English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / For a minute there

For a minute there tradutor Turco

482 parallel translation
You know, for a minute there I had you wrong.
Biliyor musunuz, bir an sizi bir başkası sandım.
I thought for a minute there you said you were married.
Orada bir an için evlendiğini söylediğini duyduğumu sandım.
For a minute there I thought you were dead.
Bir an öldün sandım.
You know, not knowing much about you because you make me talk about myself so that for a minute there I wasn't very bright on the uptake.
Biliyorsun, senin hakkında fazla bir şey bilmiyorum, hep bana kendimden bahsettiriyorsun çünkü. Bu yüzden bir an için kavrayamadım.
For a minute there I thought it was a stickup.
Bir an baskına uğradığımı sandım.
For a minute there, I...
Bir an için orada...
For a minute there, I thought you were George Kittredge himself.
Bir an seni George Kittredge sandım.
For a minute there... thought we was gonna be on the receiving end of a grenade.
Bir an için.. .. bir el bombası yiyeceğiz sandım.
For a minute there I thought we were gonna have a dead sheriff.
Bir an için ölü bir şerifimiz olacak sandım.
For a minute there I forgot where I was.
Bir an için nerede olduğumu unuttum.
Well, for a minute there...
Tamam, bir dakika...
For a minute there, Charly, you had me worried.
Bir dakika orada dur, Charly, beni kaygılandırdın.
Well... for a minute there, I didn't think I was going to make it.
Evet... bir an için katılamayacağımı sandım.
Just for a minute there, I was awful tired.
Oradayken, sadece bir dakikalığına yorgunluktan dizlerimin bağı çözüldü.
For a minute there I thought I'd get caught.
Bir an, az kalsın yakalanacağımı sandım.
For a minute there, I was worried.
Bir an için umutsuzluğa kapılmıştım.
You stand there on tenterhooks for a minute or two.
Bir iki dakika diken üstünde bekle.
There's a parcel for you, too, in the back room... if you'll wait a minute, please.
Bir de koli var size, arka odada bir dakika beklerseniz, lütfen.
You boys just cool your heels there for a minute.
Adamların biraz sakin olsunlar.
Thought for a minute you were gonna have trouble there, Robbie.
Bir dakikalığına orada sorunların var sanıyordum, Robbie.
- Can you stand there for a minute?
- Kısa bir süre ayakta durabilir misin?
You had me worried about it there for a minute.
Bir an için ben de endişelenmiştim.
Don't con me, sheriff. The minute this gun is loaded, one of you brave boys might decide to go for the rye just to fire it. And if you fired it, that might alert a few state cops down there, and the game would be over, wouldn't it?
Bana numara yapma, şerif. bu tüfek doldurulduğu anda, siz cesur çocuklardan biri onu ateşlemek için harekete geçmeğe karar verebilir ve ateş ettiği taktirde, aşağıdaki bir kaç eyalet polisini harekete geçirebilir ve oyun biter.
He was happy there for a minute.
Bir an için mutlu oldu.
Sit over there for just a minute, please.
Bir dakika şöyle oturur musunuz lütfen?
There's something else I'd like to talk about for a minute. Thanks.
Bir dakikalık konuşmak istediğim başka bir konu daha var. sağ ol.
You didn't think for a minute that I'd let you go in there, did you?
Ciddi ciddi oraya girmene izin vereceğimi düşünmedin, değil mi?
You had me scared there for a minute.
Bir an beni korkuttun.
Well, she stopped for a minute when I called to her, and then she said, "There's no one home. There's no one home at all."
Seslendiğimde bir an durdu, sonra dedi ki, "evde kimse yok, hiç kimse yok."
Now, would you mind going in there and leaving me alone for a minute?
Şimdi beni biraz yalnız bırakır mısın, lütfen.
- Good. You had me kind of worried there for a minute.
- Beni endişelendirdin.
I don't blame you for a minute, but I don't know what I can do about it. Unless we put another man on there.
Seni suçlamıyorum ama, işi başka birisine vermediğimiz sürece bu konuda ne yapabilirim bilmiyorum.
She said for me to come there and help her a minute.
Oraya gidip ona bir dakika yardım etmemi istedi.
I sounded pretty phony there for a minute.
Bir an için gerçekte hissetmediğim şeyler söyledim.
Just hold on there, now, for a minute, Fran.
Sadece bir dakika sabret, Fran.
I thought there for a minute you people were leaving.
Sanırım arkadaşların birkaç dakika içinde ayrılacaklar.
See if you can hang in there for a minute.
Bak bakalım 1 dakika kadar orada durabilecek misin.
I must hear from thee every day in the hour, for in a minute there are many days.
Her gün, her saat senden haber bekliyorum, bir dakikaya günler sığar.
Well, touch and go there for a minute, but you're out of danger now.
Bir an gidip geldin ama şimdi tehlikeli durumdan çıktın.
For a minute out there I thought I'd got the wrong address.
Bir an yanlış adrese geldim diye düşünmüştüm.
So he stares at it for a minute and turns the tube upside-down... and the blood don't run down, it hangs up there.
Bir dakikalığına bakakaldı, tüpü ters çevirdi kan aşağıya akmadı, yukarıda asılı kaldı.
It's just, when I realized there wasn't gonna be no meat on the table, I just acted foolish for a minute.
Sadece... Masaya et götüremeyeceğimizi fark ettiğimde bir anlığına aptalca davrandım.
You guys had me goin'there for a minute.
Bir an beni çok korkuttunuz çocuklar.
- He'll sit out there for a minute.
- Biraz burada oturacak.
You wanna hand me that broom over there for a minute?
Bir dakikalığına şu süpürgeyi uzatır mısın?
There was gun fire for a minute and a half, two minutes.
Silah sesleri etraftan duyulmuştur. İki dakika.
You know, I was gonna sleep there for a minute.
Orada bir dakika uyuyacaktım.
Thought we was in trouble there for a minute.
Ben de bir an başımız belada sanmıştım.
You gotta admit, I sounded good there for a minute, eh?
Kabul et, bir dakika olsun inandırıcıydım, değil mi?
Now, you just stand there for a minute.
Asıl sen bir dakika bekle.
Wait a minute, that there is money my son for lunch.
Bir dakika bekle, o para oğlumun öğle yemeği.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]