That feels better tradutor Turco
115 parallel translation
That feels better.
Bu iyi hissediyor.
That feels better.
Böyle daha iyi oldu.
That feels better.
Daha iyi bu.
That feels better.
Böyle daha iyi.
Yeah! That feels better.
Böyle daha iyi.
That feels better, eh, Snowy?
Böyle daha iyi, değil mi, Milou?
Oh, that feels better.
Oh, Böyle daha iyi.
That feels better!
Böyle daha iyi hissediyorum!
That feels better. It smells a little weird.
Kendimi daha iyi hissediyorum biraz tuhaf kokuyor sanki.
Ok... Yeah, that feels better.
Evet, böyle daha iyi.
Well, that feels better.
Evet, bu daha iyi hissettiriyor.
That feels better.
Şimdi içim rahat etti.
- l've finished. That feels better.
- Şimdi bitti, daha iyi gibiyim.
"Wow, that feels better." Picks himself up.
"Kendimi daha iyi hissediyorum." Ayağa kalkmış.
Ah, that feels better. Yeah.
- Ah, böylesi daha iyi.
Oh, that feels better.
Oh, bu daha iyi geldi.
- He writes that he feels better.
- Daha iyiyim diyor.
That feels much better.
Oh, bu daha iyi hissettiriyor.
He feels, for me, anyway, that it's better to operate on a cash basis, tax-wise.
Vergi bakımından nakit çalışmanın benim için daha iyi olacağını düşünüyor.
That feels much better.
Nasıl şimdi?
That feels better.
Kendime geldim. Bu pisliğe dikkat etmeliydik.
It's just that it feels like you see better than sighted people. Wait here while I go heat a bottle.
- Gözü görenlerden daha anlayışIısın sıcak bir şişe alıp hemen döneceğimim.
That's when the thing breaks down, when maybe just one person finds that what he's doing doesn't interest him, or he feels he could do something better by himself.
İşler çuvalladığı zaman, yada bir kişi yaptığı şeyin ilgisini çekmediğini düşündüğünde ya da tek başına daha iyi şeyler ortaya çıkarabileceğini düşündüğünde.
That feels a lot better!
Şimdi daha iyi!
That feels much better.
Bana kendimi çok daha iyi hissettirdi.
I know that probably feels like something better left alone, but it's true.
Biliyorum, bu meseleye pek girmememiz gerekiyor, ama gerçek bu.
Thanks. That feels a lot better.
Sağ ol, çok iyi geldi.
Let's just say that someone passes by my door, sees the knocker, and suddenly feels just a little bit better, without even knowing why.
Diyelim biri kapımın önünden geçti, kapı tokmağını gördü ve kendini daha iyi hissetti.
I think because you understood that money that is spent feels better.
- Belki de paranın harcanmakla daha güzel olduğunu anladın ha? - Öyle değil mi Aylacığım?
This feels so much better now that I've relaxed.
Rahatladığım için çok daha iyiyim.
I laughed. Anyway. tell Will that we hope he feels better.
Neyse, Will'e geçmiş olsun dileklerimizi ilet.
Well, who's to say that it doesn't work the other way around, that the way someone feels can affect the weather, that the weather is somehow an expression of Holman Hardt's feelings or-or-or better still, the feelings that he's not expressing?
Birinin hisleri de havayı etkileyemez mi? Hava, Holman Hardt'ın hislerinin dışavurumu veya daha da iyisi ; dışa vuramadığı hisleri olamaz mı?
"... yet I was told that one feels better after a good cry.
"... oysa bana iyi bir ağlamanın insana kendini iyi hissettirdiği söylenmişti.
That feels a lot better...
Böyle yapınca daha iyi oluyor- - Ne?
Mr. McGregor just feels that we'd be better off pleading guilty.
Bay McGregora göre suçu itiraf etmeliymişiz.
See how much better that feels?
Gördün mü nasıl daha iyi hissettiriyor?
That feels much better.
- Bu çok daha iyi oldu.
That actually feels better.
Bu aslında daha iyi hissettiriyor.
You said, "Well, dear, she is willing and she feels that you know better about the matter than she does."
Evet demiştin, eşin istiyor ve bu konuları ondan iyi bildiğinden şüphesi yok.
Snip, snip, he feels better about himself... and you, sir, can make that happen.
Kırt, kırt, ve kendini daha iyi hissedecek... ve siz beyefendi, bunu sağlayabilirsiniz.
I'm hoping that maybe when he feels better he'll take another chance on me.
Tek umudum, kendini iyi hissedince, bana bir şans daha vermesi.
That already feels better.
Şimdiden daha iyi oldu.
Oh, God, that feels so much better.
Tanrım, bu çok daha iyi.
Oh, that's better, it feels so good lying down.
Şimdi daha iyi, güzel yatmak istiyorsan eğer
That feels a lot better.
Daha iyi hissettirir.
And I'm not gonna sit here... and put this in a box so that everyone just feels better.
Burada dikilip herkes iyi hissetsin diye nehre savuramam.
Well, that... feels much better.
Bu... daha iyi.
It really feels so much better than all that anger.
Bu kızgın olmaktan çok daha iyi hissettirecektir.
It just feels better that way, right?
Böylesi daha iyi geliyor, değil mi?
I think he feels a lot better knowing that we didn't have sex.
Sanırım bizim sevişmemiş olmamız kendini iyi hissetmesini sağladı.
The board feels that someone else might be better suited to negotiate with nadia.
Kurul, Nadia yetkilisiyle başka birinin görüşmesinin daha uygun olacağını düşünüyor.
that feels so good 47
that feels good 143
that feels nice 17
better 1689
better safe than sorry 106
better than sex 19
better than me 42
better watch out 24
better luck next time 114
better than ever 45
that feels good 143
that feels nice 17
better 1689
better safe than sorry 106
better than sex 19
better than me 42
better watch out 24
better luck next time 114
better than ever 45
better late than never 142
better you than me 22
better than what 22
better than you 74
better than nothing 32
better than good 18
better than 39
better than anyone 25
better be careful 25
better get going 29
better you than me 22
better than what 22
better than you 74
better than nothing 32
better than good 18
better than 39
better than anyone 25
better be careful 25
better get going 29