For a moment there tradutor Turco
383 parallel translation
I thought for a moment there I'd been drinking.
Bir an içki içtiğimi düşündüm.
For a moment there, I didn't think I'd ever hear it again.
Bir an için onun sesini bir daha hiç duyamayacağımı sandım.
- For a moment there, I thought... - That's all right.
- Bir dakika tamam hersey yolunda
For a moment there I thought you were going to turn out to be a real human... With a temper and pride, everything.
Bir an için öfkelenen, gururu olan... gerçek bir insan olduğunu sandım.
Funny, for a moment there I could have sworn there was someone here in the car with me.
Garip, orada bir an için arabanın içinde benimle birlikte birisinin olduğuna yemin edebilirdim.
For a moment there I could see the headlines.
Bir an için gazete başIıklarını görür gibi oldum.
That's what it looked like for a moment there.
Yani orada bir an için böyle görünüyordu.
For a moment there, I thought we were in trouble.
Bir an... başımız belada sanmıştım.
I thought for a moment there was something else, but I guess I was wrong.
Bir an için başka bir şey olduğunu düşünmüştüm ama sanırım yanıldım.
For a moment there, I figured she was a lesbian when she began to caress me.
Bir ara beni okşayınca onun lezbiyen olduğunu sandım.
For a moment there, I thought- -
Bir an için sandım ki...
For a moment there, Mr. Anderson, it sounded like we were both on the same side.
Bir an için bay Anderson ikimiz de aynı tarafta gibiydik.
There was someone I needed to see, so I went there for a moment.
Biriyle görüşmek için gitmiştim.
There's never a moment I'm not afraid for him.
Onun için korkmadığım tek bir an bile yok.
My head was spinning there for a moment.
Bir an başım döndü.
Won't you please go down to the lobby and hold Colonel Haki there for a moment?
Lobiye inip Albay Haki'yi bir süre orada tutar mısınız?
There's a flash of lightning, and for one brief moment, everything stands out vivid and starkly.
Bir şimşek çakar ve ortalık bir anda parlak ve bomboş göze çarpar.
We were so shocked, we just stood there for a moment.
Çok şaşırdık, bir süre orada kalakaldık.
Now... Just " Just, just sit down there for a moment, Phile.
Şimdi şuraya bir dakika şuraya otur Phile.
I had forgotten Doris for a moment, And then I was glad she was there, waiting.
Bir anlığına Doris'i unuttum ama sonra orada beklediği için memnun oldum.
If there's any relief, a moment's happiness... it's the thought of one's girl... and for her, one can even do without sleep.
Bir kız arkadaş en büyük istekleri yok eder uyku ihtiyacını bile.
Take a look out there and give me a rest for a moment.
Şuraya bir bak ve bir saniye beni rahat bırak.
You see, if they told me that there would be no tomorrow for me, that tomorrow would never come... after a moment like this... I would feel as if a doctor had told me,
Senin anlayacağın, eğer onlar bana benim için yarın olmayacağını bir daha yarının gelmeyeceğini böyle bir andan sonra söylerlerse sanki bir doktorun senin öleceğini söylemesi gibi bir şey hissederdim.
For a moment I was afraid there was a baby in it.
Dosyanın içinde bir bebek var sandım.
Is there someplace where we can go and talk for a moment?
Konuşabileceğimiz bir yer var mı buralarda?
Of course, to be serious for a moment... there is no such thing as a nice murder... or a perfect murder.
Bir anlığına ciddi olmak gerekirse bu şeye güzel bir cinayet veya kusursuz cinayet demekte hiçbir sakınca yoktur.
There is a magical moment waiting for us.
Büyülü bir an bekliyor bizi.
There's a right moment for everything.
Her şeyin doğru bir zamanı vardır.
It was touch-and-go there for a moment.
Bir an için vur ve kaç.
- For a moment, Gabby sits there...
- Gabby bir an orada oturur...
For a moment, Gabby sits there.
Gabby bir an orada oturur.
You had me worried there for a moment.
Bir anlığına kaygılandırdın beni.
Why, Mr Blanton, I believe for a moment you thought I'd leave you down there, didn't you?
Neden Bay Blanton? Eminim ki sizi gerçekten aşağıda bırakacağımı sandınız, değil mi?
I just go for a moment up there...
Sadece birkaç saniye konuşacağım.
For you there has never been a moment for a confrontation, neither with the owners nor with the police
Sizin tarihinizde meydan okumanın esamesi yok ki zaten! Ne polise karşı ne de patronlara!
You gentlemen had me worried there for a moment.
Siz baylar beni bir anlığına endişelendirdiniz.
I'm theorizing that he or she stood there for a moment... assessing the situation, which would account for the cigarette.
Teorime göre o kişi biraz orada durdu... değerlendirme yaptı, sigara içmeye zamanı da olabilir.
And of course, there's a moment just after beginning to blow up when you stop blowing up for just a moment... and you say... fucking flammable.
Tabii bir de patlamaya başladıktan hemen sonra bir saniyeliğine ara verip dersiniz ki alev alıyordu lan!
It is difficult for me to express precisely, but there seemed to be a doom over the ship from the moment we left Varna.
Bunu tam olarak ifade etmekte güçlük çekiyorum ama Varna'dan ayrıldığımız andan itibaren gemimiz lanetlenmiş gibiydi.
I'm sorry, for a moment I thought you asked me if I believed there's a God.
Affedersiniz, bir an için Tanrı'ya inanıp inanmadığımı sorduğunuzu sandım.
You were a little derelict there for a moment.
Orada biraz terkedilmiş gibiydin.
For a moment, there, even I believed it!
Bir dakika için ben de inanmıştım!
Without a moment's warning he was bundled out of his room and from that moment on, there were always at least two of you in there, preventing him from regaining his treasure, maddening for him.
Uyarı olmaksızın, iki adamın koluna sarılı, odaya girdiniz, değerli hazinesini engellemeniz onu çılgına döndürdü.
And I know that, for the rest of my life, every day, there's going to be a moment when I'm going to miss him.
Ve şunu biliyorum ki, bundan sonraki hayatımda her gün onun özlemiyle dolduğum bir an olacak.
They expect to make arrests at any moment, and there's a reward for information.
Her an bir tutuklama yapmayı bekliyorlar ve bilgi için ödül var.
This is a scandal of unprecedented proportions and there are individuals who stand to reap untold fortunes, billions of your tax dollars from SDI research. And I don't think that they would hesitate for one moment to silence me.
Bu eşi görülmemiş bir skandal ve SDI araştırmaları için ödenen milyonlarca dolar vergiden büyük servet elde eden insanlar var ve onların, beni susturmak için bir an bile tereddüt edeceklerini sanmıyorum.
Although there was a guest who attracted attention for a moment,
Bununla birlikte, olağandan daha fazla dikkat çeken bir konuk vardı :
But if you were to look at this thing straight just for a moment, you might see that there's something going on out there!
Ama bir anlığına şu önündeki şeylere doğrudan bakacak olsaydın dışarıda bir şeyler döndüğünü fark edebilirdin.
There's a little problem. Wait for a moment!
Küçük bir sorun var Bekle biraz!
For a moment, there, I had her laughing.
- Onu güldürdüm.
There's an American legal student here who wants to see me for a moment.
Amerikalı bir hukuk öğrencisi beni görmek istiyor.
for as long as i can remember 39
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for a while 430
for a few days 45
for all we know 381
for all you know 82
for all i know 267
for all i knew 20
for all of it 31
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for a while 430
for a few days 45
for all we know 381
for all you know 82
for all i know 267
for all i knew 20
for all of it 31
for all eternity 28
for all of us 271
for all our sakes 38
for a while now 24
for a walk 37
for a while there 37
for all of you 34
for a change 108
for an hour 41
for a second there 70
for all of us 271
for all our sakes 38
for a while now 24
for a walk 37
for a while there 37
for all of you 34
for a change 108
for an hour 41
for a second there 70
for a year 68
for about 65
for any reason 26
for a moment 206
for anyone 32
for a week 61
for a very long time 38
for a drink 22
for another 41
for a minute 130
for about 65
for any reason 26
for a moment 206
for anyone 32
for a week 61
for a very long time 38
for a drink 22
for another 41
for a minute 130