My head tradutor Turco
22,376 parallel translation
The only time it got uncomfortable was when you snapped my head off.
- Rahatsız edici tek kısmı bana bağırdığın zamandı.
And I hit my head.
- Ben kafamı çarptım.
In fact, half of what you just said went right over my head.
Hatta söylediklerinin yarısını şimdiden unuttum.
I passed out on his porch one night, woke up, there was a little mint next to my head.
Bir gece onun bahçesinde sızmıştım, uyandığımda kafamın arkasında biraz nane kalmıştı.
My head hurts.
Başım ağrıdı.
- My head aches.
- Başım ağrıyor.
That was all in my head...
- Bunların hepsi kafamın içindeydi.
No. My head hurts.
- Hayır, başım ağrıyor.
I didn't believe he was serious, and then, when I woke up this morning, I couldn't get it out of my head.
Ciddi olduğuna inanmadım ama bu sabah kalktığımda söylediklerini kafamdan atamıyordum.
Just popped into my head.
Birden geliverdi işte.
Doing that clears my head and I can see clearly what I couldn't before.
Böylece zihnim boşalıyor. Görünmez olan şeyler görünür kılınıyor.
My head's never been clearer in my whole life.
Zihnim daha önce hiç bu kadar berrak olmamıştı.
You said they were pictures in my head.
Onların kafamda canlandırdığım şeyler olduğunu söylemiştin.
No. But I've got two eyes in my head and I can see what's going on around here.
Hayır fakat kafamda iki göz var ve etrafta olanları görebiliyorum.
My head... my head just still hurts a lot.
Başım hâlâ ağrıyor.
Sam found us, got in the car, held a gun to my head, and made me drive back to the house.
Sam bizi buldu, arabaya bindi, kafama silah dayadı ve eve geri döndürdü.
- I mean... it's obviously an idiotic note, but, gun to my head, I could show the origin of Malcolm and Sally's erotic coupling.
- Saçma bir not olduğu belli ama zorlarsan, Malcolm'la Sally'nin erotik ilişkisinin temelini gösterebilirim.
- I said to Glen, well, first, you know, I counted in my head like how much time should go by after the call, and then I open my mouth to suggest that Glen take the kids to the lake,
İlk olarak, aramadan sonra biraz vakit geçmesini bekledim. Ve Glen'e çocukları göle götürmesini önermeyi düşündüm.
So, and then all I had to do was go- - just nod my head up and down and say, sure, and so the next morning, they leave and now it's getting close to 11 : 00
Sonra tek yapabildiğim kafamı sallayıp tamam demek oldu. Sonraki sabah gittiler ve saat 11.00'e geliyor.
- Well, my head is clear now. - Okay.
- Şu an kafam boşaldı.
I'm tired and my head is spinning, and I haven't eaten in two days.
Yorgunum, başım dönüyor, iki gündür yemek yemiyorum.
Yeah, my head and I take off and float around and... look at the stars, and take a left on Peach Street...
Evet, kafamla kalkıp etrafta süzülüyoruz. Yıldızlara bakıyor, Peach Sokağı'ndan sola dönüp...
Uh, it just flew out of my head.
Aklımdan uçuverdi.
My head hurts every time I try to figure out what it is you want and what I want and how those two things may coincide.
Ne zaman düşünmeye başlasam başıma ağrılar giriyor. Senin ve benim me istediğimle ilgili. Tutarlı olur muyuz olamaz mıyız.
I'm still trying to wrap my head around the fact that you like me.
Hala benden hoslandigin gercegini aligilamaya ugrasiyorum.
Mm, no, this... This was before I hit my head.
Hayır, bu... bu kafamı çarpmamdan önceydi.
God, my head hurts.
- Tanrım, başım sızlıyor.
With my head and-
Şu kafa hareketi falan...
Let me just lean my head out the window and find out what our address is.
Bir saniye bekle. Pencereden bakıp adresimizi öğreneyim.
Buy his friendship with my head.
Başımla dostluğunu satın al.
Buy his friendship with my head.
Kellemle dostluğunu satın al.
I can't suck my head in.
Kafamı içime çekemem ki.
The helmet's stuck on my head.
Kask kafama sıkıştı.
I needed to clear my head.
Kafamı boşaltmaya ihtiyacım vardı.
This has been hanging over my head long enough.
Bu benim yeteri kadar başıma bela oldu zaten.
Oh, yeah, well, I was seeing spots and my head's been pounding.
Evet, noktalar görüyordum ve başım ağrıyordu.
I just want it out of my head.
Sadece kafayı bulmak istiyorum şu an.
Bilbo? Where's my head?
Aklım başımdan gitti.
Now, if you'll excuse me, I'm gonna go to sleep...'cause my head hurts.
Şimdi izin verirsen uyumam gerekiyor. Çünkü başım ağrıyor.
My pal, Fuzzy Bracowicz, he took a shot in the head just above the right eye.
Arkadaşım, Fuzzy Bracowicz kafasından vuruldu. Sağ gözünün biraz üstünden.
I'd be shaking my damn head right now if my neck still worked.
Eğer boynum hala çalışıyor olsaydı şu an kafamı sallıyor olurdum.
My father cut off my mother's head.
Babam annemin kafasını kesti.
Okay, and now in your expert medical opinion, is it possible to suffer long-term vision problems after sustaining a head trauma like the one my client received at the hands of Lieutenant Kelly?
Şimdi, tıbbi uzmanlığınıza dayanarak Teğmen Kelly'nin müvekkilime uyguladığına benzer bir darbe uzun süreli bir görme sorununa yol açar mı?
If you go first and your affairs aren't in order, it all comes crashing down on my daughter's head.
Önce sen ölürsen ve işlerini düzene koymamış olursan tüm sorumluluk kızıma kalır. Bu olsun ister misin?
Putting a roof over your head, protecting you from my husband,
Kalacak bir yer sağladım. Seni kocamdan korudum.
The reason you raised $ 150 million today is because I promoted you to CIO against the passionate pleas of the committee and just about every other department head here, who said I was out of my mind to entrust you with this position
Bugün 150 milyon yatırım parası almanın nedeni seni CIO olarak terfi ettirmem. Üstelik buradaki diğer bölüm başkanlarının ve komitenin şiddetli itirazına rağmen. Bu pozisyon için sana güvendiğime göre aklımı kaçırdığımı söylediler.
- My! Head!
- Kafamdan!
- That's nice that that's how you frame it in your head, but how it looks from here is that you are an incredibly presumptuous and arrogant man who thinks he knows what's best for me and my son.
- Kafanda kurduğun taslak güzelmiş. Ama buradan, oğlum ve benim için en iyisinin ne olduğunu bildiğini sanan haddini bilmez biri gibi duruyorsun.
The Black Badge Division has facilities outside the Ghost River Triangle, and if you harm one hair on my deputy's head,
Kara Rozet Birimi'nin Hayalet Nehir Üçgeni'nin dışında bir tesisi var.
Maybe we should take my car and, uh, head down to City Hall together.
Benim arabamı alıp Belediye'ye birlikte gideriz.
I HAVE NO DOUBT IN MY MIND THAT YOU ARE SMARTER THAN AGENT HOTCHNER, SO THEREFORE YOU SHOULD BE HEAD OF THE BAU.
Ajan Hotchner'dan daha zeki olduğuna da şüphem yok, o yüzden bence DAB'nin başı sen olmalısın.
my head hurts 133
my head is killing me 33
my head is spinning 33
my head's spinning 17
head 675
heads 381
headquarters 78
headline 24
heading 58
headed 299
my head is killing me 33
my head is spinning 33
my head's spinning 17
head 675
heads 381
headquarters 78
headline 24
heading 58
headed 299
headache 92
headphones 22
headstrong 17
headmaster 111
heads up 574
heading home 29
head of security 36
head out 16
head to toe 22
headed your way 16
headphones 22
headstrong 17
headmaster 111
heads up 574
heading home 29
head of security 36
head out 16
head to toe 22
headed your way 16
heads or tails 61
headlines 18
head up 61
head shot 21
head down 98
head back 19
heading out 31
headmistress 58
heading north 21
heading south 26
headlines 18
head up 61
head shot 21
head down 98
head back 19
heading out 31
headmistress 58
heading north 21
heading south 26