Go out tradutor Turco
42,585 parallel translation
You might want to go out the loading dock.
Yükleme rıhtımına gitmek isteyebilirsin.
You can't go out there!
Oraya gidemezsin!
We just go out and buy it?
Dışarı çıkıp satın mı alacağız?
Probably allergic to police stations. We'll go out and find her.
Muhtemelen karakol alerjisi var.
Hey, baby, you want to go out?
Dışarı çıkmak ister misin yavrum?
Can we go out sometime?
Bir ara çıksak olur mu?
Okay, now, hold on just a second, we don't go out there and risk our lives until we know who we're saving, okay?
- Tamam, şimdi biraz bekle, kimi kurtardığımızı bilmeden ortaya çıkıp canımızı tehlikeye atamayız... -... tamam mı?
They go out for a real tree instead of using a perfectly good plastic one, and now Happy's already disappointed in Christmas.
Harika bir plastik ağaç kullanmak varken gidip gerçek ağaç peşine düştüler ; Happy için Noel, hayal kırıklığı oldu bile. Sakin ol.
You can't go out in that...
Öyleye dışarı çıkamazsın...
He said that when in doubt, don't go out.
Şüpheli durumlarda, sakın dışarı çıkmayın demişti.
- The twins might be okay, but there's a good chance you won't be if you go out into that.
- İkizler iyi durumda olabilirler, ancak, böyle çıkarsan büyük bir ihtimalle senin durumun sıkıntıya düşebilir.
Tell them to go out!
- Çıkmalarını söyle!
Zoe, I want to go out with you to a concert.
Seninle konsere gitmek istiyorum Zoe.
Hey Nui, I need to go out to talk with Media Agency about work.
Hey Nui, İş için Medya Ajansla konuşmaya gitmem lazım.
They can all go out together.
Hep birlikte dışarı çıkabilirler.
I'm going to go out and take another look.
Dışarı çıkıp bir göz atacağım.
- Oh, well, you said you didn't have time to go out for dinner, so I thought we could have one right here.
Yemeğe çıkmaya vaktin olmadığını söyledin, ben de burada yiyebiliriz diye düşündüm.
I have to go out for orange juice.
Portakal suyu almaya çıkıyorum.
Let's go out to the dock.
Hadi limana gidelim.
He gets to go out on a high note, and we get to install a top prospect in one of our finest parishes.
Yüksek bir notla ayrılıyor, ve biz de büyük olasılıkla n iyi kiliselerimizden biri olacağız.
- Let's go out and try and get it.
- Hadi dışarı çıkıp deneyelim ve alalım şunu.
Do you want to go out for a drink?
Bir şeyler içmeye gitmek ister misin?
James and I are gonna, we're gonna go out for a drink.
James'le bir şeyler içmeye gideceğiz. Gelmek ister misin? İkiniz mi, herkes mi?
- I want to go out with you to a concert.
- Seninle konsere gitmek istiyorum.
You know, as long as we can go out together. We can do that.
Biz birlikte olduktan sonra... bunu yapabiliriz.
I'm gonna go to the dead drop, and I'm gonna find out for sure.
Mekana gidip emin olayım.
I'll just go help out with the moat.
Gidip hendeğe yardım edeceğim.
Let's go sort this shit out.
Hadi gidip şu işi halledelim.
I'm gonna go spill this out.
Ben bunu dökeceğim.
Well, you go talk to the captain, we'll go to Cole's office, see if we can find out what he was working on.
Sen gidip yüzbaşıyla görüş, biz de Cole'un ofisine gideceğiz. Bakalım üzerinde çalıştığı bir konu var mı.
Well, we'd like to go through Mr. Cole's office, see if can figure out what he's been working on.
Bay Cole'un ofisini gözden geçirmek istiyoruz.
The captain is gonna go on behalf of the squad, and then he's gonna bring back the certificates to hand out at the station.
Yüzbaşı ekip adına törene katılacak ve sonra da sertifikaları getirip onları karakolda dağıtacak.
And the least we can do is go a bit out of our way.
Ve en azından yolumuzu biraz değiştirmeyi becerebiliriz.
In the morning, I will go over to the fuse box, and I'll figure it out, okay?
Sabah olunca sigorta kutusuna gidip tamir edeceğim, tamam mı?
Go back to your station, pull your head out of your ass, and make me a side of mushrooms that isn't undercooked.
Yerine dön, etrafında dolup bitenlere dikkatini ver ve bana her yeri pişmiş mantar yap.
We should go to hospital, and get you checked out.
Hastaneye gidip, muayene olmalısın.
'There are certain pitfalls with an exorcism'and things you have to watch out for.' Oh, shit.'When playing with spirits things can go really...' '.. really, really...'
- Ruhlarla uğraşırken işler gerçekten çok ama çok- -
Go on and get out of here, go.
Şimdi git buradan, haydi.
I'm about to spike the air pressure in here by about two degrees of magnitude, so... either these go in your ears or blood comes out.
Buradaki hava basıncını iki derece kadar düşürmek üzereyim, yani kulağının kanamasını istemiyorsan bunları kulağına tak.
I have to go help clean out the dugout.
Gidip yedek kulübesini temizleyelim.
We're going to go all out on this trip!
Hepimiz bu geziye gidiyoruz!
They defied my direct orders, and you expect me to go bail'em out?
Emirlerimi hiçe saydılar ve onları kurtarmamı mı bekliyorsun?
I tried to let it go, but I just knew that I wouldn't be able to live with myself knowing that you were still out there.
Boşvermekten yoruldum, ama farkettim ki, senin hala hayatta olduğunu bile bile yaşayamazdım.
Tell you what, tomorrow, we just go down to the storage and get all your mother's stuff out.
Ne diyeceğim, yarın depoya gidip annenin eşyalarını ordan alalım.
Hanging his prey out of the reach of scavengers on the ground ensures that his newly hatched young will never go hungry.
Avlarını zemindeki leşçillerin ulaşamayacağı yerlere asarak yumurtadan yeni çıkan yavrularının aç kalmamasını garantiye alıyor.
Any kind of movement, they just freak out, So we're now doing our best locust-herding techniques to try to get them to go in front of the lens, which is proving harder than anticipated.
Tek bir hareketle ürküp kaçıyorlar. O yüzden biz de şimdi en iyi çekirge çobanlığı tekniklerini kullanarak onları lensin önüne geçmeye yönlendiriyoruz, ama beklediğimizden daha zor bu.
Unable to go the distance, his rivals drop out one by one.
İşi sonuna vardıramayan rakipleri teker teker diskalifiye oluyor.
They thought maybe if they brought us out here, it might spark some memories, but... We should go.
Bizi buraya getirirlerse hafızan canlanabilir diye düşündüler ama gitsek iyi olacak.
And out you go.
- Ve dışarı gidiyorsun.
And if you wanna out me as an alien guy, go ahead.
Ayrıca bir uzaylı olarak beni devre dışı bırakmak istiyorsan hiç durma.
People just keep kicking me out everywhere I go.
Nereye gitsem insanlar beni dışarı atıp duruyor.
go outside 136
go out with me 17
go out there 32
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
go out with me 17
go out there 32
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of nowhere 149
outstanding 214
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of nowhere 149
outstanding 214
out of town 49
out of 299
out loud 97
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my sight 38
out of mind 55
out of time 18
out of love 16
out of 299
out loud 97
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my sight 38
out of mind 55
out of time 18
out of love 16