For two hours tradutor Turco
1,833 parallel translation
We're going to do stuff from the Kama Sutra where I sit cross-legged and wiggle while you hold it for two hours like Sting does.
Kama Sutra kitabında gördüğümüz şeyleri yapıyoruz. Ben bağdaş kurup oturdum ve sen onu Sting gibi iki saat boyunca tutarken kıvırıyorum.
I have been calling you for two hours.
İki saattir seni arıyorum.
A child froze in canada in the snow, had no heartbeat for two hours.
Kanada'da bir çocuk, karda donmuş. İki saat boyunca kalbi atmamış.
Visited them every day for two hours.
Onları her gün iki saat ziyaret edermiş.
10,000 bucks for two hours.
10,000 bin iki saat için.
- I cleared the whole building- - faculty, students- - for two hours, all right?
Sadece... - Bütün fakülte binasını iki saatliğine boşalttım, tamam mı?
Listen, put him in a cell, hold him for two hours, steam him up, treat him like shit, and then let him walk.
Onu hücreye koyun. İki saat dursun. Sinirini bozun, ona bok gibi davranın, sonra da salın gitsin.
She held the darn cat over that thing for two hours
İki saat boyunca kediyi makinenin üzerinde tuttu.
So you sit staring for two hours?
Öyle iki saat bakışıyor musunuz?
Your phone's been off for two hours.
İki saattir telefonuna ulaşamıyorum.
See? He chatted up Tiffany for two hours.
Tiffany'yle iki saat sohbet etti.
I waited for two hours.
- Kahretsin. - O restoranda 2 saat boyunca bekledim.
You will understand, for two hours of air...
Sadece iki saatliğine izin alabildim.
Gates, gyn has a bed, but they can't take your PID for two hours.
Jinekolojide boş yatak varmış Gates ama cinsel hastalığı olan hastayı iki saat sonra alabilecekler.
I sat alone for two hours, drinking coffee... thinking about what I should do.
İki saat boyunca tek başıma oturdum, kahve içtim ne yapmam gerektiğini düşündüm.
Let's do a liter of saline an hour for two hours.
İki saatte bir, bir litre daha serum fizyolojik verelim.
He's easily been asleep for two hours.
O uyuyalı en az iki saat olmuştur.
Sustained at that level for two hours.
İki saat boyunca da aynı seviyede kaldı.
The anomaly's been open for two hours, maybe longer.
Anomali 2 saat, belki de daha uzun süredir açık durumda.
If we go to sleep for two hours we could lose seven miles like that.
İki saat uyursak hiç yoktan yedi mil kaybederiz.
Sasha's been dead for two hours.
- Sasha öleli iki saat olmuş.
You have been breathing down our necks for two hours.
İki saattir ensemizdesin, cicim.
It was just for two hours, Abby.
Sadece iki saatliğineydi Abby.
Married for two hours.
İki saat önce evlenmişler.
"... but " they can't take your PID for two hours.
Cinsel hastalığı olan hastanızı iki saat sonra alabilirlermiş.
Everything was normal for two weeks and then, suddenly, Bryant started to work really long hours.
İki hafta boyunca herşey normaldi ve sonra, aniden, Bryant uzun saatler çalışmaya başladı.
I mean, for two days I'm in that hospital, 18 hours a day.
Benim ne hissettiğimi sanıyorsun?
So, look, I was wondering if I could take your carriage out for about two hours.
Bak, merak ediyorum da faytonu iki saatliğine ödünç alabilir miyim?
I only slept for about two hours last night.
Bu gece yalnızca 2 saat kadar uyudum.
Just like that, the train ended up stopping there without a sound for nearly two hours.
Tam da korktuğum gibi, tren neredeyse iki saat boyunca yerinden kımıldamadı.
I spent two hours getting ready for that stupid date, and when the bastard checks out my body he just says " Hey, did you used to be a guy or something?
O salak randevu için iki saat hazırlandım, Sonra da piç herif vücudumu bir süzdü, sonra da dedi ki, "sen eskiden erkek falan mıydın? !".
You will be awoken two hours before, in order for you to have breakfast.
İki saat önce uyandırılacaksınız, kahvaltınız istediğiniz gibi hazırlanmış olacak.
I spent two and a half hours with a customer who just walked out on me for no reason right when I thought I was gonna get him, right then and there.
Az önce hiçbir sebep olmaksızın araba satın almaktan vazgeçen bir müşteriyle 2.5 saat konuştum, ki tam ona arabayı sattığımı düşünürken çıkıp gitti.
You've been on the same chapter for the last two hours.
İki saattir aynı bölümü okuyorsun.
Anyway, I know you're super swamped, but if I can borrow you for like two hours...
Her neyse, biliyorum çok yoğunsun, ama seni 2 saatliğine ödünç alabilirsem...
Nothing, just, you've had paint on your face for the past two hours.
Hiçbir şey, sadece... son iki saattir suratında bir boya iziyle dolaşıyorsun.
She listened, she asked good questions, and over the next two weeks, they talked for hours.
Dinledi, iyi sorular sordu, ve iki hafta boyunca saatlerce konuştular.
As evidence, consider the fact that I've been running for two goddamn hours.
Kanıt olarak şunu değerlendir kahrolasıca iki saat boyunca koşuyorum.
A 20-minute orientation, an hour roundtable discussion, two hours for lunch, a thousand-person town-hall meeting, and, boom, the Second Amendment's gone.
20 dakika eğitim, bir saat tartışma iki saat de yemek mi? Bin kişilik kasaba merkezi toplantısı ve sonra ikinci değişiklik yok oluyor.
PETE : So I waited outside Addison's house for, like, two hours.
Yaklaşık iki saat Addison'un kapısının önünde bekledim.
Two hours had passed since her first riding lesson when she asked her parents for an Arabian stallion.
İlk binicilik dersinden 2 saat sonra ailesinden Arap atı istemişti.
I'm-I'm a father of a four-year-old girl who's been waiting in that room for over two hours now.
Merhaba. Oradaki odada iki saattir bekleyen dört yaşındaki kızın babasıyım.
I wanted to let him relax in exchange for the two hours he spent cheering me up.
Moralimi düzeltmek için harcadığı 2 saatin karşılığında onu rahatlatmak istedim.
- For two whole hours...
- Hiç bir şey olmadığında
He fired me two hours before we opened just because I hammered Henrietta Kaye before he did. For chrissake, just apologize to him.
Sebebi ise sadece Henrietta Kaye'e ondan önce sahip olmuş olmamdı.
For the next two hours, we'll be kid-free.
Önümüzdeki iki saat çocuklardan kurtulacağız.
He cried for two and a half hours. He gave half the cabin a nervous breakdown, including me, the co-pilot, and about a dozen passengers.
İçlerinde benim, yardımcı pilotun ve yaklaşık bir düzine yolcunun olduğu uçak kabininin yarısına sinirsel bozukluk yaşattı.
Or my old lady bitches for two goddamn hours about how they don't take expired coupons at the grocery store and the minute I turn on the game, she starts crying how we never talk.
Ya da karının tam iki saat boyunca markette süresi geçen kuponları almadıkları için dırdır ettikten sonra sen maçı açınca hiç konuşmadığınızı söyleyip ağladığından yakınabilirsin.
For how long? Two hours. Maybe longer, depending on the extent of her condition.
2 saat, belki de daha fazla hastalığın ölçüsüne göre değişebilir.
I thought my flight wasn't for another two hours.
Uçağımın 2 saat sonra olduğunu sanıyordum.
OK, um... you can either sit here brooding for the next two hours or you can talk about it.
Ya burada iki saat boyunca kara kara düşenürek oturuz yada sen bana konuyu anlatırsın.
for two days 31
for two years 87
for two 39
for two weeks 48
for two months 25
two hours later 53
two hours 343
two hours ago 92
two hours and 20
hours 6338
for two years 87
for two 39
for two weeks 48
for two months 25
two hours later 53
two hours 343
two hours ago 92
two hours and 20
hours 6338
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours now 24
hours away 26
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours now 24
hours away 26
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hours or so 21
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for today 83
for that matter 510
for the sake of argument 37
hours a day 443
hours and 143
hours or so 21
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for today 83
for that matter 510
for the sake of argument 37
for this to work 27
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for the greater good 31
for the first time 465
for that 365
for the first time ever 57
for the millionth time 31
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for the greater good 31
for the first time 465
for that 365
for the first time ever 57
for the millionth time 31