Handsome man tradutor Turco
804 parallel translation
"I see love and marriage with a dark, handsome man who is near you now."
Şu anda yakınında olan yakışıklı biriyle aşk ve evlilik görüyorum.
Isn't it perfect to be out with a handsome man like Papa who buys us flowers?
Babam gibi yakışıklı bir adamın bize çiçek alması mükemmel değil mi?
And, Daughter, if it should come up natural-like, you might hint what a handsome man he is.
Ve kızım, eğer biraz doğal olsun dersen, ne kadar yakışıklı bir adam olduğunu ima edebilirsin.
What a handsome man you are.
Ne yakışıklı bir adamsınız.
Where did Miss Libby get herself such a fine, handsome man?
Bayan Libby böyle bir yakışıklıyı nereden buldu?
Look at that very handsome man. I wonder who he is.
Kimin nesi acaba?
Thank God I was never a handsome man.
Neyse ki hiçbir zaman yakışıklı bir erkek değildim.
There is a handsome man with her, and the chauffeur.
Yakışıklı bir adamla birlikteydi. Bir de şoför.
I've always thought he's such a handsome man.
Her zaman onun yakışıklı biri olduğunu düşünmüşümdür.
Funny. I thought that tall, handsome man who came to see her last week was her boyfriend.
Geçen hafta gelen uzun boylu, yakışıklı adamın onun erkek arkadaşı olduğunu sanıyordum.
Your father was a very handsome man.
Baban çok yakışıklı bir adamdı.
The poor handsome man.
Zavallı yakışıklı adam.
A tall, handsome man, as I was passin'that chapel.
İri ve yakışıklı bir adam. Kilisenin oradan geçiyordum.
- You ever see such a handsome man?
- Ya bu kadar yakışıklı bir adam gördünüz mü?
If a handsome man like you bit me, I wouldn't have minded a bit, but a centipede...
Sizin gibi yakışıklı bir adam beni ısırsa umursamazdım ama bir kırkayak...
He is a very handsome man.
Çok yakışıklı bir adam.
A real handsome man's cup.
Çok güzel, gerçek bir erkek fincanı.
Oh, Ed, you're a wonderful, handsome man.
Ah, Ed, sen yakışıklı, mükemmel bir adamsın.
He's certainly the most handsome man in your files.
Dosyalarındaki en yakışıklı adam.
I wanna rush home and fix supper for some big, handsome man... and put kids in a bathtub and broil steak and crank ice cream... and... think about what the night's gonna bring.
Hemen eve gitmek ve büyük yakışıklı bir adama yemek yapmak istiyorum ve çocukları küvete koymak, biftek pişirmek, dondurma yapmak ve gecenin ne getireceğini düşünmek istiyorum.
- What a handsome man.
- Ne yakışıklı adam..
A beautiful girl like you... is embarrassed to get what she wants from a handsome man on Capri?
Senin gibi güzel bir kız... Capri gibi bir yerde, yakışıklı bir adamdan istediğini almaya çekinir mi?
Who's that handsome man?
Kim bu güzel adam?
A tall, handsome man came up to her in full evening dress.
Smokin giymiş, uzun, yakışıklı bir adam kadının yanına sokuldu.
Of course you are, with a handsome man next to you.
Mutlusundur tabii, bulmuşsun benim gibi artisti.
A handsome man, always cheerful.
Yakışıklı bir adam, hep neşeli.
Who is that handsome man?
- O yakışıklı adam kim? - Babam.
I could have married again and found a handsome man, rest assured, better than your grandfather.
Yakışıklı birini bulup yeniden evlenebilirdim, hepsinin büyükbabandan daha güvenilir olduğu kesin.
He's the most handsome man I ever saw in my life.
Hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek.
That he is - the most handsome man I ever saw in my life.
Hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek.
He was a handsome man, madam.
Yakışıklı bir adamdı, hanımefendi.
What a handsome young man Mr. Darcy is!
Oh! Bay Darcy ne kadar da yakışıklı!
"Entrust your life to a tall, dark man, excruciatingly handsome"?
"Hayatını, yakışıklı, uzun boylu, esmer bir adamın ellerine emanet et." mi?
What was this handsome young man's name?
Bu yakışıklı gencin adı neydi?
But love can also make an ugly man handsome.
Ama aşk çirkin bir insanı güzel de yapabilir.
You've grown up to be a handsome, strapping young man.
Büyüyüp yakışıklı, güçlü kuvveli bir delikanlı olmuşsun.
You thought any handsome, clever man would be as bored with me as you were.
Yakışıklı, zeki bir erkeğin tıpkı senin gibi benimle sıkılacağını düşündün.
You think because a man has a handsome face he must be a fool.
İnsan güzel olunca mutlaka aptal olmalı sanırsınız.
How can a man so ugly be so handsome?
Bir adam nasıl bu kadar çirkinken bu kadar çekici olabilir?
A small man, with such beautiful eyes, really handsome!
Çok güzel gözleri olan zayıf bir adam. Gerçekten çok yakışıklı!
He is as handsome a man as his horse is a horse.r
Yakışıklı bir adam ve atı da çok başarılı.
A young man is handsome and vain
A young man is handsome and vain
Except for that handsome prince... not one attractive man came near us at the party.
Şu yakışıklı prens hariç çekici bir tek adam partide yanımıza gelmedi.
Well, was he a handsome figure of a man?
Yakışıklı bir erkek miydi?
I had a cousin, a handsome young man.
Bir kuzenim vardı, genç ve yakışıklı bir erkek.
Well, maybe Mrs. Archer who has recently been feuding with her husband, handsome Harry Has finally found a man from out of this world.
Belki de, kocası yakışıklı Harry ile henüz kavga etmiş olan Bayan Archer bu dünyanın dışından bir adam bulmuştur sonunda.
" We have a handsome young man of 25 rooming with us.
" 25'inde yakışıklı bir genç erkek evimizde yaşıyor.
A handsome, forceful man like you... is embarrassed to get what he wants from a beautiful girl like Miss Curcio... on Capri, and turns to the law?
Sizin gibi yakışıklı, güçlü kuvvetli bir erkek... Capri gibi bir yerde, Bayan Curcio gibi güzel bir kızdan istediğini almaya... çekinip hukuka mı başvurur?
You must not, at this moment, forget that you are a young man, even handsome. And if properly dressed...
Unutma ki hem genç, hem de yakışıklı bir delikanlısın bir de düzgün giyinsen...
Who's the handsome young man who pushed Paulo into the swimming pool?
Paulo'yu havuza iten yakışıklı genç kimdi?
Why, ma'am, I never thought it was any harm to say a young man was handsome.
Niye, hanımefendi, yakışıklı bir delikanlıdan bahsetmenin neresi kötü?