It was about you tradutor Turco

Oh, I'd say it was about the fact that you've had it coming.

Bunun olacağı belliydi demek.

I was so afraid about you finding out the truth, but now it's out, and it's okay.

Gerçegi ögrenmenden çok korkuyordum ama simdi biliyorsun ve sorun etmiyorsun.

Hmm? There was something about remembering Eileen Barlow that freaked you out- - what is it?

Elieen Barlow hakkında hatırladığın seni korkutan bir şey var.

Now it won't because the Lieutenant is gonna save us all a lot of anguish, but it must feel terrible to hear that the love of your life was about to help us put you on death row.

Olmayacak çünkü teğmenim bizi büyük bir dertten kurtaracak. Ama hayatının aşkının ölüm cezası alman için tanıklık edecek olması çok acı veriyor olmalı.

Well, you know, I thought about it. But somehow, I thought I was meant to be a Marine on the ground with a gun in my hand.

Ama karada eli silahlı bir denizci olmam gerektiğini düşünmüştüm.

You lived your whole life as if it was about sacrificing everything for love

Tüm hayatını aşkına adayarak yaşadın.

And then I-I just felt like I was being so stupid to-to worry about this one little thing, li-like-like you couldn't even get over it.

Sonra bu küçücük şeyi bu kadar taktığım için aptallık ettiğimi düşündüm. Sanki bunu boş veremezmişsin gibi.

I was about to bring it back to you.

Tam sana geri getiriyordum.

What was it you wanted to talk about, Mr Field?

Konuşmak istediğiniz konu neydi Bay Field?

Don't you think it's time to tell the world who that song was written about?

O şarkının kimin hakkında yazıldığını açıklama vaktiniz gelmedi mi sizce?

A fire was set to a house on the North Shore two hours ago. You know anything about it?

Olayla ilgili bir şey biliyor musunuz?

It was about what you want your first time with Collin to be. It's fiction. I didn't do anything.

Bu parti alevlenmek üzere.

- But you got an "A." - I deserved an "F." The paper was supposed to be about Matty, but it- - it was about someone else.

Çünkü gerçek bu, ama anlamak için bana bir şans tanımalısın.

What I said to you about Ray fucking my girlfriend? It was totally untrue.

Ray'in sevgilimi sikmesi hakkında sana söylediğim şey tamamen yalandı.

It was about as ordinary as you could get.

Yaşayabileceğin en rutin günlerden biri.

I don't like to talk about it'cause it was a lot of heavy shit, you know?

Bahsetmekten hoşlanmam çünkü üzerimde bok püsür bir ton ağırlığı vardı.

Because I was about to spit out this pesto and throw it at you.

Zira benden istediğini söyleseydin ağzımdakini çıkarıp yüzüne fırlatacaktım.

If Ziva was up to something, you'd want to know about it, wouldn't you?

Ziva, bir şeylerin peşinde olsaydı bunu bilmek isterdin, değil mi?

It was me that gave you information about Ha Taegwang.

Ha Taegwang hakkında sana bilgi veren bendim.

What made me think about it was something that you said at Deacon's party... that there would be no Rayna Jaymes without Deacon Claybourne.

Deacon'ın partisinde söylediğin "Deacon Claybourne olmadan Rayna James de olmazdı" sözün beni çok etkiledi.

When I was approached about the box, I was worried that the man killed you to secure it.

Kutuyu almaya giderken adamın seni öldürmüş olabileceğinden şüphelendim.

I was thinking about it, and I figured you were right.

Biraz düşündüm ve haklı olduğuna karar verdim.

What was it you wanted to talk to me about?

Ne konuda konuşmak istemiştin?

When you were in the coma, in the hospital and about to die, and I knew it was my fault, how could I know what to do, Juliette?

Hastanede komadayken ve ölmek üzereyken bunun benim suçum olduğunu biliyordum. Ne yapacağımı nereden bilebilirdim?

Was it when you found out about the affair?

İlişkisini öğrendiğinde mi oldu bu?

It was about Barbie. What are you talking about?

Neden bahsediyorsun?

He couldn't have been any more desperate than he was, but he still had it in him to think about you, to provide for you and your kids.

Çok çaresizdi ama yine seni düşünüyordu. Aklında senin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamak vardı.

The thing about "A", when it was Mona... whatever it is now... she always knows when you're at your weakest.

A, Mona olduğu zamanlar olsun ya da şimdi her kimse o kız senin zayıf halini biliyor.

Hey, Vinny ever talk to you about what it was like growing up here? No.

Vinny, sana hiç buralarda büyümenin nasıl bir şey olduğunu anlattı mı?

- It was Schmidt that you were talking about, right?

- Teşekkürler. Bahsettiğin kişi Schmidt'ti, değil mi?

So wh-what was it you wanted to talk to me about?

Benimle ne hakkında konuşmak istiyorsun?

How did you...? I never told you about it because I was afraid You'd take it the wrong way,

- Önceden söylemedim çünkü yanlış anlamandan korkmuştum ama bir şekilde izini bulmayı başardım.

You're gonna write the sidebar about what it was like to be in that car.

Sen de o arabada olmak nasıl bir duyguydu onu yazacaksın köşende.

It would make you seem like a hero. And that's what this was all about, wasn't it?

Her şey bunun için miydi?

If it was so indecent then why did you keep fucking me? You knew about it.

Eğer o kadar edepsizce ise neden benimle sikişmeye devam ettin?

You know, Bob, there was a time in my life when I wouldn't have thought twice about it, but, um...

Onu yıkacak ve bir ev inşa edecek. Bunu yapamaz. Deniz feneri yüz yaşında vardır.

It was never about you.

Bak şimdi bundan fazlası olduğunu düşünmeye başladım.

I didn't talk to him at length about it, but, you know, we were delivering hay, and he was just broke up.

O olayla ilgili hiç konuşmadık çünkü sadece iş arkadaşıydık ve o gerçekten bunalımdaydı.

I didn't tell you about it because it was just an interview, and I knew that you would be upset.

Sadece bir görüşmeydi ve sana söylediğimde kızacağını bildiğim için söylemedim.

We know it was a long time ago, but anything you can tell us about Amanda's abduction could maybe help with our case.

Uzun zaman geçtiğini biliyoruz ama Amanda'nın kaçırılışıyla ilgili söyleyecekleriniz bu olayda işimize yarayabilir.

It was the worst day of my life, and every second, you cannot stop thinking about worst-case scenario.

Hayatımın en kötü günüydü ve her saniye en kötü senaryoyu düşünmeden edemiyorsun.

You know, the only thing that would be better, if there was a song about it.

Keşke bununla ilgili bir şarkı olsaydı.

I always heard rumors and everybody's talking about, that they've seen it, you know, and, and when I actually looked up and saw him, he was just big and he was hairy and he made like this weird, like snorkeling kind of sound.

Hakkında söylentiler duymuştum. Herkes onu gördüğünü söylüyordu. Yukarıya bakıp onu bizzat gördüğümde kocaman ve kıllıydı.

Do you know... what it was all about?

- Ne olduğunu biliyor musun? - O zaman bilmiyordum, şimdi biliyorum.

So I woke up in the middle of a dream about you, and I'm not gonna lie, it was kind of dirty, and anyway I was thinking things, and I went online to look at your sweet pics again but when I got there, your account was private.

Seninle ilgili gördüğüm rüyanın ortasında kalktım ve dürüst olacağım, biraz ahlaksızcaydı ve aklıma birden yine o güzel fotoğraflarına bakmak geldi ama ama girince, hesabın gizlenmişti.

I-I was trying to make her feel better about why it didn't work out with you guys.

İlişkinizin neden yürümediği hakkında onu rahatlatmaya çalışıyordum.

He told you that he was worried about me, and you believed it, when he's the one who put me in here.

Benim için endişelendiğini söyledi ve siz ona inandınız hele ki beni buraya o tıkmışken.

I was so worried about you when it all went to hell... about getting you out.

Ortalık karıştığında senin için çok endişelenmiştim. Seni İran'dan çıkarma konusunda.

I think it was just the insecure men that didn't want to hear about how women are, you know... sexually superior.

Bence kadınların cinsel olarak üstün olduğunu duymak, kendine güveni olmayan erkeklerin gücüne gitti.

- I was just asking her about it when you interrupted me.

- İşimi bölmeseydin tam soruyordum.

Your gut was right about me, but you ignored it.

İçgüdülerin benim hakkımda yanılmadı, ama sen görmezden geldin.