Get tradutor Turco
1,190,990 parallel translation
Oh, we'll get there.
Ona sonra geliriz.
She told me to write my mother a letter and tell her everything I didn't get a chance to tell her when she was alive.
Hayattayken söyleyeme şansını bulamadığım şeyler için ona bir mektup yazmamı söyledi.
I thought I should get some of it out.
Bir şeyleri sesli söylemeliyim diye düşündüm.
'Cause city folk just don't get it.
Çünkü şehirliler bunu anlamaz.
I'm gonna need some time to get quiet and... give it some thought.
Biraz zamana ihtiyacım olacak düşünmek ve birkaç fikir alabilmek için.
So you get it.
Yani anlıyorsun.
She's in a serious slump ; get at it.
O birden yere yığılır ; tut onu.
I figured it was like sandpaper, you get it for different kinds of wood.
Zımpara kağıdı gibi olduklarını fark ettim farklı ahşap çeşitleri elde etmek için kullanabilirsin.
Brad says that if you're not thinking about where you're going, you get to be present for where you are.
Brad, nereye gideceğimizi düşünmezsek olduğun yerde halihazırda olacağını söyledi.
I wouldn't expect you to get it.
Anlamanı beklememiştim.
Clearly you didn't get it either.
Belli ki sen de anlamamışsın.
Did you get it on a field trip?
Okul gezisinde mi almıştın?
Okay, let's get started.
Tamam, hadi başlayalım.
I hardly ever get to see you, and this dinner gives us a chance to get to know Brad.
Seni zar zor görüyorum ve bu yemek bize Brad'i tanıma şansı verdi.
Hey, can I get in on that?
Ben de bir tane alabilir miyim?
That woman's not trying to get sober.
Bu kadın ayık olmak için çaba harcamıyor.
She's just using rehab as a "get out of jail free" card.
"Hapisten ücretsiz çıkma" kartı almak için rehabilitasyonu kullanıyor.
Christy, get down here!
Christy, buraya gel!
Get over here, you.
Buraya gel bakayım.
Sweetie, why don't we go get something from the vending machine?
Tatlım, neden gidip otomattan bir şeyler almıyoruz?
Don't get the Cheetos ; they never fall.
Cheetos almayın ; düşmüyor.
Anyway, I met this guy who knows a record producer in L.A., and as soon as I get down there, he'll help me make a demo.
Her neyse L.A'de bir müzik yapımcısını tanıyan bir adamla tanıştım ve oraya gider gitmez, bir deneme yapmam için bana yardım edecek.
Get out.
Hadi oradan.
Christy's gonna help me get out of here so you and me can move to L.A.
Christy, buradan çıkmamda bana yardım edecek böylece sen ve ben L.A'e taşınabileceğiz.
I'm trying to get him to take his pill, but he keeps spitting it out.
Ona ilaç vermeye çalışıyorum ama çıkarıp duruyor.
Anyway, I defy you to get a pill in this dog.
Her neyse, sana bu ilacı köpeğe vermen için meydan okuyorum.
It's not safe here ; you got to get me out.
Burası güvenli değil ; beni dışarı çıkartmalısın.
I can't get sober here.
Burada ayık kalamam.
Host a casino night at the rehab - and get everybody's disability checks. - Oh.
Rehabilitasyonda bir casino gecesi düzenlemek ve herkesin engelli ödemelerini almak.
She does not deserve to get her back.
Onu geri almayı hak etmiyor.
Natasha, you're in a rehab, your kid's in foster care and you had to get a tetanus shot because a meth head bit you on your punching hand.
Natasha, rehabilitasyondasın çocukların koruyucu bakımda ve tetanos aşısı oldun çünkü met kafası kafana yumruk attığı için elini ısırdı.
You named yourself after a baby deer who watched his mom get her head blown off?
Kendine, annesinin kafasını uçurmasını izleyen bir geyiğin adını mı koydun?
So how about you show me that bra I didn't get a chance to see.
Peki ya bana, görme şansı bulamadığım şu sutyeni göstersen.
If her nose can get in, she can get in.
Eğer burnu girebiliyorsa, kendisi de girebilir.
They can't get blood out of a rock.
Götümüzden kan alabirler.
You get that, right?
Anladınız, değil mi?
I get why rich people look down on us.
Zenginlerin bizi neden küçük gördüğünü şimdi anladım.
Bonnie, I get it.
Bonnie, anlıyorum.
We can use this to get to know each other, be... brother and sister.
Bu işi birbirimizi tanımak için kullanabiliriz, abla-kardeş olabiliriz.
As a matter of fact, if you don't get snatched up by a better firm, maybe you could come intern for me.
Aslında, daha iyi bir firma tarafından işe alınmazsan, Gelip benim için çalışabilirsin.
You're right, I think we're gonna get away with it.
Haklısın. Bence bundan sakınacağız.
I know an office doesn't really mean anything, but to me it's a symbol of how hard I've worked to get here.
Jackie, buraya gelebilir misin lütfen? Bir şey mi istedin?
How did you get this office?
"Doktor" Psycho.
Looks like I just needed to get a little warmed up.
Oh. Fikrimi değiştirdim. Şu ıssız ada şeyi için Teddy'yi seçiyorum.
- Above the waist. - When I get this... And I will...
Evet ve benim hayati durumlarda işe yaramaz olduğumu çoktan kabul ettik, yani...
Yeah. Get her some flowers.
Bana bir çeşit öfke gazı gibi geldi.
Now get out of my office'cause I'm about to sneeze. - Oh. - I'm gonna sneeze.
Bu gece karaokeye gitmeyi düşünüyoruz.
I'll just get you the stickers.
Onların en savunmasız olduğu zaman bu.
Seriously, get out.
Şirket gezisi, ağır toplarla yüz yüze görüşmek için tek fırsatım.
Hey, Emily, could you run and get me eight hours worth of parking stickers'cause I could do this all day!
Çünkü ihtiyacımız olan her şey var.
I get my office back.
Tamam peki, sorun değil.
get out 8488
getting 49
get up 6197
get the fuck away from me 54
getcha 28
get the fuck up 56
get the fuck out 266
get it done 134
get out of my way 689
get the fuck out of my way 23
getting 49
get up 6197
get the fuck away from me 54
getcha 28
get the fuck up 56
get the fuck out 266
get it done 134
get out of my way 689
get the fuck out of my way 23
get out there 161
get out of my face 124
get it down 26
get out of the way 1005
get out of jail free 65
get over here 899
get your shit together 35
get out of here 4222
get it together 140
get out of my house 345
get out of my face 124
get it down 26
get out of the way 1005
get out of jail free 65
get over here 899
get your shit together 35
get out of here 4222
get it together 140
get out of my house 345