English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ M ] / My pet

My pet tradutor Turco

609 parallel translation
This is my pet regiment.
Burası benim en sevdiğim alay.
Feel this, my pet.
Şunu hisset cicim.
I'm asking Dr. Vollin, my pet.
Ben Dr. Vollin'e sordum, cicim.
Now, now, my pet.
Yapma ama cicim.
My pet, he gave me some very good advice about my dogs.
Cicim, bana köpekler hakkında çok önemli tavsiyelerde bulundu.
I'm sleepy, my pet.
Uykum geldi cicim.
What is it, my pet?
Ne oldu cicim?
I'd show her my pet trees and things.
Ona süs ağaçlarımı falan gösterirdim.
Can't have my pet ripped up by a common cat.
Küçük hayvanımı bir kedi parçalayamaz.
All alone, my pet?
Yalnız mısın güzelim?
My pet, as I told you before Bonnie was born... it's immaterial to me whether you have one child or 20.
Tatlım, Bonnie doğmadan önce de söylediğim gibi bir ya da 20 çocuk doğurman benim için önemsiz.
Well, Macaulay Connor is no homespun tag, my pet.
Macaulay Connor basit bir etiket değildir, hayatım.
Now, Martin, my pet I'm going to get to the bottom of this Sonya matter if it's the last...
Martin, canım bu Sonya olayını çözeceğim, yapacağım en son şey olsa bile...
- It's all in here, my pet.
Hepsi burada sevgilim.
Don't cry, my pet. It'll last until we're picked up. I hope.
Üzülme aşkım, kurtulana kadar yetecektir.
Cheerio, my pet.
Güle güle tatlım.
Your reactions have upset one of my pet theories about you. To wit, that you were immune to psychoanalysts and would end up in the arms of some Boob McNutt with spiked hair.
Tepkilerin, hakkında geliştirdiğim, psikanalistlere karşı bağışıklığın olduğu ve sonunda kendini dik saçlı cesur bir kaçığın kollarında bulacağın teorimi çürüttü.
Freddi, my pet, you'll have to go to bed with half a lukewarm water bottle.
Freddi, cicim, yatağa yarım ılık su torbasıyla gitmek durumundasın.
Here, my pet.
İşte, sevgilim.
Bravo, my pet. Nice work.
Bravo yavrum, çok başarılıydın.
- Au revoir, my pet.
- Au revoir, hayatım.
My pet dog.
Evcil köpeğim.
You're sorry the way you'd be if I told you my pet dog was killed, for me but not for her.
... Nerede bulunduğuna üzülmelisin. Eğer evcil köpeğim ölseydi bana üzgün olduğunu söylerdin, ama karım için söyleme.
Hello, my pet.
Merhaba tatlım.
Forgive my prolonged neglect, my pet.
uzun süreli ihmalkarlığımı affedin, tatlım.
- Hello, my pet. How are you?
- merhaba tatlım. nasılsın?
- All right, my pet, don't be nervous.
- pekala, tatlım, sinirlenme.
Here I am, my pet. Don't be nervous.
buradayım tatlım. sinirlenme.
Five minutes, my pet.
beş dakika, tatlım.
- Au revoir, my pet.
- Hoşçakal, biriciğim.
- It's only natural, my pet.
- Bu çok doğal cicim.
What's the initial of my pet tomcat?
Erkek kedimin ismi hangi harfle başlar?
Is there more than one, my pet?
Bir taneden çok mu var, kuşum?
- No, my pet.
- Hayır, kuşum.
You mean lavish, my pet.
Savurgan demek istediğin değil mi?
But I'm right in the middle of a campaign for my pet charity.
Ama şimdi hayvanlar için düzenlediğim hayır işinin tam ortasındayım.
Well, work's not there for your convenience, my pet...
İş yerinde keyfine göre takılamazsın.
You're the hostage, my pet.
Sen benim rehinem, ev köpeğimsin.
That pirate Harufa has already found eyes for my pet.
O korsan Harufa, kuşuma göz dikmişti.
Did you hear that, my pet?
Bunu duydun mu, sevgilim?
My pet, you are my last hope.
Sevgilim, son umudum sensin.
Come, my pet.
Gel, sevgilim.
I'm so hungry, if my mother would reach out to pet me I'd have a bit of her hand.
Öyle açım ki, annem sevmek için elini uzatsa ısırıp yiyebilirim.
You remember. It's my buddy's pet.
Arkadaşımın kuşu.
That pet of yours has stolen part of my radio again.
Sizin evcil hayvanınız, yine benim telsizin bir parçasını çaldı.
- Yes, my pet?
George!
One job like that and I'm your pet rat for the rest of my life, walking the gutters, listening to the whispers, reporting everything I hear.
Bunun gibi bir iş ve hayatımın geri kalanında sadık bir faren olayım. kanalizasyonlarda yürü, fısıltıları dinle, ne duyuyorsan rapor et.
- Oh, I'm terribly sorry, pet... but there are always so many people at my parties that I didn't invite... that I rarely get a chance to speak to my guests.
- Oh, çok özür dilerim, Peter... fakat partilerimde davet etmediğim pek çok kişi oluyor... konukların pek çoğuyla konuşma imkanım olmuyor.
My little pet!
Küçük maskotum!
Did that move you, my little pet?
Bu seni duygulandırdı mı, küçüğüm?
- Yes, he's my new pet.
- Evet, yeni evcil hayvanım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]