How's that feel tradutor Turco
1,346 parallel translation
Okay that's how you feel, then....
Tamam. Böyle hissediyorsan, tamam.
That's how I feel about this.
Aynen böyle hissediyorum.
I started to realise how warm and safe that bullshit might actually feel.
Saçmalık dediğimizin ne kadar sıcak ve güvenli olduğunu farketmeye başladım
If that's how you feel... we'll gladly continue with our mission.
Eğer böyle düşünüyorsanız... biz görevimize devam etmekten memnun oluruz.
That being the case, perhaps you should set aside how we feel about Scorpius and listen to what he's proposing.
Öyleyse belki Scorpius ile ilgili hislerimizi bir yana bırakıp, diyeceklerine kulak vermelisin.
- That's not how you really feel, is it?
- Gercek düsüncen bu mu?
It's okay. That's how you feel.
Bos ver.
That's how I feel.
Ben de öyle düşünürüm.
- Well, how-how's that make you feel?
- Bu seni nasıl hissettiriyor?
That said, how does it feel to be judged unfairly... which is a daily battle waged by both Wallace's girls and, I'm sure, Sophia... to be put in a box that doesn't define you?
Şöyle söyleyim, haksız bir şekilde yargılanmak... Wallace'ın kızlarının her gün yaşadığı gibi, veya... Sophia Lopez gibi sizi tarif etmeyen bir kutuya konmak nasıl bir duygudur?
Me too. That's exactly how I feel.
Ben de aynen öyle hissediyorum.
- That's how you made me feel that night.
- Bana böyle hissettirdin. Harika.
That's how I feel about you.
Sana olan hislerim işte böyle.
How's that feel?
Nasıl bir his?
Steven, I don't care if you think she's hot, because that's how you really feel.
Steven, Eğer onun ateşli olduğunu düşünüyorsan umrumda değil, çünkü bu gerçekte hislerinin nasıl olduğu.
But if there is this insuperable mystery... might one understand how it is that people feel that in the presence of such a mystery that, as it were, it's the thin end of some sort of theological wedge
Çözülemez bir gizem varsa... İnsanların nasıl böylesi bir gizem ile huzurlu hissettikleri anlaşılabiliyor mu? Yani, bu ruhani bir şey ya da yaratıcı tarafından yerleştirilen bir çeşit teolojik takozun zayıf sonu sonuçta.
What's wrong is how society makes you feel about it... because nobody can admit... that people aren't completely gay or completely straight.
Yanlış olan toplumun | sana düşündürdükleridir... çünkü kimse... tamamen gey veya tamamen heteroseksüel | olmayanları kabul edemez.
Thank you forthe concern, but at twenty-four days... this is how I feel and nothing's gonna change that.
Endişelendiğin için teşekkürler, | ama 24 günde... böyle hissettim ve | hiçbir şey bunu değiştirmeyecek.
So if that's what "upset" means then how do I feel now?
Yani eğer "kızmak" bu demekse şimdi hissettiklerim ne?
That's how I feel when I look at people like Hank Tolliver and Gertrude Rose and Miss Emma bein'driven out'cause they don't fit the plan of the new developers.
Ben de insanlara bakınca, aynı şeyi hissediyorum, Hank Tolliver'a Gertrude Rose'a ve evinden çıkarılan Bayan Emma'ya çünkü onlar, yeni girişimcilerin planlarına uymuyorlar.
That's exactly how I feel.
İşte aynen öyle hissediyorum.
That's all. See how you feel once you meet her.
Onunla tanıştığın zaman neler hissedeceğini gör.
How's that make you feel?
- Kendini nasıl hissediyorsun?
That's how I feel.
Kendimi bu kadar yalnız hissediyordum.
- Yes, Mom. That's how it's meant to feel, ain't it?
Böyle hissetmesi gerekiyor değil mi?
- How's that make you feel?
- Nasıl hissettirdi?
That's how I feel when I watch you play football.
Senin futbol oynayışını... izleyince kendimi öyle hissediyorum işte.
That's how I feel Don't you get it?
İşte hissettiklerim bunlar. Hala anlamıyor musun?
Wish I could say it better but that's how I feel
Keşke daha iyi bir şekilde söyleyebilseydim. Ama tüm yapabildiğim bu.
It all sounds good. But that's not how I feel.
Kulağa hoş geliyor, ama ben böyle hissetmiyorum.
How's that feel, champ?
- NasıI bir his, şampiyon?
It's an incredible achievement. So, how did the other players feel about that kind of smack-down?
Peki öbür oyuncular böyle bir darbeyi nasıl karşıladı?
How's that pussy lotion feel?
O merhem nasıl bir şey?
But you'd understand how a man would feel aggrieved, Learning that he bribed a legislator to annex a camp, But hadn't got the sold-Out cocksuckers
Ama birinin, bir meclis üyesine, kasabanın gelişmesi için... rüşvet verip de, onca zahmetine, yaptığı onca masrafa rağmen... kendisi için çıkarılan tutuklama emrini... satılmış hergelelere kaldırtamadığını... ve darağacında sallanmaktan kurtulamadığını... öğrenince ne hissedeceğini anlarsın.
That's how i want you to feel.
Böyle hissetmeni istiyorum.
How do you think it makes me feel when you say "it's okay" in that sullen tone?
Sence o ters surat ifadesiyle "Fena değil" dediğinde kendimi nasıl hissediyorum.
You never gave us the time of day, so how do you think it makes us feel we find out there's a kid out there that you're actually nice to?
Bize hiç zaman ayırmadın. İyi davrandığın bir çocuk olduğunu öğrenmek nasıl bir duygu sanıyorsun?
Now that you've told me how you feel... I think it's fine if you take Crystal to these functions.
Duygularını anlattığına göre bence bu etkinliklere Christal'ı götürmende bir sakınca yok.
That's how you feel about me?
Benim hakkımda bu şekilde mi hissediyorsun?
HOW'S THAT FEEL?
Nasıl?
How's that supposed to make me feel, Danny?
Bu bana nasıl hissettirmeli, Danny?
- How's that feel?
- Nasıl bir duygu?
How's that feel?
- Nasıl?
That's how I feel when I look at my Madonna.
Karıma bakınca da öyle hissediyorum.
- that's not how I would feel to you...
-... böyle hissetmezsin.
That's how I feel about myself, and why I must decline this medal and my place in the history books.
Bunlar şu an hissettiğim şeyler madalyamı ve rekor kitabına girmeyi red etmemin sebepleri.
But if that's how they feel about it... why did they even try with us in the first place?
Ama, madem böyle düşünüyorlardı, neden ilk başta bizimle yapmayı denediler?
How's that make you feel? Does that make you feel good?
Bu kendini iyi hissettiriyor mu?
That's how I feel about you.
Sana karşı böyle hissediyorum.
I'm not kidding, that's how I feel.
Şaka değil, böyle hissediyorum.
That's not how I feel.
Ben böyle hissetmiyorum.
how's that 1442
how's that working out for you 61
how's that sound 140
how's that work 32
how's that possible 112
how's that going 155
how's that going for you 24
how's that even possible 34
how's that working for you 16
that feels so good 47
how's that working out for you 61
how's that sound 140
how's that work 32
how's that possible 112
how's that going 155
how's that going for you 24
how's that even possible 34
how's that working for you 16
that feels so good 47
that feels good 143
that feels nice 17
that feeling 26
that feels better 19
feeling 99
feelings 150
feel 233
feely 50
feeling good 61
feeling better 249
that feels nice 17
that feeling 26
that feels better 19
feeling 99
feelings 150
feel 233
feely 50
feeling good 61
feeling better 249
feeling any better 27
feel me 74
feels great 19
feeling okay 19
feeling guilty 18
feels like 24
feeling all right 20
feel it 211
feels good 194
feel good 55
feel me 74
feels great 19
feeling okay 19
feeling guilty 18
feels like 24
feeling all right 20
feel it 211
feels good 194
feel good 55
feel better 293
feel that 109
feel better now 34
feel my heart 20
feels right 17
feels so good 20
feel free 115
feel anything 16
feel like 17
feel something 16
feel that 109
feel better now 34
feel my heart 20
feels right 17
feels so good 20
feel free 115
feel anything 16
feel like 17
feel something 16