I ask you tradutor Turco
42,583 parallel translation
Can I ask you a quick question?
Kısacık bir soru sorabilir miyim?
Care Bear, can I ask you something?
Care Balım, bir şey sorabilir miyim?
- Hey, can I ask you a question? - Yeah, about what?
- Merhaba, bir şey sorabilir miyim?
Ozzie, can I ask you... uh...
Ozzie, sorabilir miyim...
What, may I ask you, could be done?
Ne yapılabileceğini sorabilir miyim?
Can I ask you about your diagnosis?
Bu yüzden gitmedim. Teşhisini sorabilir miyim?
And so I ask you plainly, are you a caring friend?
Sana basitçe soruyorum. İlgili bir arkadaş mısın?
So, Toby, while we have "nine to 11 minutes or until golden brown," I'd like to ask you a... confidential question about something.
O zaman Toby, "9 ila 11 dakika ya da kenarları kızarıncaya kadar vaktimiz var" sana bir konu hakkında aramızda sır olarak kalacak bir soru sormak istiyorum.
I want to ask you to come with me so bad.
Sana benimle gel demeyi öyle çok istiyorum ki.
If you wish to change your clothes, I would ask that you hurry.
Elbiselerinin değiştirmek istiyorsan, senden çabuk olmanı isteyeceğim.
If we're gonna escape, I'm gonna need your help, but I'm just gonna need you to do what I say and don't ask questions, all right?
Kaçacaksak, yardımına ihtiyacım var, ama lütfen dediklerimi yap ve fazla soru sorma, tamam mı?
I got to... I got to ask you a favor.
Senden bir şey istemem lazım.
Um, so I don't want to spy on her, but I want to ask you some questions, do a little research.
Ona casusluk yapmak istemiyorum ama senin bir kaç soru sorup araştırma yapmanı istiyorum.
I'm gonna ask her. I'm gonna interrogate her in front of all her friends. You want me to do that?
Bütün arkadaşlarının önünde onu sorguya çekeceğim.
I hope you'll consider letting Emme back into your class, and, as you're making your decision, I'll ask you to press the button on that little remote.
Umarım Emme'yi sınıfa geri alma konusunu düşünürsünüz ve bunu düşünürken kumandadaki bu düğmeye basarsınız.
I have another big favor to ask of you.
Sizden bir iyilik daha isteyeceğim.
Are you here as a courtesy or to ask me if I did it?
Buraya nezaketen mi geldiniz yoksa benim yaptığımı mı soruyorsunuz?
I'm going to come back and ask you again.
Bunun için tekrar geleceğim.
I don't know if this has anything to do with it... but there's this bell... where you can make a wish about love.
Bunun onunla bir ilgisi olup olmadığını bilmiyorum ama orada aşkın hakkında dilek tutabileceğin bir çan var.
Okay, Mr. Graham... in a minute, I'm going to ask you to take a deep breath in and hold it.
Tamam Bay Graham. Bir dakika derin bir nefes alıp tutmanızı isteyeceğim.
I'll offer you my help if you ask nicely.
Nazikçe sorarsan yardımda bulunurum.
But if you ask me what embarrassing thing happened yesterday, I couldn't even tell you.
Ama bana dün utanç verici ne yaşadın diye sorarsan sana cevap veremem.
- No, I mean, it's just weird to have her go to you and Lewis to ask if you'd impregnate her.
- Hayır, sadece Lewis'e de onu hamile bırakmasını söylemesi biraz garip.
I got a favor to ask of you.
Senden bir iyilik istiyorum.
Andrew, I need to ask you a few more questions about that thing you say attacked you.
Andrew, sana saldırdığını söylediğin şey hakkında birkaç soru daha sormam gerek.
I wrote it down for you, for the love of Christ.
Senin için bunu yazdım, Tanrı aşkına.
Now I have a very important question to ask you.
Size sormam gereken çok önemli bir soru var.
And I also think you should just ask her.
Bu soruyu ona sorman gerektiğini düşünüyorum.
- I didn't ask you.
- Sana sormadım.
All I ask is that you let me leave here in peace, to go wherever the gods decide.
Tek istediğim buradan huzurla ayrılmama izin vermen bırak tanrılar nereye karar verirse oraya gideyim.
Now as we prepare to light the pyre that usher her into the afterlife, I ask only one thing of you.
Şimdi onu öteki dünyaya yolcu edecek ateşi yakmak üzereyken sizlerden tek bir şey rica ediyorum :
May I ask which areas you are considering?
Hangi bölgeleri düşündüğünüzü sorabilir miyim?
I got nothing more to ask you.
Sana soracak bir şeyim kalmadı.
You can ask the bridesmaids I hit on.
Üzerine vurduğum nedime sorabilirsin.
Charlotte, I wanted ask you...
Charlotte, sana bir soru...
"Doubt truth be a lie, but always know, I love you."
"Gerçek yalan deseler de inanma, ama sana olan aşkımdan emin ol."
I have a very upbeat and positive attitude so I can do any and every type of work you can ask of me with a smile!
Neşeli ve pozitif bir yapım var. Buyuracağınız her işi yüzümdeki gülümsemeyi kaybetmeden yaparım.
Let me ask you the same thing I asked, one more time.
Aynı soruyu bir kez daha soracağım.
I'd say that if you need to ask your parents if you should be married, you probably shouldn't be married.
Ailene evlenmeli miyim diye soruyorsan muhtemelen evlenmemelisin.
I'll ask you again.
Tekrar soruyorum.
I just want to ask you something.
Sadece bir şey sormak istiyorum.
To ask you how can I change.
Nasıl değiştirebileceğimi sormak için.
Then I have to ask, can you account for your whereabouts between 4 : 00 and 6 : 00 p.m. yesterday?
O zaman sormalıyım ki, Nerede olduğunu açıklayabilir misin Dün saat 4 : 00 ile akşam 6 arası mı?
I can't imagine being asked what I'm about to ask you, but if you know anything- - if you heard your parents fight recently, if you think your father was lying about where he was yesterday...
Sana soracağım şeyin ne olduğunu sormayı hayal edemiyorum, Ama bir şey biliyorsan- - Ailenin yakınlarda dövüştüğünü duyduysan, düşünüyorsan
If I ask to have food for take out, you should pay special attention to it.
Dışarı götürmek için yiyecek bir şey istiyorsam daha özenli olmalısın.
I'm going to ask you for the last time.
Size son kez soruyorum.
I was going to ask you how nice they were.
Ne kadar güzel olduklarını söyleyecektim sadece.
- I ask this of you.
- Rica ediyorum.
Look, if you ask me what I know as opposed to what I believe, I know we've inherited some important bits of DNA from our ancestors and as I suggested in my book, what we gained from the sensorium, the insula of the frontal cortices, which is fundamental to our capacity for empathy, isn't just any part.
Eger bana neye inandigimi degil, ne bildigimi sorarsaniz, bize atalarimizdan onemli DNA parcalari miras kaldigini biliyorum ve kitabimda da belirttigim gibi sensoriyum'dan kalanlar, on korteksteki adacik ki, o da oyle alelade bir parca degil, o empati kapasitemiz icin elzem.
Can we ask you about one of your students? Dr. Matheson.
Size ogrencilerinizden birini sorabilir miyiz, Doktor Matheson'i?
You might suddenly give me 5,000 dollars and buy me steak. You might even ask me if I want anything.
Ya bana 5 dolar verir, et ısmarlar ya da bir şey istiyor muyum diye sorarsan?
i ask you again 25
i asked you first 53
i asked 191
i ask the questions 35
i asked first 21
i asked myself 26
i asked you 78
i asked you something 17
i asked you a question 258
i asked them 16
i asked you first 53
i asked 191
i ask the questions 35
i asked first 21
i asked myself 26
i asked you 78
i asked you something 17
i asked you a question 258
i asked them 16