For that reason tradutor Turco
3,853 parallel translation
And there's a reason for that - because it feels right.
Çünkü iyi hissetmenizi sağlıyor.
And I have my reason for getting THAT to the dining room before midnight.
Üçüncüsü de, gece yarısından önce yemek odasına gitmen gerekiyor.
You must wait until there's some reason for you to give Mr Bates, but I wish you would decide that honesty is the best policy.
Bay Bates'e söyleyecek bir neden bulana kadar beklemelisin. Ancak dürüst olmanın en iyisi olduğuna karar versen iyi olur.
Seems that somebody had set out to systematically destroy this young woman's personality, and, for the life of me, I cannot give you a reason why.
Birileri bu genç kadının kişiliğini sistematik olarak yok etmek istemiş, bunu neden yapmışlar en ufak bir fikrim yok.
It is for this reason, ladies and gentlemen, that I invite you here today to urge you, in print, to shame these opaque and hidden powers into good faith negotiation. To ask them to stand forward and have a care for the future lives of their tenants.
Bu sebepten dolayı, bayanlar ve baylar, sizleri buraya bu şeffaf olmayan gizli güçleri basılı olarak ayıplayıp dürüst bir müzakereye geçilmesine teşvik etmek, onlardan önde durmalarını ve kiracılarının yaşamlarını umursamalarını istemek için davet ettim.
No, that was just reason for the papers to print your picture bigger, huh?
Hayır, gazetelerde daha büyük fotoğrafın yayınlansın diyeydi, değil mi?
If a patient mistakes her for a doctor, that's likely the reason why.
Eğer bir hasta onu doktor sanıyorsa sebebi muhtemelen budur.
And this angle - it's about 33, 34 degrees - and the reason for that is if you take fine, fine sand and just pour it out in a heap, the angle that it falls at is about 33, 34 degrees.
33, 34 derece civarındaki bu açının sebebi şudur. Çok çok ince kum tanelerini alıp yığın halinde dökerseniz 33, 34 derecelik açılarla düşerler.
Listen, I have reason to believe that the police arrested the wrong man for your cousin's murder.
Bakın, polisin tutukladığı kişinin aslında kuzeninizin katili olmadığına inanmak için elimde geçerli sebepler var.
I put a gag order in place for exactly that reason.
Tam da bu nedenden ötürü basın yasağı koydum.
You're thinking that if Bertram is Red John, he sent us out to the middle of nowhere for a reason. To get us out of the way for when he makes his next move.
Bertram'ın Red John olduğunu ve bir sonraki hamlesini yaparken yoluna çıkmamamız için bizi kasaba dışına gönderdiğini düşünüyorsun.
Seems to me that there was high intelligence behind everything that has been constructed and built, and that it has all been built for a reason.
Bana öyle görünüyor ki ; oradaki imal ve inşaa edilen her şeyin arkasında yüksek bir zeka vardı ve hepsi bir nedenden dolayı inşaa edildi.
That guy just punched me for no reason.
Bu herif sebepsiz yere yumruk attı bana.
I have reason to believe that the person responsible for your daughter's death is a fireman.
Kızınızın ölümünden sorumlu olan kişinin bir itfaiyeci olduğundan şüphelenmek için nedenlerim var.
We have got to fight through this thing together and trust that we're all in here for a reason.
Bu şeyle beraber mücadele etmeli ve hepimizin bir nedenden ötürü burada olduğuna inanmalıyız.
Who will reason it with Major that blue color is meant for boys?
Birileri Binbaşıya mavi rengin erkekler için olduğunu söyleyecek mi?
I think you need to know that the only reason I'm even doing this is because I know that this is what's right for her.
Bunu yapmamın tek nedeni onun için iyi olanın bu olduğunu bilmem.
That's the only reason why I followed you into any of this, and you tried to kill me for it.
Bütün bunlarda peşinden gelmemin tek sebebi buydu sense bunun için beni öldürmeye kalktın.
Just let security know that he's not allowed on-site at any time, for any reason.
Sadece güvenliğe ne sebeple olursa olsun asla buraya girme izni olmadığını söyle.
Would it have been the first time that you'd killed the wrong person for the right reason?
Doğru bir neden için yanlış insanın öldürüldüğünü ilk kez görüyorsun?
Okay, so, you're telling me that you were assaulted, shot, for no reason whatsoever?
Yani sen bana ortada hiçbir neden yokken saldırıya uğrayıp, vurulduğunu mu söylüyorsun?
The only reason for being is the eradication of all elements that is a distraction to morality.
Böyle olmanın tek sebebi, ahlakla avutan tüm elementlerin kökünün kurutulması.
It would stand to reason that Predacons did indeed walk upon this Earth in ancient times, as they seem to have been the basis for much of humankind's folklore.
İnsanların folklorlarının temelinde bulunduklarına göre Predaconlar'ın antik zamanlarda Dünya'ya geldikleri doğru.
You know, I think you're right... that everything happens for a reason.
Baksana, bence haklısın. Her şey bir nedenden ötürü olur.
For some reason, my brain just, like, can't process that.
Bir sebepten dolayı beynim kabul etmiyor. Çık içinden çıkabilirsen.
It rung three seconds earlier, and there's a reason for that.
Üç saniye önce çaldı ve bunun bir nedeni var.
And the reason for that is Leo.
Ve bu Leo'nun sayesinde.
And then, for some reason, it just went downhill after that.
Ve sonra nedendir anlamadım ama olaylar kötüye gitti.
Now you don't have any reason to go to that field, or be around that miserable game, but that kid wants to be out there, and you should fix it for him, okay?
O sahaya çıkman için ya da o berbat oyunun etrafında olman için hiçbir sebebin kalmadı. Ama bu çocuk oraya çıkmak istiyor. Senin de bunu halletmen gerek, tamam mı?
For some reason, I got the feeling that you and that Kate woman had something going on.
Bazı sebeplerden dolayı Kate'le aranızda bir şeyler olduğunu düşünmüştüm.
No, no. I'm telling you, there's a reason for everything that I've been through, okay?
Hayır, sana diyorum ya, başıma gelen her şeyin bir sebebi var, tamam mı?
Well, for whatever reason you're here, how about if we just... Not that I'm planning on being there.
Gitmeyeceğim ya gerçi.
There had to be a reason for that.
Bunun bir sebebi olmalı.
I can't explain, but I can promise that it was for a good reason.
Açıklayamam ama söz veriyorum iyi bir amaç içindi.
If I've learned one thing, Gibbs, it's that sometimes people do the wrong thing for the right reason.
Eğer tek bir şey öğrendiysem Gibbs, o da bazen insanlar doğru sebeplerle yanlış şeyler yaparlar.
He chose that place for this precise reason.
Bu yüzden orayı bilinçli olarak seçmiş demek ki.
That man was coming to Cedar Cove for a reason.
Bu adam Sedir Koyuna bir sebeple geldi.
That's a reason for him to want to kill her, not the other way around.
Bu adamın kadını öldürmesi için bir neden olabilir yoksa tersi değil.
Um, what possible reason could you have for wanting all that?
Bütün bu şeyleri sizin için yapmamın ne gibi bir geçerli nedeni olabilir?
( Esther ) Well, there's no reason for her - to make that up, is there?
- Bu işi kendisinin kurması için bir neden yok, değil mi?
Like the roll of duct tape that's there for apparently no reason at all.
Bu koli bandı da bu yüzden buradadır herhalde.
There was no reason for that book to be off the shelf.
Kitabın aşağı düşmesi için bir neden yoktu.
The problem is backup plans are usually that for a reason.
Sorun şu ki yedek planlar hep bu sebeplerdendir.
If that was your reason, Bill, I wouldn't want you for the job.
Zaten eğer ondan olsaydı, Bill bu iş için seni uygun görmezdim.
It means that, had I gone to jail for any reason, your prospects in Cheyenne would have dimmed considerably.
Anlamı şu ki, herhangi bir sebepten dolayı hapse girseydim Cheyenne'deki beklentileriniz hatırı sayılır derecede azalacaktı.
Yeah, there's good reason for that.
Evet, bunun için iyi bir nedenimiz var.
The reason for the seclusion is that we don't want them to be influenced by calls that are being made by other networks.
Ayrı bir bölmede çalışmalarının sebebi ise başka kanalların yaptıkları tahminlerden etkilenmelerini istemiyoruz.
You killed two innocent people for no reason, you understand that?
İki masum insanı sebepsizce öldürdün, anlıyor musun?
I know that these boys, for whatever misguided reason, are filling your head with an absurd story.
Bu çocukların yanlış bir nedenden ötürü senin kafanı absürt bir hikâyeyle doldurduklarını biliyorum.
Van Eyck would not write down the formulas for the paint for the simple reason that somebody might read them.
Van Eyck resimlerinin formülünü basit bir nedenle yazmamış, biri okuyabilir diye.
But for whatever reason, it's important to me that you and I are just not enemies.
Ama nedeni ne olursa olsun birbirimize düşman olmamalıyız. Bu hiç doğru gelmiyor.
for that matter 510
for that 365
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for that 365
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for today 83
for this to work 27
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for two hours 22
for the first time 465
for the greater good 31
for today 83
for this to work 27
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for two hours 22
for the first time 465
for the greater good 31