For one moment tradutor Turco
822 parallel translation
I never thought for one moment she could've done a thing like that.
Böyle bir şey yapabileceğini bir an bile düşünmemiştim.
Didn't i always say, ted, that anybody who knew her never could've thought it for one moment?
Bunu hep söylemez miydim, Ted? Onu tanıyan herkes bunu asla düşünmezdi.
But don't you think for one moment that I'm such a fool... as not to have something to say about Manchester.
Ama Manchester hakkında... söyleyecek bir şeyi olmayacak kadar aptal mıyım sizce?
Just you wait there for one moment.
Beni bir dakika burada bekleyin.
Is it possible to bring you back to reality for one moment?
Sizi biraz gerçekliğe döndürmek mümkün mü?
To think that we could escape, even for one moment from their pious hypocrisy.
Bir an için sofu iki yüzlülüklerinden kaçabiliriz diye düşündüm.
Not for one moment.
Bir an bile.
If you imagined for one moment...
- Bir anlığına da olsa düşünsenize...
But while you're away, never forget for one moment I'm here waiting... and in love with you.
Ama uzaktayken, burada seni beklediğimi... ve sana aşık olduğumu bir an bile unutma.
And then... the searchlight which had been turned on the world... was turned off again. And never... for one moment since, has there been any light stronger than... Than this... yellow lantern.
Ve sonra dünyamı aydınlatmak için açılmış projektör yeniden kapanmıştı ve o gün, bu gün şu isli fenerin ışığından daha güçlü bir ışık olmadı hayatımda!
Not for one moment.
Bir kez bile değil.
"I never loved you, never for one moment."
Seni hiç sevmedim. Bir anlığına olsun sevmedim. "
Excuse me for one moment, gentlemen.
Biraz müsaadenizi isteyeceğim...
Can't we leave you girls alone for one moment?
Siz kızları bir an bile yalnız bırakmaya gelmiyor.
Not for one moment.
Bir an bile inanmadım.
Just for one moment.
Sadece bir dakikalığına.
Were I not myself, but the handsomest, cleverest man in the world, and if I were free, I would not hesitate for one moment to ask for your hand and your love.
Ben dünyanın en yakışıklı, en zeki adamı olmayabilirim, ama ben özgür olsaydım, sana evlilik ve sevgi teklifinde bulunmaya bir dakika bile tereddüt etmezdim.
Not for one moment would I consider taking her out of a setting... that is so perfect for her.
Onun için bu kadar önemli olan evden onu ayırmayı hiç düşünmedim bile.
Will you excuse us for one moment?
İzin verir misiniz biraz?
Now, let me dwell just for one moment on the American male.
Su Amerikalı adamın üzerinde biraz daha durmama izin ver.
It would mean That for one moment In my whole life I would have done Something successful. It would mean That maybe the ch i ldren Would be very prou d of me.
Bütün ömrüm boyunca bir an olsun başarılı bir şey yapmış olacağım ve belki de çocukların benimle gurur duyacağı anlamına gelirdi.
Forget Haganah for one moment, and tell me what you think.
Bir an için Haganah'ı unut ve ne düşündüğünü söyle.
I turn my back for one moment, and what do you do?
Pekala, bir dakikalığına arkamı dönüyorum. Ve sen ne yapıyorsun?
Would you please to shut you up for one moment?
Çenenizi bir saniyeliğine de olsa kapatır mısınız?
For one moment, you sounded like poor Jekyll.
Bir anlığına, zavallı Jeykll ile konuşuyormuşum gibi hissettim.
Listen to me for one moment, gentlemen, please.
Bir saniye beni dinleyin beyler, lütfen.
And for one moment, the painter stood entranced before the work he had wrought
İşte o an ressam, eserinin önünde büyülenmiş gibi kalakaldı.
If you think for one moment...
Eğer...
Let you out of my sight for one moment...
Biran gözümün önünden ayırdım seni, neyse...
One thing that I can tell you with absolute certainty... is that I never... not even for a single moment... thought that it was my fault.
Kesin olarak söylüyorum ki bir kez bile, sadece bir kez bile benim hatam olduğunu düşünmedim.
They knew and loved his story and as he passed by, for one brief moment they seemed to share in all of his daring exploits.
Onun hikayesini biliyor ve seviyorlardı. Oradan geçerken, bir an için onun bütün kahramanca serüvenlerini paylaşıyor gibiydiler.
One moment, Sheriff, I've got a little present for you... first.
"Bir dakika Şerif, size küçük bir hediyem var, Ama önce..."
Might i ask you to stand up for one moment?
Bir an için ayağa kalkmanızı isteyebilir miyim?
Would you mind stepping inside for just one moment, sir?
Kısa bir süre için içeri gelebilir misiniz efendim?
Would please take place of missing loved one for small moment?
Bu güzel anın küçük bir parçası olabilir misiniz?
Then please pretend, for just one fleeting moment, that I'm asking.
O halde kısa bir süre için sorduğumu varsay.
I've seen men jump out of windows for less, but I'm going to fool you, Anthony because I've suddenly realised I haven't lost a thing that I never gained one moment's happiness out of it.
Çok daha azı yüzünden pencereden atlayanlar var, ama seni yanıltacağım... çünkü birdenbire hiçbir şey kaybetmediğimi fark ettim... bu iş beni bir an bile mutlu etmemişti.
At a moment which is so painful for the whole fatherland, how is it possible to think about... the offences painful to one's person?
Bütün vatan için böyle acı bir anda, kişinin kişiyi acı ile suçlaması... nasıl mümkün olabilir?
There's a flash of lightning, and for one brief moment, everything stands out vivid and starkly.
Bir şimşek çakar ve ortalık bir anda parlak ve bomboş göze çarpar.
Any moment now he'll grab the nearest grandfather clock and break it over your head... whereupon I for one will give three rousing cheers... sir.
Her an en yakınındaki büyük sarkaçlı saati kapıp kafanızda kırabilir. Bunun üzerine bilhassa ben zevkle alkış tutarım efendim!
If there's any relief, a moment's happiness... it's the thought of one's girl... and for her, one can even do without sleep.
Bir kız arkadaş en büyük istekleri yok eder uyku ihtiyacını bile.
- Pardon us for just one moment!
- Bize bir dakika izin verin.
He'd trade his soul to the Devil in return for that one moment of real happiness.
Ruhunu şeytana sattı. Bir anlık mutluluk karşılığında, anlıyor musun?
You asked for just one moment.
- Bir dakika demiştiniz.
Sit here for just one moment longer.
Biraz daha şuraya oturur musun?
Before those orders go through, will you listen for one moment?
O emirler uygulanmadan önce bir dakika beni dinler misiniz?
I want you to know, in this one moment, if only for this one moment, that for the first time in a long time, I feel alive.
Şu an seni tanımak istiyorum,... bir anlığına bile olsa uzun zaman sonra ilk kez yaşadığımı hissediyorum.
For one little moment it no longer existed.
Bir dakikadan kısa bir süreliğine yok oldu.
I shall return for a final word in a moment. First, we have come to one of those treacherous crevices that riddle the glacier of television.
Önce, televizyon buzulunu çözen şu hain aralıklardan birine gelmiş bulunuyoruz.
One moment..., The Hatrack Hanging, I've been keeping it for you,
Bir dakika..... Rafta Asılma, sizin için ayırmıştım.
You can insist all you like but for the moment, she's my patient, and no one goes near her.
- Kesinlikle olmaz. Hanım benim hastam, yanına kimse giremez.
for one thing 438
for one 714
for one minute 20
for one night 42
for one day 34
for one second 35
one moment please 57
one moment 967
moment 126
momento 18
for one 714
for one minute 20
for one night 42
for one day 34
for one second 35
one moment please 57
one moment 967
moment 126
momento 18