It was a joke tradutor Turco

It was a joke

Şaka yaptım.

It was a joke.

Şaka olmalı.

- It was a joke.

- Biraz gırgır yaptım.

It was a joke.

Şaka yaptım.

It was a joke!

Şakaydı "

It was a joke.

Bir şakaydı.

Oh, I thought it was a joke.

Ben şaka sanmıştım.

It was a joke!

Şakaydı!

- It was a joke, ya girl.

- Şakaydı, kızım.

Mom, no, it was a joke.

Hayır anne, şaka yaptım.

I thought it was a joke too, that she was only interested in my name or fortune.

Şaka yaptığını sandım, sadece şanıma ve servetime hevesli olduğunu.

- It was a joke, hon.

- Şakaydı, hayatım.

It was a joke.

Bu şakaydı.

It was a joke.

Şakaydı.

Buddy it was a joke.

Buddy bir şakaydı.

It was a joke and she's not married and she's here?

şaka mıymış. evlenmemiş mi? şimdi burada mı?

No, really, it was a joke. Look, it was.

Hayır, gerçekten, bir şakaydı.

You thought it was a joke. Yeah.

Bir şaka olduğunu düşündün.

- It was a joke.

- Bir şakaydı.

I threatened to throw him out the * * * * * * * window, but it was a joke.

Onu * * * * * * * pencereden atmak ile tehdit etmiştim, ama şakaydı.

- It was a joke gone out of hand.

- Saçma bir eğlence çığrından çıktı.

It was a joke, Lasse.

Şaka yapıyordum, Lasse.

It was a joke, remember.

Sadece bir şakaydı, hatırladın mı?

It was a joke.

Bu bir şakaydı.

- It was a joke.

- Şakaydı.

It was a joke, Mickey.

Şaka yaptım, Mickey.

I asked a girl once. She thought it was a joke... and actually started laughing.

Kız şaka yaptığımı zannedip gülmeye başlamıştı.

It was a joke, Danny.

Şakaydı, Danny.

- It was a joke.

- Bu bir şakaydı.

It was a joke - she did it to me last week.

Şakaydı, o da geçen hafta bana yapmıştı.

I don't know what this means. It was a joke.

- Bunun ne demek olduğunu bilmiyorum.

it was only a joke.

Sadece bir şakaydı.

IT WAS A LITTLE JOKE.

Ufak bir şaka.

No, it was a joke.

Hayır, şaka yapıyordum.

She wanted to hear the twins tell their "knock, knock" joke, and I told her it was a bad time and we went upstairs.

İkizlerin tak tak şakasını dinlemek istedi. Ben de ona bunun için iyi bir zaman olmadığını söyledim, yukarıya çıktık.

I guess it started as a joke just to bug him, but then he just got so mad... and he's so tall, and I just was... looking at him and he's standing there all tall and mad, and I don't know...

Bilmem. Aslında sırf ona sataşmak için şaka olarak başlamıştı. Ama sonra bana çok sinirlendi.

- It was just a joke.

- Sadece şakaydı.

- No, not a joke. It was just a bigger hint.

- şaka değildi. sadece bir yemdi.

Come on, it's was a joke.

Ona kulak asma.

It was just a dumb joke.

Yalnızca bir eşek şakası.

- It was just a joke.

- Sadece bir şakaydı.

It was just a joke!

Sadece bir şakaydı!

And watching the Ramones, it was like a joke, really.

Ramones'u izlemek, şaka gibiydi, gerçekten.

My husband got the state of utah. Now, I didn't even know where a gas tank was in a car, and he thought it would be a joke.

Arabalarda yakıt deposunun yerini bile bilmiyordum.

- John, a joke, that's all it was.

Hepsi bu.

I was stupid to take it this seriously... cause it's a joke.

Ben bunu ciddiye alarak aptallık ettim... çünkü bir şakaydı.

It was just a practical joke between Chandler and me, but it's over, okay?

Chandler ile şakalaşıyorduk ama bitti, tamam mı?

NO, IT-IT WAS JUST A BAD JOKE BY ONE OF OUR MORON DRIVERS

Aptal şoförlerimizden birinin kötü bir şakası sadece.

He was meeting her to go to third base but lan Papworth, who I once got off with as a joke, nicked a whole bottle of Dubonnet and hid it in the woods, then threw it at a family of gypos.

Üçüncü aşamaya geçmek için onla buluşcaktı ama bi kere şaka olsun diye takıldığım Ian Papworth, tüm bi şişe Dubonnet çaldı ve onu ormana sakladı sonra bulamadı ama sonra buldu ve sonra bi çingene ailesine fırlattı.

Look it, this whole thing was a joke that, admittedly, got a little out of hand.

Bak, bu olanların hepsi sadece bir şakaydı ama her şey kontrolden çıktı.

I was kidding. It's a joke.

Dalga geçiyordum.