Preacher man tradutor Turco
87 parallel translation
I knowed that preacher man heared wrong.
O vaizin yanlış duyduğunu biliyordum.
Son of a preacher man!
Allahım!
As for the others, well, Kit, who always was of the metaphysical bent, gave up banditry, became a preacher man.
Diğerlerine gelince. Kit, her zaman metafiziğe meraklıydı. Eşkıyalıktan vazgeçti, Rahip oldu.
You go, preacher man.
Devam et vaizci.
Hey, preacher man, you made it.
Hey, vaiz geldin işte.
Preacher man, aren't you recruiting young these days?
Vaazcı adam, gençleri toplamıyor musun bu günlerde?
Took the hand of a preacher man
Vaizin elini tuttum,
Okay, preacher man, let's go.
Tamam, Kilise görevlisi benimle gel.
It was some years ago... some preacher man.
baya yıl önce... bir Vaiz.
All due respect, preacher man, but you ain't been working with Miss Piggy.
Hepsi vaaza olan saygıyla ilgili... ama Bayan Piggy ile çalışmamış gibi görünüyorsun.
just keep walkin', preacher man
Sadece yürümeye devam et papaz.
Crazy preacher man spouting off at the mouth about the Whore of Babylon.
Çılgın Rahip, Babylon Or.. pusu'na ders vermeye çalışıyor.
Studying demon hot zones and pressure points doesn't do much good when preacher man's out there, ready to finish the job.
İblislerin zayıf noktalarını ve ince durumlarını öğrenmemiz peşimizde rahip adam başladığı işi bitirmek için koşarken pek faydalı olmuyor.
And that's the thing the preacher man was so anxious to keep out of your mitts?
Ve o rahip bozuntusunun senden çılgınca saklamaya çalıştığı şey bu mu?
Ask Preacher Man.
Preacher Man'e sor.
You be perfect, Preacher Man.
Mükemmel ol Preacher Man.
And I'm pretty sure the Preacher Man is headed for the promised land.
Eminim ki Preacher Man vaat edilmiş toprağa doğru gidiyor.
Are you some preacher man or some shit?
Sen kendini vaiz falan mı sanıyorsun?
For a preacher man you sure hang out with a motley crew.
Bir vaiz olarak çok karışık bir ekiple takılıyorsun.
It was written by some wild preacher man that has gotten into your head.
O mektup, senin beynine giren ateşli bir dindar tarafından yazılmış.
Lay it on me, preacher man.
Başlayın, Rahip.
So all I need, my favourite Papa Was a Preacher Man to do is...
Yani bütün ihtiyacım olan, favorim olan Papa Was a Preacher Man gibi...
- she's singing Son of a Preacher Man
- "Vaizin Oğlu" nu söylüyor...
What does the big preacher man think about this?
Baş vaiz bunun hakkında ne düşünür?
Who are you, preacher man?
Sen kimsin, hatip adam?
It's not that, preacher man.
Sorun bu değil, vaizci başı.
Well, son of a preacher man was...
Yani, bir vaizin oğlu... - Müslüman'mış.
I choose option A, preacher man.
İlk seçeneği seçiyorum, sayın vaiz.
- Showdown with the preacher man!
- Pedere kafa tutmak ha!
So please, Mr. Preacher Man, please, Mr. Priest, pray for God to help me.
Lütfen, Sayın Vaiz. Lütfen, Sayın Peder, tanrıya bana yardım etmesi için dua edin.
" Everyone says I love you, the cop on the corner and the burglar, too, the preacher in the pulpit and the man in the pew, says I love you.
" Herkes : Seni seviyorum! Polis ya da soyguncu, rahip ya da kilise ziyaretcisi, herkes söylüyor :
I may sound like a preacher, but the truth remains. There is no prisoner steelbound as a man's conscience.
Belki bir vaiz gibi görünebilirim, ama gerçek şu ki bir insanın vicdanı kadar çelik duvarlarla örülmüş hapishane yoktur.
Because it ain't good for a lady like you not to be married to a good man that you could turn into a preacher and who could help you spread the good Word most everywhere. "
Çünkü senin gibi bir bayanın vaize çevirebileceği ve Tanrı kelamını yaymana yardım edecek iyi bir adamla evlenmesi gerekir. "
When a woman frets about a man like you been doing she needs a preacher, not a doctor.
Bir kadın, senin gibi, bir erkek için kaygılanırsa doktora değil nasihate ihtiyacı vardır.
They were very brave, big heroes. They were gonna make the West safe for the white man. Their leader was a sanctimonious, blood-thirsty, so-called preacher named Chivington.
...... Batıyı beyaz adam için güvenli hale getiriyorlardı Başlarındaki, yobaz ve kana susamış kendisine vaiz diyen Chivington vardı...
He said the stars would be our preacher and the moon our best man.
Yıldızlar rahibimiz, ay şahidimiz olsun demişti.
Because my old man thought he was a preacher, that's why.
Çünkü benim ihtiyar vaiz'di. Böyle şeyleri ve nedenlerini düşünmezdi.
My man Parson... He's a kind of a preacher. He keeps sayin little do we mortals know.
Dostumuz Parson, boş konuşmaz, söylediğine göre, çok az şey bilirmişiz.
"The only sober man in town was a preacher." And he won't be for long!
"Şehirde sadece ayık adam vaiz oldu." Ve o uzun olmayacak!
Preacher is a man of the Lord, but still...
Vaiz Tanrı'nın bir kulu yalnızca...
Hell, in a town as rich as LaHood, that preacher'd be a wealthy man.
LaHood gibi zengin bir kasabada vaiz, varlıklı bir adam olur.
My old man was a preacher.
Babam da sizin gibiydi.
My old man... was a preacher.
Benim babam çobandı.
Preacher boy, you're a dead man.
Vaizci çocuk, sen ölmüş birisin.
You're preachin to the preacher, man.
Yanlış mıyım yani? - Bu işin ustasına konuşuyorsun.
The preacher's a smart man.
Zeki bir rahibimiz var.
Will a man known as "preacher" always practice what he preaches?
"Hatip" olarak bilinen adam... Her zaman vaazlarını yerine getirir mi?
He was a preacher, man of God. And he ran for mayor.
Ve belediye başkanı için çalışıyordu ve sonra şehrin ihtiyar heyeti ayaklandı ve
"Sometimes I feel that this preacher is just the man I've become " so that I can cheat my way through my life. "
Bazen vaaz veren kişinin meydana geldiğim adam olduğunu hissediyorum bu sayede hayatım boyunca kendi kandırabiliyorum.
- Don't go preacher on me, man.
- Bana vaaz verme, dostum.
If I saw a man dressed as a preacher and two months later a laborer, then I would recognize him as the same person.
Vaiz giysileriyle gördüğüm birini iki ay sonra işçi olarak görsem aynı kişi olduğunu fark ederdim.