I told him no tradutor Turco
536 parallel translation
I told him no, of course.
Tabi, bilmediğimi söyledim.
I told him no.
Ona hayır dedim ya.
I told him no, I wouldn't do that. He threatened me.
Ben de ona : "Hayır, alamam." deyince, beni tehdit etti.
Again, I told him no.
Ben de yine kabul etmedim.
No, he asked me to go out with him and I told him no then he asked me to Peter's party and I said no, I think.
Hayır, bana çıkma teklif etti, ben de hayır dedim, sonra Peter'ın partisine davet etti ve galiba hayır dedim.
And I told him a Chinaman had no future.
Bir de ona bir Çinli'nin geleceği olamaz demiştim.
No, Actually, I Haven't Told Him.
- Hayır, daha ona söylemedim.
No, I didn't tell him that. I told him the truth.
Hayır, öyle demedim. Doğruyu söyledim.
I think it would be better if you called in Inspector Krogh and told him everything. No, I will not!
Bence Müfettiş Krogh'u çağırıp ona her şeyi anlatmanız daha iyi olur.
No, I told you I haven't seen him at all today.
Hayır, söyledim size onu bugün görmedim.
I told him to his face, hall or no hall,
Onun yüzüne söyledim.
I've told him to stay in bed and see no one
Grip mi yoksa daha mı kötü olduğunu doktor bilir. Ona yataktan çıkmamasını ve seninle görüşmemesini söyledim. - Gidip ona bakacağım.
Well, no. My uncle had this team of mules. When I was born, he told my old man he'd give him any one that he named me after.
amcamın inadı yüzünden ben doğduğumda bana ismini verecek kişiye beni vereceğini söylemiş buyüzden buck secti
I told him I was through. I told him it was no good anymore.
Ona her şeyin bittiğini artık yürümediğini söyledim.
For a year I've told him to take his trade elsewhere. But, no, he keeps on coming back.
Bir yıldır başka yere gitmesini söylüyorum, ama hayır, gelmeye devam ediyor.
- I clearly told him no, but...
- Ona açık bir şekilde hayır dedim, ama...
I told him we'd be staying, no need to get it all in one day.
Ona kalacağımızı, hepsini bir günde çıkarmamıza gerek olmadığını söyledim.
I told him that we were in no shape for combat.
Savaşacak durumda olamayacağımızı söyledim.
It's like I told him, it's no gift to give a man.
- Hayır, dediğim gibi, Bir erkeğe verilecek hediye değil.
I told him that I'd say that he'd spent the night with me, and there'd be no scandal.
Geceyi benimle birlikte geçirdiğine dair yalan söyleyeceğimi söyledim böylece skandal olmayacaktı.
- No, I told him the truth.
- Hayır. Ona gerçeği söyledim.
No, I told him he was a sweet boy, and full of dreams and everything that's peachy keen.
Yok canım, ona çok tatlı ve düşlerle dolu bir çocuk olduğunu ve her şeyin mükemmel gittiğini söyledim.
I told him this was no time to...
Ona zamanı değil dedim...
No, I never told him.
Hayır, ona söylemedim.
He had given you no instruction ; I told him the whole thing.
Size direktif falan vermedi ; ona her şeyi anlattım.
- No, I told you not to bother him.
Onu rahatsız etmeyin dedim. - Offf!
No, I told him, " Rub my stomach round and round... and say,'I love you.
Hayır, ona dedim ki ; "Karnımı yavaş yavaş ov... ve'seni seviyorum seni seviyorum'de."
I walked up to him, and told him this was no attitude to have, after being defeated, drinking champagne in public as if he was delighted
Ona doğru yürüdüm mağlubiyetten sonra halk içinde olanlardan hoşnut olmuş gibi şampanya içmenin takınılacak bir tavır olmadığını ona söyledim.
- Hell, no. But I told him we're gonna start next week.
- Yok ya ama ona haftaya başlayacağımızı söyledim.
I told him I didn't think it was good for you, but I couldn't say no.
Senin için iyi olmayacağını söyledim ama ona hayır diyemedim.
No problem, but your brother José told me if I had a problem with the girls I should talk to him.
Sorun değil fakat kardeşiniz Jusa, kızlarla bir sorun olduğunda onunla konuşmam gerektiğini söyledi.
I told him not to slug it out with him. Catano is no amateur.
Yumruklaşma dedim ona.
Jonathan told me that you people were no better than animals, and I should've listened to him.
Jonathan bana hayvandan farkınız olmadığını söylemişti. Ona inanmalıymışım.
I had him torture Gaetulicus to get some information out of him, and we got no information and he died under torture, and one of the guards told me that Cassius wept.
Gaetulicus'u konuşturması için Cassius'a "işkence yap" emrini verdim ağzından laf alamadık, adam işkencede öldü muhafızlardan biri bana, Cassius'un ağladığını söyledi.
I told him to attack, he told me no.
Hücum emri verdim, hayır dedi.
I told him I didn't have no daddy.
Ona benim babam olmadığını söyledim.
No. If I told him, I wouldn't have been able to keep him from my side.
Eğer anlatsaydım, beni yalnız bırakmaya ikna edemezdim.
No, I told your Uncle Phil I'd meet him to look at his lease.
Amcan Phil'e ticari kontratını incelemek için uğrayacağımı söyledim.
- I've told him he no longer has anyone to fear. In the eyes of the law, Michael Long is legally dead, and we haven't done anything wrong.
Resmi olarak Michael Long ölü olduğundan artık korkacağı kimse olmadığını.
No, I told him to get packing, and he left.
- Hayır.
I told him he was no friend of mine.
Benim arkadaşım olmadığını söyledim.
... I told you no one called him but my wife just told me they called him... a few times.
Size onu kimse aramadı demiştim ama karım bana aradıklarını söyledi. Birkaç kez...
The cloth was stained with paraffin made only at Froggit and Froggit, located in Wapping in London, a dark and dangerous place, and I told him so in no uncertain terms!
Kumaşta yalnızca Froggit ve Froggit'de üretilen parafin lekeleri vardı, üretici, Londra'nın karanlık ve tehlikeli bir mekanı olan Wapping'deydi, ve onu bu konuda açıkça uyardım ama nafile!
You know what, you told him I was no fucking good that's what, bastard
Ne olduğunu pekala biliyorsun. Ona iyi düzüşemediğimi söyledin, seni piç kurusu.
I told him there's no question of payin'rent on a property cut with rodents.
Ona kemirgenlerle dolu bir evin kirası olamayacağını söyledim.
- No. He's not been home since that day, but she told me where I could find him.
O günden beri eve gelmemiş ama onu nerede bulabileceğimi bana söyledi.
If I told you we're going to give him an enormous fortune for being so generous, then it would no longer be a secret.
Böylesine alicenap olduğu için ona muhteşem bir servet vereceğimizi söyleseydim, bu bir sır olarak kalır mıydı hiç?
Because Phillips called the school I put on the registration form... and they told him there was no Michael Manfield.
Çünkü Phillips, kayıt formuna yazdığım okulu aramış... ve ona Michael Manfield diye biri yok demişler.
No, I told him to go fuck himself.
Hayir, canin cehenneme dedim.
Told him I weren't no virgin.
Bakir değilim dedim.
No. I just told him that so I could marry Oscar.
Oscar'la evlenebilmek için bu yalanı söyledim ona.
i told him not to 24
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you i would 20
i told you already 105
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you to stop 35
i told you no 25
i told you not to do that 20
i told you everything 52
i told you guys 40
i told you already 105
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you to stop 35
i told you no 25
i told you not to do that 20
i told you everything 52
i told you guys 40