On the side tradutor Turco
18,844 parallel translation
They're probably sitting on the side of the road with their car, uh, broken down, they can't use their phone, no cell service, all right?
Muhtemelen şu an yolun kenarında durmuş çekmeyen telefonlarını kullanamıyor olabilirler.
An old woman said she saw a white utility truck with some ad on the side.
Yaşlı bir kadın kenarında reklam olan bir hizmet kamyonu gördüğünü söylemiş.
Overman Heating and Air Condition stenciled on the side.
Overman Isıtma ve Havalandırma basılı kenarında.
But I will show he has used his connection to Rome to cover the fact he commits the sin of usury on the side.
Ama şimdi Roma'yla ilişkisinden nasıl kar yaptığını kanıtlayacağım. Tefecelik günahı bir yana bundan kazanmak için Mesih'in kurallarını yozlaştırdı!
We're stranded... stranded on the side of the road.
Yolda... Yolun kenarında öylece kalakaldık.
We're stranded on the side of the road.
Yolun kenarına çektik.
- There's a safety on the side.
- Yanda emniyet kilidi var.
I knew that your father had his stuff on the side.
Babanın arkamdan bir şeyler çevirdiğini biliyordum.
Motorist spotted her on the side of the highway.
Şoför onu otobanın kenarında görmüş.
I can only imagine the catcalls you're gonna get when you're picking up trash on the side of the road. That... doesn't make any sense. I thought community service was a common disciplinary action.
yol kenarındaki çöpleri alırken yuhalanacağını hayal ediyorum bu çok anlamsız toplum hizmetinin yaygın disiplin cezası olduğunu sanırdım bu değil kurbanın fraktal kemiğinde tuhaf bir yanık var beden araba yanıgının içindeydi yanıkla kaplanmamış santim yeri yok fakat bunlar ölüm sonrası oluşmuş nekrotize olmuş kemik yandığında
And we need the Palace on our side.
Ve Saray'ın bizim yanımızda olmasına ihtiyacımız var.
- But right now, Furkat needs me on this side of the camera.
- Ama şu an Furkat'ın bana kameranın bu tarafında ihtiyacı var.
He wanted us to contact a friend of us, a woman who runs a halfway house on the Lower East Side.
Arkadaşlarından birisi ile görüşmemizi istiyor. Kadın Aşağı Doğu yakasında suçlu rehabilitasyon merkezi işletiyor.
Promising people on that side of the wall that what I'm selling will help them get to this side of the wall.
Duvarın öbür tarafında insanlara, duvarın bu tarafına geçmesine yardım edecek şeyi satacağıma söz veriyorum.
Look on the bright side- - if one of us survives, we'll have identified another needle.
İşe iyi tarafından bak, eğer birimiz sağ kalırsa diğer iğneyi teşhis edebileceğiz.
On the bright side, I spoke to the airline, and you're still gonna get the miles.
İşin iyi yanı hava yolları ile konuştum, ve merak etme, hala o uçuş millerini alacaksın.
The same thing on the other side.
Şimdi diğer tarafa dön.
Shouldn't you be on the Florentine side?
Düşman hattında ne yapıyorsun?
- What's on the other side?
- Diğer tarafta ne var?
So, maybe there's water on the other side?
Belki de diğer tarafta su vardır.
I've been stuck in planning hearings with the city over this new multi-building project on the West Side...
Batı tarafındaki çok binalı projeye ilişkin planlama toplantılarına takıldım kaldım.
You refused to get on until I promised to walk by your side the entire way, and I ended up walking you around that circle... 29 times.
Ben sonuna kadar yanında yürümeye söz verene kadar... binmeyi reddetmiştin. O pisti tam 29 kere...
And I'm not convinced we're all on the same side anyway.
Hepimizin aynı tarafta olduğumuza ikna olmuş değilim.
We're all on the same side.
Hepimiz aynı taraftayız.
You will find another lift on the far side, we will meet again on the next terrace.
Diğer tarafta da bir asansör bulacaksınız bir sonraki terasta buluşuruz.
Just focus on the watchtower until we get to the other side.
Diğer tarafa geçene kadar sadece gözetleme kulesine odaklan.
We're on the other side of something we never signed up for.
Asla kaydolmadığımız bir şeyin öteki tarafındayız.
On the plus side, I hear jumpsuits are in these days.
Öte yandan paraşütler bu günlerde çok popülermiş.
With Marisol just on the other side.
Marisol stüdyomuzda olacak, hemen geliyoruz.
Me in a janky motel on a horrible mattress stuffed with nails and a wafer-thin wall with some freaky couple on the other side of it trying to set a new sex endurance record.
Yan odada seks rekoru kırmaya çalışan bir çift ile çivi dolu yatakları ve kağıt gibi ince duvarları olan ucuz bir otelde kalmak gibi.
Oh, she was at her usual therapy session on the other side of the island when her husband was shot.
Kocası öldürüldüğü sırada olağan terapi seansı için adanın öteki kıyısındaymış.
Why come to me when you've got the Dark One on your side.
Karanlık Olan senin tarafındanken bana neden geldin?
No matter what I do, you and I will never be on the same side!
Ne yaparsam yapayım, ikimiz asla aynı tarafta olmayacağız!
His heart's also on the wrong side of his chest.
Onun kalbi de göğsünün yanlış tarafında.
So all is well on my side of the street.
Benim açımdan her şey yolunda yani.
I have a visual on our target and four hostiles moving on your location from the east side.
Size doğru doğu yönünden gelen dört saldırgan görüyorum.
- Yeah? Well, that's the type of thing that can get Purgatory on the wrong side of the nuke.
Bu, Araf'ı kötü bir konuma düşürür.
The hair on the left side of the head is matted with blood, but there are no apparent external wounds.
Kafasının sol tarafındaki saçlar kandan dolayı keçeleşmiş, ancak belirgin dış yaralar söz konusu değil.
That's why I'm standing on the driver's side.
İşte bu yüzden şoför koltuğuna ben oturuyorum.
Well, on the plus side, if we ever have a party, we've already got confetti.
Diğer yandan, parti düzenlersek konfetimiz hazır.
With all the other parents around, who are completely on Mom's side?
Annemin tarafında olan veliler etraftayken mi?
When you take both lists and you lay them side by side, you put the aggrieved up against the aggressors, the the weird thing is, it's the same names on both lists.
Her iki listeyi de yapıp onları yan yana koyduğunda mağduriyeti saldırganların karşısına koymuş oluyorsun. En tuhafı da her iki listede de aynı isimlerin olması.
Well, now you're on the same side.
- Artık aynı taraftasınız.
On the other side of the island. There's nothing there but beach.
- Orada sadece sahil var.
Based on the trajectory of the missile before it hit the UAV, we believe the Chinese ship is loitering here... on the northeast side of the island.
İHA'ya çarpan füzenin gelişine bakarak Çin gemisinin buralarda olduğunu düşünüyoruz. Adanın en kuzeyinde yani.
What's on the other side of the fence?
Çitin diğer tarafında ne var? Mario!
Well, you know, Castle, look on the bright side.
Castle, bardağa dolu tarafından bak.
You know, there's a species of ant which has been found to exist only within a ten-block stretch of the Upper West Side.
Yukarı Batı Yakası'nda sadece on blok uzunluğunda bir bölgede yaşayan karınca türleri var.
So as much as it pains me to say it, we're on the same side.
Her ne kadar bunu söylemek bana acı verse de aynı taraftayız.
He was a little on the freaked-out side... And with good reason.
İyi bir sebepten ötürü biraz korkmuştu.
It's on the other side of the river.
O nehrin öbür kıyısında.
on the sidewalk 17
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the floor 300
on the 426
on the roof 79
on the way home 32
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the floor 300
on the 426
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the house 231
on the dot 66
on the internet 51
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the house 231
on the dot 66
on the internet 51
on the record 70
on the surface 75
on the one hand 116
on the street 102
on there 23
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the phone 192
on the surface 75
on the one hand 116
on the street 102
on there 23
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the phone 192