Do your duty tradutor Turco
270 parallel translation
Of course, you do your duty and you risk your life.
Şüphesiz görevini yaparsın ve hayatını tehlikeye atarsın.
You will do your duty.
Görevlerinizi yerine getireceksiniz.
Do your duty!
İşini yap!
You do your duty well, but you're quite mistaken.
Görevinizi gayet iyi yapıyorsunuz, ama çok yanıldınız.
Boatswain, do your duty.
Lostromo, görevini yap.
Do your duty!
Görevini yap!
You do your duty and we may get along but whatever happens, you'll do your duty.
İşinizi doğru yaparsanız iyi geçiniriz ama her durumda işinizi yapın. Görev başına.
Mr. Morrison, do your duty. Four dozen, I believe.
Bay Morrison, görev başına.
You have to do your duty.
Görevini yapmak zorundasın.
Do you, Thomas Jefferson Destry... swear to uphold the law... and serve your office and do your duty and everything that goes with it?
Kanunlara uyulmasını sağlayacağına, mevkine bağlı kalıp görevini yapacağına yemin edermisin?
I'm sorry, Chadwick, that you do your duty.
Üzgünüm, Chadwick, sen sadece görevini yapıyordun.
Do your duty.
Görevini yap.
Do your duty, McPherson.
Görevini yap, McPherson.
Do your duty!
Görevini ifa et!
Come Gascon, do your duty.
Dedim hadi Gascon, görevini yap.
Bosun's mate, do your duty.
Baş tayfanın arkadaşı, senin vazifeni yapıyor.
Just do your duty.
Sadece görevini yap.
All right, Officer, do your duty.
Pekala memur bey, görevini yap.
Executioner, do your duty!
Sıra sende cellât, yap işini!
Now, go ahead, do your duty.
Hadi durmasana git ve vazifeni yap.
Go home now and do your duty by your wife - but don't overdo it, eh?
Şimdi evine git ve karına karşı olan görevini yerine getir ama dozu kaçırma!
your duty is merely to do your duty.
Göreviniz sadece görevinizi yapmaktır.
Do your duty for God, king, and your country.
Tanrı, kral ve ülken için görevini yap.
In the name of God... do your duty.
Tanrı adına... görevinizi yapın.
- Now, why don't you do your duty?
- Neden işinizi yapmıyorsunuz?
Do your duty and, as you put it, ask for divine guidance.
Görevini yap ve görevini yaparken de ilahi rehberliği talep et.
You have to do your duty, and we have to do ours.
Siz görevinizi yapacaksınız, bizde üzerimize düşeni.
[Chuckles] Do your duty, McPherson.
Görevini yap, McPherson.
- Now do your duty.
- Şimdi görev başına.
I can assure you... that you will all do your duty.
Sizi temin ederim üstünüze düşeni yapacaksınız.
Do your duty, Colonel.
Lütfen görevinizi yapın, Albay.
Now go and do your duty as a division commander, not a regiment commander.
Şimdi git ve bir tümen komutanı olarak görevini yap, bir alay komutanı olarak değil.
As mayor of this town, I demand that you do your duty... and put a halt to these illegal proceedings.
Bu kasabanın belediye başkanı olarak görevinizi yapmanızı ve bu yasadışı muameleyi durdurmanızı emrediyorum.
Do your duty.
Yapmanız gerekeni yapın.
Executioner, do your duty!
Cellat, vazifenizi yapın!
If you do your duty diligently, he will not be bored.
Görevini başarıyla yerine getirirsen, sıkılmaz.
Sergeant at Arms... do your duty.
Görevini yap. Bundan böyle senin Delta Tau Chi adın'Gelincik'.
Do your duty.
Sen görevini yap.
I don't know about you, my dear... ... but I do know what it means to repress yourself, starve yourself... ... through what you conceive to be your duty to others.
Seni tanımıyorum canım ama sırf görev duygusuyla kendini bastırmanın ne demek olduğunu biliyorum.
In your heart, you know perfectly well. Your duty is to prepare yourself to do God's work in the world.
Kalbin, görevinin kendini Tanrının işini yapmaya hazırlamak olduğunu söylüyor.
Well, sir, by your leave, sir, John Silver's come back to do his duty.
Siz ayrılırken efendim, John Silver da görevinin başına geçecek.
- You do that. It's your duty.
- Bunu yapmak senin görevin.
No, you thought it was your duty to do so, I am keeping you.
Yo, göreviniz gereği yapıyordunuz. Burada kalıyorsunuz.
I understand you have your duty to do.
İşinizin başında insanlarsınız. Biliyorum, işiniz bu. - Ama bu kadarı da...
I thought, as a Puritan, you would see it as your God-given duty to do the Lord's work in this land, regardless of sacrifice.
Bir Püriten olarak, ne pahasına olursa olsun, bu ülkede Tanrı'nın işini yapmayı görev bildiğinizi sanmıştım.
know with all that it is our duty to free the hostages needles you and we will not sacrifice your life for other Israelis to do that
Şimdi, hepimiz bu rehineleri kurtarmanın Bizim görevimiz olduğunu biliyoruz ve bunu yaparken daha fazla İsraillinin hayatını tehlikeye atmayacağız.
You're his father and it's your duty to do God's bidding.
Sen onun babası olduğuna göre Allah'ın buyruğunu yerine getirmek senin görevindir.
And I'm also going to write to your son's boss. He should me made to do his duty!
Oğlunun patronuna da yazacağım.
You will do your duty Leutinant.
Görevini yapacaksın Teğmen!
Now come on and do your "duty".
gidelimde sende görevini yerine getir.
Your children will do their duty.
Çocuklarınız üzerine düşen görevi yapacak.
do your best 112
do your worst 92
do your homework 61
do your thing 190
do your work 30
do your job 157
do yourself a favour 20
do yourself a favor 128
duty 197
duty calls 248
do your worst 92
do your homework 61
do your thing 190
do your work 30
do your job 157
do yourself a favour 20
do yourself a favor 128
duty 197
duty calls 248
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360