English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It was good

It was good tradutor Turco

9,714 parallel translation
It was good doing business with you, Evan.
Sizinle is yapmak bir keyifti, Evan.
- Yes. Yeah, it was good.
- Evet, evet iyiydi.
It was good to see you guys.
Sizi görmek güzeldi.
But it was good.
Ama bu iyi bir şey.
It was good.
Güzeldi.
I wish I could say it was good news, Sam.
Keşke iyi haberler verebilsem Sam.
It was good enough for Fred West.
- Bunu yapmak bir seri katile yakışırdı.
It was good to meet you.
Tekrar memnun oldum.
Sharon, it was good to see you, girl.
Sharon, seni görmek güzel.
It was good to finally talk to you.
Sonunda seninle konuşmak güzeldi.
It was good seeing you this morning.
Bu sabah seni görmek güzeldi.
I should have known it was too good to be true.
Gerçek olmayacak kadar iyi olduğunu bilmeliydim.
It was a good position.
İyi bir pozisyondu.
He told me it was a very good event.
Onun için çok faydalı olduğunu anlattı.
It was nuts. It is so good to be back.
Geri döndüğüm için gerçekten mutluyum.
Every time I run into you, you tell me whatever shady thing just went down was about the greater good or that it didn't happen or this, that, or the other, but a crime was committed here, and I'm going after her for it.
Ne zaman karsılassak yaptıgın saibeli islerin ya iyi bir amac icin oldugunu ya da oyle bir seyin gerceklesmedigini ya da benzeri bir sacmalık anlatıyorsun ama burada bir suc islendi ve bu suc icin onun pesine dusecegim.
It was really good, yeah.
Çok güzeldi. - Öyle mi?
It was a show of good faith and a friendly reminder of who really runs things.
Hindistan'a daha sonra bilgi verildi. Bir iyi niyet göstergesi ve işin başında kimin olduğunu...
It was that good.
O kadar iyi.
Esposito : And if he was up to no good, It wouldn't be his first time.
Ve eğer kötü bir işin içindeyse bu ilk seferi de değilmiş.
Good, I'm glad it was painful.
Güzel. İyi ki acıtmış.
So what was it you ordered last time that looked good?
Geçen sefer sipariş ettiğin o güzel şey neydi?
It was five Hail Marys good.
İlahi derecede güzeldi.
Madoff was very good at separating people from their money, because he'd make you beg to give it to him.
Madoff, insanları parasından ayırma konusunda çok iyiydi çünkü ona vermen için seni yalvartırdı.
It was a good thing when she said it to me, because I was still inside.
Bana söylemesi iyi oldu, çünkü hâlâ içindeydim.
It was good fun, yeah.
Çok eğlendik.
- Yeah, it was fun. - So good in fact I've found out I'm Scottish.
- İskoç olduğumu öğrenmem de iyi oldu.
Good. And Josh admitted to Blaze that it was his crew that stole that her backpack.
- Ayrıca Josh, Blaze'e sırt çantasını çalanların kendi adamları olduğunu söylemiş.
They can help you remember... what it was to be good. What it was to love.
Onlar sana neyin iyi olduğunu ve neyin sevgi olduğunu hatırlatsın.
All I meant was, it might be a good idea if we stick together.
Birlikte olmamız daha iyi olabilir demek istedim sadece.
Well, it sounds like it was a good run.
İşinde iyi olduğun anlaşılıyor.
Because... The officer who was here had leather pants on, and it looks so good.
Çünkü buraya gelen polisin üzerinde deri pantolon vardı ve harika duruyordu.
Was it not good enough, or what?
- Senin için yeterli değil miydi?
Good,'cause it was unquestionable.
- Güzel, şüpheye meyilli değildi zaten.
Yeah, and it was the good half.
- Evet, iyi olan yarısını hem de.
That was good that you took the slug out of his chest, but we found your.22 at home- - it's been fired recently.
Kurşunu göğsünden çıkartman iyi olmuş ama evinde bir 22'lik bulduk ve yakın zamanda ateşlenmiş.
I hope the good doctor cured whatever it was that ailed you.
Umarım iyi doktor seni hasta eden neyse iyileştirmiştir.
It was a pretty good idea.
Çok güzel bir fikirdi.
What's not good? It was an inside job.
- İçeriden yapılmış.
I was a part of something, and it felt good.
Bir şeylerin parçasıydım, iyi hissettim.
It was a good talk.
Güzel bir sohbetti.
I'm sorry, Mr. Dalton, but I saw In Brain when it opened, and the box office was depressed because the movie wasn't very good.
Üzgünüm, Bay Dalton, ama In Brain gösterime girdiğinde izledim. Gişe değeri düştü, çünkü film fazla iyi değildi.
Agatha helped to prove that visibility was quite good on the day in question, and that the wife's death was not the accident that the husband claimed it to be.
Agatha, sorgu sırasında o gün görüş açısının oldukça iyi olduğunu ve karısının ölümünün adamın iddia ettiği gibi kaza olamayacağını ispat etmeme yardım etti.
The U.S. Navy ship that attacked New Orleans harbor was flying the American flag, but it doesn't represent you good people.
New Orleans limanına saldıran savaş gemisi Amerikan bayrağı taşıyordu. Ancak o gemi sizin gibi iyi insanları temsil etmiyor.
Except then it turned out he wasn't a good person and he made me think and say and do things that were not who I really was, Ray.
Daha sonra iyi bir insan olmadığı ortaya çıktı ve bana benim yapmayacağım şeyleri düşündürttü, söyletti ve yaptırdı, Ray.
It's a good thing your high school boyfriend didn't know what he was doing or you'd be hanging laundry outside a mobile home in Stockton.
İyi ki, lisedeki erkek arkadaşın bunun nasıl yapıldığını bilmiyormu. Yoksa Stockton'da bir mobil evde dışarda çamaşırları asıyor olurdun.
It was good.
- Dana kemikli biftekle...
- It was a good point.
- Güzel bir noktaydı.
I don't know if she was weak and just very good at hiding it or if she was outmaneuvered.
Kız güçsüz müydü yoksa bunu saklamata çok mu iyidi bilmiyorum yada üstünlük mü sağlamaya çalışıyordu.
Oh, I just, you know, I thought it was a really good thing to do.
- Malum, yapması gerçekten iyi bir şey diye düşündüm.
'It was an abortion, if you must know.'Right, good.
-'Bilmeniz gerekiyorsa, kürtaj.' - Peki, güzel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]