English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / Over intercom

Over intercom tradutor Turco

57 parallel translation
( OVER INTERCOM ) There are no orders to move the prisoners.
Tutsakların nakil emri yok.
[ERIC CRYING OVER INTERCOM] Oh, great timing.
Vay canına, büyük tuvaletini mi yaptın?
CAPTAIN [OVER INTERCOM] :
Şimdi bir kırmızı, bir de yeşil var.
[Director Over Intercom] Miss Cheevus, when Agent Steele arrives, send him right in.
Bayan Cheevus.. ... ajan Steele geldiğinde onu direk içeri gönderin.
[Miss Cheevus Over Intercom] He just buzzed me from in there, my little pumpy - whumpy.
Az önce bana oradan telefon etti. benim küçük pampi-vampim.
Sublimator looks good, Mick. Tanner, Over intercom :
Süblimatör iyi çalışıyor, Mik.
Dap is in descent. Tanner, Over intercom :
Güç % 96 Otomatik pilot inişte.
MILICH OVER INTERCOM :
Evet.
[Man, over intercom] Hello?
Kim o? Beni aramıştınız.
wills OVER intercom : Better get in here.
- Buraya gelsen iyi olur.
Woman over intercom : Mr. Stack, your interview is here.
Bay Stak, randevunuz.
[Woman over intercom] Your attention, please... you're in way over your head, kid.
Lütfen dikkat! Ölümünü hazırlıyorsun evlat.
- [speaking over intercom]
[mikrofondan konuşma]
Say nothing. PRINCIPAL OVER INTERCOM :
Bir şey söyleme.
Emerson ( over intercom ) : Mr. Matobo?
Bay Matobo!
MAN [OVER INTERCOM] :
- Sen abimsin, Archer.
MAN ( over intercom ) : Patients are incoming.
Hastalar geliyor.
( over intercom ) :
Onu yakaladılar mı?
Um, anyway, all right, I have this other idea about ipads and how they- - [over intercom] Dickey, sorry to interrupt.
Herneyse, tamam, bir başka fikrim de iPad'lerle ilgili ve onların nasıl... Dickey, böldüğüm için kusura bakma.
[Over intercom] Stubeck, Pierce, please return. Code three.
Stubeck, Pierce lütfen dönün.
- [Over intercom] Ten-four, we're on our way.
10-4, yoldayız.
[Over intercom] Save us cookies.
Bize de ayırın.
[Over intercom] Campus security.
Kampüs Güvenliği.
[Over intercom] I think we should have sex.
[mikrofon ile] Bence sevişmeliyiz.
[Over intercom] Jenna Hamilton, please report to the vice principal's office.
[Hoparlörden] Jenna Hamilton, Lütfen, müdür yardımcısının ofisinde bilgi veriniz.
( Man over intercom ) Just one more minute.
Bir dakika daha.
[Over intercom] Uh, guys?
Millet? Millet.
KRIEGER [OVER INTERCOM] :
Söylemen yeter.
( Over intercom ) This is Ben Wheeler and I'm in love with Megan Watson.
Ben, Ben Wheeler ve Megan Watson'a âşığım.
( Over intercom ) Sorry, babies.
Özür dilerim bebekler.
I'm mean... ( Over intercom ) we haven't even had sex yet. I beg you to step away from that thing.
Oradan uzaklaşır mısın, lütfen?
MAN : ( Over intercom ) So, as you know, you're here to screen a commercial the agency just completed.
Evet, bildiğiniz gibi, buraya ajansın henüz tamamladığı bir reklamı izlemeye geldiniz.
I might have and again I might not. especially not over the intercom.
Diyebilirim de ama belli olmaz özellikle ahizenin ardındayken
( Rogan ) They'd call the positions of the fighters out over their intercom.
Uçaklara, dahili haberleşme sisteminden çağrı yaparak pozisyon almalarını söylediler.
Man ( over intercom ) :
Dikkat!
( gunshots over intercom ) harry, jason has to change.
Harry, Jason üstünü değiştirmek zorunda.
I went home, greeted the kids warmly over the intercom....
Eve gittim. Görüntülü telefondan samimice çocukları kucakladım.
I remember Coach Rosallis used to let you flow over the intercom in gym class, back when we used to beatbox like the Fat Boys, remember that?
Beden dersinde Koç Rosallis, dahili telefon... sisteminden rap söylemene izin verirdi. Fat Boys gibi gırtlaktan müzik yapardık, hatırladın mı?
Security paged her over the intercom, and their initial sweep Came up empty.
Güvenlik, anonslar yaptı. Ayrıca ilk taramalarda birşey çıkmadı.
They talked over the intercom.
Dahili sistemden konuştular.
# Have you ever been dissed over the intercom? #
¶ telefon vasıtasıyla kimse size laf attı mı?
What they don't expect is that they hear an announcement over the intercom.
Hoparlörden gelen sesi duymayı hiçbirimiz beklemiyorduk.
Heard you over the intercom.
Hoparlörden duydum seni.
I even got over the intercom and screamed it and got in detention for it.
Hatta hoparlörden haykırıp, ceza bile aldım bunun için.
( Man speaking ) ( Over intercom, indistinct )
( TELEFONDA İŞİTİLMEYEN KONUŞMA DEVAM EDİYOR )
We were on our way to the hotel, in the bus, and over the intercom comes :
Otele doğru yola çıktık, otobüsteki dâhili telefondan ses geldi.
( Voice on intercom ) We jumped over the fence. ( Voice on intercom ) We walked up to each one's horse. Your dad'd already jumped to his.
Çitlerden atladı ve atlardan birinin yanına gitti ve atın birine bindi ama at onu yere düşürdü.
I guess that's what happens when your dirty laundry is aired over the hospital intercom.
Kirli çamaşırların tüm hastaneye yayınlanınca öyle oluyor galiba.
I had to ask her over the intercom at the drive-through instead.
Onun yerine arabaya serviste interkomdan teklif ettim.
Why hasn't the conductor come over the intercom yet?
Kondüktör neden hala diyafonla iletişim kurmadı ki?
Why is Radiology calling me over the intercom?
- Neden Radyoloji beni dahili hattan arıyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]