç kadınların hepsi hikâyelerini bizimle paylaşmak için ve onlara ilham veren kadınla tanışmak için bu gece bizlerle.
but not today 139
but not for me 77
but not impossible 44
but not now 180
but not right now 44
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but not too much 51
but not for me 77
but not impossible 44
but not now 180
but not right now 44
but not me 232
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but not too much 51