Life's too short tradutor Turco
256 parallel translation
Life's too short for rows.
Hayat hır güre değmeyecek kadar kısa.
I mean, if we're to be thrown together so much, life's too short to be forever barking at each other.
Yani birbirimizle bu kadar sık karşı karşıya geleceksek hayat birbirimize bağırmaya değmeyecek kadar kısa.
I told her to go slow, but, no, life was too short for her.
Ona yavaşlamasını söyledim, ama hayır hayat onun için çok kısaymış.
Life's too short.
Hayat çok kısa.
Life's too short for that.
Hayat o kadar uzun değil.
Life's too short for "some day", Teresa.
Hayat beklemek için çok kısa Teresa.
The only trouble is, life's too short.
Yegâne sorun, hayatın çok kısa olmasıdır.
but still they have to weep when it's over, for sometimes life's too short for the eternity of feelings...
Ama bittiğinde hâlâ ağlıyorlardı. Çünkü bazen hayat duyguların sonsuzluğu için çok kısadır.
Life's too short.
- Hayat zaten kısa.
Life's too short, kid.
Hayat çok kısa, evlat.
Life's too fuckin'short, Frankie.
Hayat çok kısa Frankie.
Life's too short. I have a plane to catch.
Zaten hayat çok kısa ve yetişmem gereken bir uçak var.
Hey, life's too short.
Hayat çok kısa.
Life's too short to spend time thinking about life.
Hayat, hakkında düşünmek için çok kısa.
Life's too short to dwell on our tragedies.
Hayat felaketlerin üzerinde durmayacak kadar kısa. Değil mi?
- Life's too short for subtle, Daryle.
- Hayat çok kısa Daryle.
Life's too short!
Hayat çok kısa!
Life's too goddamn short.
Kahrolası hayat çok kısa.
Life's too short not to take a chance.
Hayat kısa, şansa bırakmamak gerek.
And who needs the aggravation? Life's too short.
Yani bu kadar uğraşmak neden?
Life's too short to go without music.
Hayat müziksiz yaşamak için çok kısa.
Besides, why do I have to write about things that I already know, anyway. Or learning a new way to do my mathematics, life's too short.
Hem neden zaten bildiğim şeyler hakkında yazmak ya da hesap yapmanın farklı yollarını öğrenmek zorunda olayım ki?
Life's too short to waste on you.
Hayat seninle uğraşmak için fazla kısa.
Life is too short. Try to be happy.
Hayat çok kısa, mutlu olmaya çalış.
But I have none! I've only just become a Member of Legislative Assembly I must be a Member of Parliament and a Minister too there's so much to do in such a short life!
Bak önce askeri inzibat oldum... şimdi Yasama Meclisi Üyesi oldum ve sonrada bir bakan olacağım.
Life's too short to deprive yourself of the simple pleasures.
Hayat kendini basit zevklerinden mahrum bırakmak için çok kısa.
Life is too short to mess with the K.O.D.
YK'ye karışırsan, hayatın kısa sürer.
My life's too short to watch you blow up all...
Her şeyi mahvetmeni seyredemeyeceğim artık.
* Life is too short, I feel trapped Hoping I don't get caught, watch my back
* Hayat çok kısa, kendimi tuzağa düşmüş hissediyorum Yakalanmamayı ümit ediyorum, sırtımı kollamayı
Well, Mom, I think life's too short.
Bence hayat çok kısa anne.
Life's too short to fight with the likes of him.
Hayat onun gibilerle savasmak icin cok kisa.
What the hell? Life's too short.
Aman salla gitsin hayat kısa.
Oh, heck, life's too short for fire safety.
Aman be! Hayat yangından korunmak için çok kısa.
Life's too short to be pissed off all the time.
Hayat surekli kizgin yasanmayacak kadar kisadir.
Yeah, life's too short.
Hayat çok kısa.
But I do know life's too short to waste on regret.
Tek bildiğim, hayatın pişmanlıklarla harcanamayacak kadar kısa olduğu.
If you're not happy, you know, life's too short.
Hayat kısa, eğer mutlu değilsen ayrılmalısın.
Life's too short for that.
Hayat bunun için çok kısa.
- Because life's too short, Vincent and it'll get a lot shorter if Brick Top wishes.
- Cunku hayat cok kisa, Vincent Ve tugla kafa isterse daha da kisalabilir.
Life's too short for me to waste any of it.
Hayat benim için boşa harcanmayacak kadar kısa.
Life's already way too short.
Hayat yeterince kısa zaten.
I mean, life's too short.
Yani sonuçta hayat çok kısa.
Life's too short, baby.
Hayat kısa bebeğim.
Life's too short, you know?
Gerçekten. Hayat çok kısa.
- Life's just too short. - Go out with me.
- Benimle çıksana.
That life's too short.
- Ve hayat çok kısa. - Kesinlikle.
Because as a wise young man once said, "Life's too short."
Çünkü genç biri, bir keresinde "Hayat KISA" dedi.
Don't be sorry. You've shown me that life's too short to have a j-job I don't enjoy.
Bana hayatın zevk almadığın bir işte çalışmayacak kadar kısa olduğunu gösterdin.
I've got a conflict here because, see, the part of me that happens to be your close friend and erstwhile paramour says, " Hey, life's too short.
Bak, burada bir çelişki yaşıyorum. Çünkü, senin yakın dostun ve eski aşkın olan parçam, hayat çok kısa, ne mutlu ediyorsa onu yapmalısın diyor.
LIFE'S JUST TOO SHORT.
Hayat çok kısa.
We've just been treading water for years, and it's no good. Life's too short for that.
yıllardır suyun üstünde yürüyoruz ve bu iyi bir şey değil. hayat bunun için çok kısa.
too short 50
shorts 41
short 461
shorty 285
shortly 55
shortstop 18
shorter 26
short hair 23
short round 22
short answer 29
shorts 41
short 461
shorty 285
shortly 55
shortstop 18
shorter 26
short hair 23
short round 22
short answer 29