From that moment tradutor Turco
769 parallel translation
From that moment on, one thing was clear to me.
O andan itibaren bir şey açıklığa kavuşmuştu.
From that moment on I knew that you were really mine, that you'd settle down.
O andan itibaren gerçekten bana ait olduğunu ve durulduğunu anladım.
"From that moment I saw an unending attack by adults on kids of seven and eight and ten and twelve on adolescent boys and girls trying to get a job or an education or into medical school."
"O andan sonra yedi, sekiz, on, oniki yaşındaki çocuklara,..." "... tıp fakültesine, diğer okullara yada bir işe girmeye çalışan... " "... genç kız ve oğlanlara yapılan saldırıları gördüm. "
And from that moment on I did not use my head very much, except to be thinking of her.
O andan sonra da onu düşünmek haricinde kafamı pek fazla kullanmadım.
And hard as it may be for you to realize... From that moment on, I was in love with you.
Sizin için fark etmesi zor olsa da o andan itibaren size aşık olmuştum.
You know I've never loved anyone but you from the moment we met... just as you have never loved anyone but me from that moment.
buluştuğumuz şu ana kadar senden başka kimseyi sevmediğimi biliyorsun... aynı şu ana kadar senin benden başkasını sevmediğin gibi.
Anyway, they started using them and for the next 10 years what happened in that land was a miracle which it became, from that moment, the "Terra Institute".
Neyse, Onu gelecek 10 yıl boyunca kullanmaya başladılar ve bu arazide gerçekleşen şey daha sonra "Terra enstitüsü" olacaktı ve tam bir mucizeydi.
But from that moment, the Nan Adams partner on their journey to California Will terror.
Fakat şu andan itibaren Nan Adams'ın California yolculuğunda yol arkadaşı dehşet, olacak.
From that moment, she is his affianced bride.
O andan itibaren, onun nişanlısı olur.
From that moment, I saw him less as a God, more as a man but I didn't hate him for his weakness.
O andan itibaren daha az tanrı daha fazla insan olarak gördüm onu ama zayıflığı yüzünden ondan nefret etmedim.
From that moment on he was up to every trick he could think of.
O andan itibaren aklına gelen bütün dolapları çevirdi.
And from that moment we'll be in great danger.
O andan sonra büyük bir tehlikede olacağız.
From that moment, the fate of Germany took a drastic turn.
Bu andan itibaren Almanya kader yolculuğuna başlıyordu.
I only really exist for you from that moment on.
O andan itibaren sadece senin için varım.
From that moment I can only think about how to ask for her hand.
O andan itibaren tek düşündüğüm ona nasıl açılacağımdı.
From that moment onward, they were outlaws.
O andan itibaren, artık kanun kaçağı oldular.
And from that moment you couldn't have full sexual relations, right?
Ve o andan itibaren tam bir cinsel ilişkiye giremiyorsunuz, doğru mu?
[Heinrich] I knew that from the moment we teamed up, and I still came along.
Takım olduğumuz anda anlamıştım ama yine de geldim.
To think that we could escape, even for one moment from their pious hypocrisy.
Bir an için sofu iki yüzlülüklerinden kaçabiliriz diye düşündüm.
Well, it struck me as curious ever since I met you... you know, from that very early moment ages ago... that you're so young, so lovely and so defeatist.
Sanki asırlar önce tanıştığımız ilk andan beri bu kadar genç, ve sevimli birisinin kaderci olması garibime gitmişti.
As far as I'm concerned, you may have that honor from this moment on.
Ama artık menajer olmaktan şüpheliyim, sanırım bu onura siz nail olacaksınız.
But you don't understand, that appalling man from Scotland Yard is questioning Pat at this very moment.
Ama anlamıyorsunuz, Londra Emniyet Müdürlüğünden gelen o korkunç adam tam şu anda Pat'i sorguluyor.
I knew from the moment I saw you that you were dangerous to me.
Sizi görür görmez benim için tehlikeli olduğunuzu anlamıştım.
I knew from the first moment I saw you that you were dangerous to her.
Sizi görür görmez onun için tehlikeli olduğunuzu anlamıştım.
This knot is evidence that will hang a murderer, and he might not be standing so far away from the arm of the law at this very moment.
Düğüm katili idama götürecek bir kanıt, hem bu katil şu anda kanunun ellerinden çok uzakta da bulunmuyor olabilir. Yapma, Lestrade.
At that moment, the concealed enemy emerged from behind the kopje.
O esnada, gizlenmekte olan düşman tepenin ardından belirdi.
I'd never realized it until that moment. Suddenly, Our Lord had shown me grace and revealed through my old master's lips that nothing would tear me from my chosen place in eternity.
Şimdiye kadar hiç farkına varamamıştım,... aniden, efendimiz bana Iütfunu gösterdi,... ve yaşlı üstadın dudaklarında ortaya çıktı.
From the moment I saw you, I distrusted you. I felt that you were false and deceitful.
Seni ilk gördüğüm anda, yalancı ve sahtekar bir insan olduğunu anlamıştım.
Of course, you will clearly understand, sir... that all communication between yourself and my daughter... must cease immediately from this moment.
Şu andan itibaren kızımla aranızdaki tüm iletişimin kopması gerektiğini anladığınızı sanıyorum bayım.
From the first moment I saw you walking by, wearing that... awful hat, and carrying that lopsided suitcase.
Seni o korkunç şapkayı giyinmiş, elinde bavulun, yürürken gördüğüm ilk andan beri.
From the moment that you came aboard The Nautilus, I had hoped that you would be the key to a plan that I had in mind.
Nautilus'e adım attığınızdan beri, aklımdaki bir planın uygulanmasında, kilit rol oynayacağınızı düşünüyordum.
I decree that from this moment onwards, Ezio will be the commander of all the Roman troops.
Şu andan itibaren emrediyorum Ezio, tüm Roma ordularının kumandanı olacaktır.
Professor Tanabiya will explain this better in a moment, but basically, this sand that came from Godzilla has absorbed a massive dose of radiation, the type generated only from an atomic bomb.
Profesör Tanabiya bir dakika içinde daha iyi açıklayacak ama temelde, Godzilla'dan gelen bu kum sadece atom bombasının yol açtığı türde radyasyonu aşırı dozda soğurmuş.
But to let sympathy for the side that was you take over even for a moment from sheer sentiment....
Fakat sen olan taraf için acımanın, duygusallıktan bir anlık olsa bile üstün gelmesi...
He never told me what it was, but I knew from the moment I saw him, that something was wrong.
Ne olduğunu bana hiç anlatmadı, fakat onu gördüğüm anda bir şeylerin yanlış gittiğini fark ettim.
A gust of snow blinded us for a moment, throwing us back and in that second, the body slipped away from us.
Hız kazanıp, yarıkta kaybolurken umutsuzca baka kaldık.
But I know that everything I do from this moment bears greater pain than you have ever suffered.
Ama biliyorum ki şu andan itibaren yaptığım herşeyde senin bugüne kadar çektiğinden daha büyük acı var.
- Yes, undermine. From the moment that Jane Osgood attached old 97... you've been acting as if you were in a fight with an organization... approximately the size of the federal government.
Jane Osgood'un, Yaşlı 97 trenine bulaştığı andan bu yana federal hükümet kadar büyük bir organizasyona sahip olarak sanki savaşa girmiş gibi davranıyorsun.
Although the vote is not yet complete, I can now tell you... that in 5 months and 16 days from this moment... on May 15... 1948... the British will leave Palestine forever!
Oylama henüz tamamlanmamış olsa da şu andan itibaren on altı gün sonra 15 Mayıs 1948'de İngilizlerin Filistin'den sonsuza dek ayrılacağını ilan ediyorum.
From the moment I left that luggage shop... I could feel his eyes on me.
Bavul dükkanından çıktığım andan beri... gözlerini üzerimde hissediyordum.
It may fortify your courage to know... that Pompey is at this moment encamped some 20 miles to the west of us... and that the army of Lucullus approaches from the south... by forced night march.
Pompey'in şu anda 20 mil batımızda kamp kurmuş olduğunu... Lucullus'un ordusunun da cebri gece yürüyüşüyle... güneyden buraya doğru yaklaşmakta olduğunu... bilmek, cesaretinizi takviye edebilir.
A real person is separated from the interpreter of that person, if only by the time passed, between the event and its evocation, by a distance that continually increases, that's increasing at this very moment.
Gerçek kişi, kendisini yorumlayandan ayrışmaktadır. Zaman geçerken, olayla çağrıştırdıkları arasındaki mesafe... sürekli artarken, tam şu anda artmaktayken ayrılmaktadırlar.
But don't for a moment imagine that serving under me will be any easier than the prisons you've come from.
Ancak bir an bile komutam altına girmenin hapisten daha kolay olacağını düşünmeyin.
Coming home at dawn, I sensed the game had been rigged, that a crucial card was missing from the deck, a fact to be made only too clear that very moment.
Şafak vakti eve döndüğümde oyuna hile karıştığını hissettim. İskambil destesinde değerli bir kart eksikti. O esnada bu gerçek açığa çıkarılmalıydı.
In the more recent battles, in 1964 / 65 the student movement perceived a new reality and realized that it was to deviate from its old positions to stick to the most important question of the moment :
Yakın zamanlardaki savaşlarda, 1964 / 65'te öğrenci hareketi yeni bir gerçekliğin farkına vardı. Eski konumundan uzaklaştığını anladı ve o anın en önemli sorusunu sordu :
He won't be able to remember about this operation from the moment he fires the Very gun until 4 : 00 that afternoon.
Fırlatma tabancasını ateşledikten sonra....... bu operasyon hakkında hiçbir şey hatırlamayacak.
Captain, I noted that a light preceded you at the moment you were returned here from the Vians'laboratory.
Vianların laboratuvarından döndüğünde, etrafında bir ışık vardı.
Well, Mayor, I must tell you that this town and the surrounding region for a radius of 30 kilometers are, from this moment, and officially, under German occupation.
Pekala, başkan, sana söylemeliyim ki bu şehir ve çevresinde kalan 30 kilometre çapındaki alan şu andan itibaren ve resmi olarak, Alman işgali altındadır.
I fancied you from the moment you came lumbering down that hallway, upstairs.
Seni koridorda gördüğüm ilk anda sana karşı büyük bir aşk besledim.
The legend goes that they hated each other from childhood, when the Black Queen resigned herself to enduring her sister's evil pranks and maliciousness in silence and waited for the right moment to take her revenge.
Hikayeye göre çocukluktan beri birbirlerinden nefret ederlermiş, Kara Kraliçe, kardeşinin şeytanca şakalarından ve kötülüklerinden bıktığı zaman intikamını almak için doğru anı bekledi.
E the army increased for beyond of the limits taxes for Versailles, from the moment in that Hitler if became chancellor.
Ordunun da Versay antlaşmasının limitlerini zorlamaya başladığı bu süreçte Hitler şansölye koltuğuna oturmuştu.
from that moment on 36
from that day on 36
from that 25
that moment 19
moment 126
momento 18
moments 28
moments later 23
moment of truth 61
moments ago 30
from that day on 36
from that 25
that moment 19
moment 126
momento 18
moments 28
moments later 23
moment of truth 61
moments ago 30
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from the heart 21
from the future 31
from here on out 107
from time to time 154
from the past 16
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from the heart 21
from the future 31
from here on out 107
from time to time 154
from the past 16
from the start 66
from here on 55
from this moment 32
from where 295
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297
from here on 55
from this moment 32
from where 295
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297