I feel your pain tradutor Turco
130 parallel translation
I feel your pain.
Acını hissediyorum.
- I... I feel your pain.
- Acını hissediyorum.
I feel your pain.
Acını hissedebiliyorum.
Look, I feel your pain, ok?
Acını hissedebiliyorum, tamam mı?
- I feel your pain, Will.
Ama bunu...
I feel your pain, trying to kill me and all.
Beni öldürmeye çalışmandan dolayı duyduğun acıyı anlıyorum.
I feel your pain, girlfriend.
Acını anlıyorum, arkadaşım.
I feel your pain, chief.
Acını anlıyorum, şef.
I understand, and I feel your pain, I do.
Anladım ve acını hissediyorum, hissediyorum.
And Tom, if you're listening, buddy... I feel your pain.
Ve Tom, eğer dinliyorsan, ahbap... acını anlıyorum.
I feel your pain, Sean, I really do.
Acını anlıyorum, Sean. Gerçekten anlıyorum.
I feel your pain.
Acını anlıyorum.
You know, son, I feel your pain.
Bak canım... ne kadar acı çektiğini anlıyorum.
- I feel your pain.
- Üzüntünü anlıyorum.
- I feel your pain.
- Acını hissediyorum.
Oh, alas, I feel your pain.
Yazık! Acını anlıyorum.
Shit! But I feel your pain.
Ama acını hissediyorum.
I know we all have better things to do than pull jury duty over the holidays, and I feel your pain.
Biliyorum hepimizin tatilde jürilik yapma yerine tercih edecekleriniz var ve acınızı hissediyorum.
I feel your pain and I return it with a renewed sense of outrage.
Acını anlıyor ve öfkeyle sana iade ediyorum.
No, I am aware, and I feel your pain.
Hayır, farkındayım ve acını paylaşıyorum.
Believe me, sir, I feel your pain.
İnanın bana efendim, acınızı paylaşıyorum.
I know this has been so hard for you, and I feel your pain.
Bunun senin için çok zor olduğunu biliyorum ve acını anlıyorum.
I feel your pain, Dr. Gramn.
Acınızı paylaşıyorum, Dr. Gramn.
Hey, look, Doug, I feel your pain, man. I swore I would never return to a job where I had to wear condoms on my shoes.
Ayakkabılarıma prezervatif takmak zorunda olduğum bir işe dönmemeye yemin ettim.
Why couldn't I feel your pain?
Neden acını hissedemedim?
You feel that, in your great pain, I'm adding to your grief.
Büyük bir ızdırapla kederine ilave yaptığımı sanıyorsun.
No, I am aware, and I feel your pain.
Ama seninle, zavallı bir kızın kukusu üstünde... kılıçları tokuşturmamın hiç şansı yok.
After you've passed off... you won't feel pain when I scrape your wound
Uyuduktan sonra... Seni tedavi ederken acı hissetmezsin
- I can feel your pain.
- Acını hissebiliyorum.
I can feel your pain, Tom.
Acını hissedebiliyorum Tom.
I guess you don't feel burned out... by the human misery and despair... perpetrated by the criminal vermin... that infest every pore of this decaying city... forcing you to guzzle cheap wine and cheaper whiskey... to dull the pain that shatters your heart... rips at your soul, keeps your days forever gray.
Kalbini parçalayan, ruhunda yara açan, günlerini..... sonsuza dek karartan, acıyı hafifletmek için..... ucuz şarap ve daha ucuz viski içmeye zorlayan..... bu yıkılmaya yüz tutmuş şehrin..... her bir yerini istila eden... .. suçlu alçaklar tarafından işlenmiş..... insan çaresizliği ve umutsuzluğu sanırım seni kötü hissettirmiyor.
I can feel your pain.
Acınızı hissedebiliyorum.
I feel everything Simran, the way you're pining, your pain, your tears
Ben her şeyi hissediyorum Simran, nasıl özlemimi çektiğini, acını, gözyaşlarını...
I'm your pain when you can't feel...
Senin acınım hissedemedemediğinde
I'm your pain when you can't feel
Senin acınım hissedemediğinde
I try to feel your pain, this drinking will only make things worse.
Acını hissetmeye çalış. İçki içmek herşeyi daha da kötüleştirir.
I wanna feel every delicious moment of your pain.
Senin acının keyifli her anını hissetmek istiyorum.
I'm your pain when you can't feel
Senin acınım sen hissedemediğinde
I want to feel your pain.
Acınızı hissetmek istiyorum.
I'd Iike to say I can feel your pain but I can't.
Acını hissedebildiğimi söylemek isterdim fakat yapamam.
So, if I push on your chest here, do you feel any pain?
Göğsüne bastırdığımda ağrı hissediyor musun?
Yeah, I guess laughing it up with your little pajama party is how you feel my pain.
Evet, acımı, küçük pijama partinde gülerek hissediyorsun herhalde.
So believe me when I say I can feel your pain.
Acını hissediyorum dediğimde bana inan.
Ok John instead of the pain, I want you to feel the sand on the beach... fell the warm sand... feel the air on your face... and the waves crashing.
Peki John acı yerine, kumsaldaki kumu hissetmeni istiyorum, sıcak kumları hisset... yüzündeki rüzgarı hisset... ve çarpan dalgaları...
If I was a more adaptable primate or one of your regular petitioners, I suspect I wouldn't feel this pain.
Daha uysal bir canlı ya da duacılarından biri olsaydım... sanırım bu acıyı hissetmezdim.
Margaret, I feel someone you really care about, maybe even the love of your life is being a real pain.
Margaret, çok önem verdiğin hatta hayatının aşkı olan bir kişi tam bir dert haline geliyor.
I, like, feel your pain, you know?
Derdini anlıyorum, tamam mı?
Then I'll cause so much pain that your soul will feel it in heaven.
Ben tekrar soracağım cevap vermediğiniz taktirde ruhunuzu cennette hissedeceksiniz.
Um, I feel for your pain, you know?
Acınızı hissediyorum, biliyor musunuz?
Look, I know that you feel really bad about this whole Alexis thing, but do you think maybe your pain could be more emotional than physical?
Bak, Alexis'in durumuna çok üzüldüğünü biliyorum ama ağrıların fiziksel değil de duygusal olamaz mı sence?
You know, because then I could feel your pain.
Yani, o zaman acını hissedebilirdim.
i feel nothing 63
i feel you 138
i feel like shit 51
i feel like dancing 23
i feel fantastic 19
i feel the same way 123
i feel sorry for you 124
i feel bad 209
i feel great 244
i feel bad for you 18
i feel you 138
i feel like shit 51
i feel like dancing 23
i feel fantastic 19
i feel the same way 123
i feel sorry for you 124
i feel bad 209
i feel great 244
i feel bad for you 18