Free man tradutor Turco
1,643 parallel translation
And therefore, as a free man... I take pride in the words :
Bu yüzden, özgür bir insan olarak şunu söylemekten gurur duyuyorum :
He's a free man now.
Artık o boş.
Without them, the prosecution doesn't have a case, and I'm a free man.
Onlarsız, dava düşer ve ben de özgür kalırım.
Actually, I am now a free man.
Aslında, artık özgür bir adamım.
Turns out Mr. Wheat Toast Grape Jelly is a free man.
Görünüşe göre Bay Karışık Tost meğerse suçsuzmuş.
He'd rather be straight in jail than gay as a free man?
Dışarıda eşcinsel olmaktansa hapiste normal biri olarak bilinmek mi istedi.
I want to see his expression at the exact moment he realizes... he'll never be a free man again.
Bir daha asla özgür bir adam olamayacağını anladığında yüzündeki o ifadeyi görmek istiyorum.
Your old man is a free man.
Baban artık özgür bir adam.
Chief, if Aram Asourian walks out of court tomorrow a free man- - that's not my case, sergeant Gabriel.
Amirim, eğer Aram Asourian yarın mahkemeden elini kolunu sallayarak çıkacak olursa, yaygaranın tümü...
In recognition of his services to me in the Holy Land, he is to be made a free man!
Kutsal Topraklar'daki hizmetlerine karşılık olarak artık özgür birisi!
Mr. Riaz is about to become a free man.
Ne yazık ki Bay Riaz serbest kalmak üzere.
If you know so much, why am I still a free man?
Madem bu kadar çok şey biliyorsun, ben neden hâlâ özgürüm? Çünkü öyle olmasını istiyorum.
He is a pawn, and I will say that to whomever you want the moment I am a free man.
O rehinim, ve özgür olduğum an kime istersen... onun suçsuz olduğunu söyleyeceğim. Buna inanamıyorum, Nina.
You're a free man.
Özgür bir adamsın.
As of 0700 this evening, I'm going to be a free man.
Bu akşam 19.00'dan itibaren özgür bir adam olacağım. - Öyle mi?
What? Khalid Mansoor will be a free man by lunch time.
- Khalid Mansoor öğlen vakti özgür bir adam olacak.
He's not walking out of here a free man.
Buradan özgür bir adam olarak çıkamayacak.
He's a free man.
Artık özgür biri.
Actually, you've been a free man since midnight.
Aslında, dün gece yarısından beri özgür bir adamsın.
Anyway, you're a free man now.
Her neyse, artık özgür bir adamsın.
I believe in justice. I believe in the rights of a free man.
Ben adalete inanıyorum, özgürlüğe inanıyorum.
You made me a free man and we're meant to be equals.
Beni özgür bir adam yaptın, bizim eşit olmamız gerekiyor.
Mr. Gavin, now that you're a free man, what are you looking forward to most?
Bay Gavin özgür olduğunuza göre en çok ne için sabırsızlanıyorsunuz?
You're a free man, Mr. Luthor.
Artık özgürsünüz, Bay Luthor.
You're a free man?
- Ne? Özgür müsün yani?
Yeah, from a kidnapper who's still a free man and got away with murder.
Evet, cinayetten de paçayı sıyıran ve hala özgürce dolaşan birinden kurtardım.
I wish that the day before i was arrested, Someone had told me that this was gonna be my last day As a free man.
Tutuklanmadan önceki gün, birisinin, bunun benim özgür bir adam olarak geçireceğim son gün olmasını söylemesini isterdim.
Mitchell could be a free man right now, instead of having his picture plastered all over the papers.
Mitchell şu anda özgür bir adam olabilirdi, onun yerine şimdi bütün gazetelerde resmi var.
This upstanding young man turned himself in of his own free will.
Bu dürüst genç adam özgür iradesiyle teslim oldu.
Tell me what you want so I can finally be free, man.
Bana ne istediğini ve bende özgür olabileyim, dostum.
Tell him we get our man back safe and sound, he goes free.
Adamimizi sag salim alabilirsek, serbest birakilacagini soyle ona.
A man kills 2 boys only to walk away free and kill another one.
Bir adam 2 çocuğu öldürdü ve bir çocuğu daha öldürmesi için sebest bıraktılar.
The man to my left kept pushing me for some reason, and I was worried he might push me too hard and rip my jacket, but it finally came free when I was about to reach Kishikawa.
Solumdaki adam beni sürekli itiyordu. ve beni sertçe itip ceketimi yırtabileceğinden korktum, Kishikawa'ya ulaşmayı düşünürken tamamen çektim.
He wrote us all the time, saying how good he felt seeing the people free... voting,'cause he remembered when his grandpa was a young man he didn't have the right to vote.
Her zaman bize yazardı, insanları özgür görmenin onu ne kadar iyi hissettirdigini... oy kullanma,'çünkü büyükbabası genç bir adamken oy kullanma hakkının olmadıgını hatırlıyordu.
You can't free that man.
O adamı bırakamazsınız.
South had that man's gas to load in their cannons... shoot, wouldn't be no free niggers nowhere.
Güneyde o adamın benzini olmasaydı topları ateşleyemezdik, hiçbir yerde özgür zenciler olmazdı.
They will be back every day until this man's son goes free.
Bu adamın oğlu serbest kalıncaya kadar her gün geri geleceklerdir.
And yet you were willing to do that rather than let the man who killed your partner go free? Yes. Yes.
Evet.
That man has to be free to pursue the higher things, the higher possibilities of man.
İnsan, özgür olmak zorundadır. Daha yüce amaçların peşinde koşabilmek için. Tabiri caizse...
According to this, each man will be free to worship the god he chooses.
Buna göre, Her insan seçtigi Tanrıya ibadet etmekte özgür olacak
Would you agree when I say that a man's freedom only exists when he's free to pursue his desires?
"İnsan ancak arzularının peşinden koşmakta serbestse özgürdür" sözünü doğru bulur musun?
Didn't God give man free will?
Tanrı insanoğluna özgür irade vermedi mi?
The thing I liked best about being an ice cream man wasn't the free ice cream or the colorful toppings, or the love I received from obese children.
Dondurmacılık yaparken en sevdiğim şey bedava dondurma, renkli soslar veya obez çocukların sevgisi değildi.
Didn't God give man free will?
Tanrı, insana özgür irade vermedi mi?
You made the man give you this for free?
Beleşe almak için adamı zorladın mı yoksa?
You, uh, you wanna take a couple of free throws, man?
Birkaç serbest atış ister misin?
Man, I don't paint houses for free, man.
Dostum, ben evleri bedava boyamıyorum.
We didn't follow you from San Francisco to play for free, man.
Peşinden San Francisco'dan buralara bedavaya çalmaya gelmedik ya oğlum?
Better a thousand innocent men are locked up than one guilty man roam free.
Bir suçlu özgür dolaşacağına.. binlerce masum adam hapiste yatsın daha iyi.
As we sit here, as I look at you, the man who killed john is free.
Burada oturur ve sana bakarken, John'u öldüren adam özgür.
But not before asking our sound man if we could use his SUV and coaxing him with a little free gas.
Ama bu arkadaşımızı SUV'u kullanmaya ikna etmeden önce, onu biraz biraz bedave benzinle kandırmak zorunda kaldık.