English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / In one minute

In one minute tradutor Turco

962 parallel translation
- I can tell in one minute.
Bu tür şeyleri anında fark ederim.
Sixty angles in one minute.
Bir dakika içinde altmış dirsek!
The lights are off in one minute.
Bir dakika içinde ışıklar sönecek.
And that their contempt of truth shall not go unpunished I shall ask their indictment for perjury on the same evidence that in one minute will prove the identity of these defendants with that of 22 active members of the mob that stormed and burned the jail and lynched Joseph Wilson!
Ama gerçeğe ihanetleri cezasız kalmayacak. Ben de birazdan ortaya koyacağım ve davalıların 22'sinin birden hapishaneyi basıp Joseph Wilson'ı yakarak linç ettiklerini gösteren kanıtı onların yalancılıktan yargılanması için de kullanacağım!
If you ain't out of there in one minute, I'll blow you out.
Dışarı çıkmazsanız, orayı uçururum.
- Wait, I'll tell you in one minute.
- Birazdan söylerim.
I'll be out of here in one minute.
Hemen buradan gideceğim.
- Your train's due in one minute, number two platform.
Yaylanın. - Bana bak.
I'll have one in one minute.
Hemen getireyim.
A two-minute egg in one minute.
İki dakikalık yumurtayı bir dakika.
You can eat a dumpling in one minute
Bir tabak mantıyı bir dakikada yiyebilirsin sen.
Ladies and gentlemen, in one minute, 12 seconds of the third round the winner by a knockout, Toro Moreno.
Bayanlar baylar, üçüncü raundun 1. dakika, 12. saniyesinde galip, nakavtla, Toro Moreno.
In bed in one minute or she'll resign.
Bir dakika içinde yatağınızda olmazsanız istifa edecekmiş.
Charcot et Tonio, you're on in one minute.
Charcot et Tonio, bir dakika sonra sıra sizde.
Meet you at the car in one minute.
Bir dakika sonra arabada buluşuruz.
We'll enter the Neutral Zone in one minute, captain.
- Bir dakika sonra tarafsız bölgedeyiz.
Your dinner will be ready in one minute.
Yemeğiniz bir dakika sonra hazır olacak.
Now, friend... I'm going to step out into the street... and if you don't come out in one minute...
Bak dostum... ben şimdi dışarı çıkıyorum.
Red 2 message in one minute, Starfleet Command.
Bir dakika içinde Kırmızı 2 mesajı, Kaptan. Yıldız üssü komutasından.
Explosion will take place in one minute.
Patlama bir dakika içinde.
Orbit in one minute, Mr. Scott.
- Yörüngeye bir dakika.
The pain will be gone in one minute.
Acı bir dakika sonra yok alacak.
Penetration of the zone in one minute, seven seconds, sir.
Bir dakika, yedi saniye sonra bölgeye giriyoruz.
But I'd rather die out there in a snowstorm, be buried alive than to stay here one more minute.
Ama burada bir dakika daha kalmaktansa, diri diri gömülüp... dışarıda kar fırtınasında ölürüm daha iyi.
But my Scotch blood is working right this minute... and it tells me that there is one thing in your life that's worrying you... something that you find very difficult to handle... because all your strength and your courage... and your authority in the town seems to be of no avail.
Ama tam bu dakikada İskoç kanım devreye giriyor ve bana hayatınızda sizi endişelendiren bir şey olduğunu söylüyor üstesinden gelmeyi çok zor bulduğunuz bir şey çünkü bütün gücünüz, cesaretiniz ve kasabadaki yetkiniz beyhude görünüyor.
The time, one minute and 38 seconds in the second round.
İkinci rauntta süre bir dakika 38 saniye.
In order to win, you have to stay in the saddle one full minute.
Kazanmak için, tam bir dakika atın üstünde kalmalısınız.
They'll be here in a minute. I'm gonna try to take them alive. But if that doesn't work, I promise you not one of them will have a chance.
- bir dakika içinde burada olacaklar - onları canlı yakalamaya calişacağım eğer bu olmazsa sana söz veriyorum hiçbirinin sansı olmayacak ne yapma mı istiyorsun?
One minute you're ready to shoot him down in cold blood.
Bir dakika sen soğuk kanlılıkla ona ateş etmeye hazırsın..
You'd better get that blue blood circulating'cause we're busting out of this stink hole in exactly one minute and 20 seconds.
Kanını hareketlendirirsen iyi edersin çünkü bu pislik yuvasından çıkıyoruz. Hem de bir dakika yirmi saniye içersinde.
One night, I'm terrified to be in that room another minute.
Bir gece odada kalmaktan çok korkmaya başlıyorum.
( Jan ) And there I was, with one minute to play in the game... and a 3-3 score.
Ve sonra da, maçın bitimine bir dakika kalmıştı ve skor 3-3'tü.
If I have to stay in this room one more minute, I'm gonna go raving mad.
Eğer bu odada bir dakika daha kalmak zorunda kalırsam, keçileri kaçıracağım.
You stay here, however, for I shall weave back in just one minute.
Bununla birlikte, siz burada kalın, çünkü tam bir dakika içinde döneceğim.
And now speaking of our beloved leader, I feel it is indeed fitting and proper that in this moment of grave worldwide danger he give us one of his one minute inspirational talks.
Ve şimdi sevgili önderimizden söz açmışken dünya ölçüsündeki bu ciddi tehlike anında bize esin verici ayrıntılı konuşmalarından birini yapmasının gerçekten uygun ve yerinde olduğunu hissediyorum.
I can't put my finger on it, but if one came in here right now I'd know him in a minute.
Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir tanesi içeri girecek olsa... anında anlardım.
We'll observe one minute of silence in memory of a great scientist, even if he was a blasted thief.
Büyük bir bilim adamı adına bir dakikalık saygı duruşunda bulunalım pis bir hırsız olsa bile.
Let us now observe one minute of silence in memory of seven of our members from Chicago, North Side Chapter, who are unable to be with us tonight on account of bein'rubbed out.
Şikago, Kuzey Yakası üyelerimiz vefat ettiği için bu gece bizimle olamayan yedi üyeminizin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunalım.
For a minute I thought they was shooting at us from one of them countries over in Europe.
Bu kadar kısa bir sürede,... bu atışı nasıl yaparlar? Hem de ta Avrupa'dan.
It's not easy being in love one minute... and the next find out the man's a murderer.
Bir dakika önce âşık olduğun insanın katil olduğunu öğrenmeyi kaldırmak öyle kolay değil.
He'll pick you up at five and at one minute past five I'll drop the bombshell on Mr Shayne's lap.
Saat beşte seni alacak, beşi bir dakika geçe bombayı Bay Shayne'in dizine bırakacağım.
You see, one minute there's something in this eye... and the next minute there's something in this eye.
Bir an bu gözümde biraz sonra öteki gözüme geçiyor.
Well, in just about one minute now, sir...
Yaklaşık bir dakika içerisinde, efendim...
The next programme is due to start in just under one minute.
Sıradaki program bir dakika içinde başlamak üzere.
He was looking, you see, for one minute human error... in a scheme of almost superhuman subtlety.
Gördüğünüz gibi, planlanmış insanüstü bir ustalıkla neredeyse bir dakikalık hataya bakıyor.
In this business you gotta be on your toes every minute thinking, anticipating, always keeping one step ahead of the other guy.
Bizim meslekte her an uyanık olacaksın. Düşünecek, bekleyeceksin. Diğer adamdan daima bir adım önde olacaksın.
In precisely one minute, the closing bell will ring.
Tam olarak bir dakika içinde, kapanış zili çalacak.
The man who telephoned the police has one minute in which to make himself known.
Polisi arayan kişinin ortaya çıkmak için 1 dakikası var.
B lived for one minute in the past.
B ise geçmişte bir dakika geçirdi.
But come what sorrow can, it cannot countervail the exchange of joy that one short minute gives me in her sight.
Ne dert gelirse gelsin, onu gördüğüm bir anın sevincine hiçbir keder gölge düşüremez.
Because at one minute past 5, you'll find a hole in your head.
Çünkü, beşi bir dakika geçe kafanda bir kurşun deliği bulacaksın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]