So he's dead tradutor Turco
494 parallel translation
They all thought she was dead, but my father, he kept ladling gin down her throat... till she come through so sudden, that she bit the bowl off the spoon.
Herkes öldüğünü düşündü ama babam boğazına durmadan cin döktü... öyle çabuk kendine geldi ki kaşığı ısırdı.
And I'd say "Sure, he's dead, he's forgotten," but I knew it wasn't so.
Ve ben de dedim ki, "Tabii ki öldü, unutulur," ama ben böyle olmadığını biliyordum.
So long as he's a good dead one.
Yeter ki gebersin.
He wanted people to think he was dead so he could get away from his wife.
Herkesin onu öldü bilmesini istiyordu, böylece karısından kurtulacaktı.
Couldn't get at him when he was alive, so now they're kickin'him when he's dead. Yes?
Hayattayken bir şey yapamamışlardı öldükten sonra hınçlarını çıkarıyorlar.
So they can all see that he's dead.
Böylece görsünler öldüğünü!
She's dead, Mr Dawes... and so is he
O öldü, bay Dawes, digeride.
And with his dying breath, he told me that this was the very asp that Cleopatra clutched so closely to her bosom. One stroke, two, and she was dead.
Son nefesinde, bana dedi ki bu, Cleopatra'yı ısıran yılandır.
All right, so he was wrong, dead wrong.
- Tamam, o yanlış yaptı, ölümcül bir hata yaptı.
These things are so important to me now that he's dead.
Artık öldüğü için böyle şeyler benim için çok önemli.
He's dead, so he doesn't exist.
Öldü, yani artık öyle biri yok.
Suppose he just invented her for some reason, or she's dead and he can't accept it, so he just goes on pretending?
Tut ki, bir nedenle böyle birini icat etti, ya da kadın ölü ve öldüğünü kabullenemediği için ölmüş gibi davranıyor?
Now he's dead, so it doesn't matter.
Artık o öldüğüne göre sorun kalmadı.
So he's dead.
Yani öldü.
Or Pop Henderson who has cataloged the dead for so long he feels closer to them than he does the living?
Ya da bu kadar uzun süre ölüleri sınıflandıran Pop Henderson onlara yaşayanlardan daha çok yakınlık duyuyor?
When he's dead, I'm gonna be so happy.
Öldüğünde, öyle mutlu olacağım ki.
So now, he's dead like he should be.
Olması gerektiği gibi öldü.
You wanted him so much, but he's dead!
Onu çok istedin ama o ölü!
here, when he sees the wing flapping, he's wondering what's happend, so he come across.. .. he sees fat old bird and smell here the old perfume.. .. made from rotten dead fish, then, wanting dinner..
buraya gel, kanatların çırpıldığını görünce, ne olduğunu merak ediyor, ve geliyor..... orada şişman ve yaşlı bir kuş görür, ve onun kokusunu duyar..... o aslında çürümüş balık kokusudur..., o zaman yemek ister...
But if he's dead and it can't be proved, then legally he's considered alive, so his wife can spend the money without restrictions.
Ama ölmüş ve bu kanıtlanamazsa, yasal olarak hayatta olduğu farz edilir karısı da kısıtlama olmaksızın parayı harcayabilir.
He was in the middle of the road, so I say to myself, if I pull in, the kids are dead... so jerk left, controlled skid off the bank, and it's out we go.
Yolun ortasındaydı, onun için diyorum ki, eğer girseydim, çocuklar ölmüştü... sola kıvrılıp şarampole kontrollü kaydım, ve devam ettik.
The man's probably dying if he's not dead already, so I think the best thing to do is to get up there.
Adam muhtemelen ölmek üzeredir, henüz ölmediyse tabii. O yüzden en iyisi oraya gitmek.
But now he's dead, so why speak of him?
Ama artık ölü biri. Neden hakkında konuşmayalım ki?
So he's dead.
Yani ölmüş.
I knew it. I don't understand... if you killed him, so he wouldn't give us away, so we'd be safe, then, now that he's dead, why must you confess?
Biliyordum, ama anlamıyorum, eğer onu güvende olmamız için bizi kurtarmak için öldürdüğüne göre neden itiraf etmek zorundasın?
He's so stiff, of course he's dead
Çok kötü kokuyor, tabii ki ölü.
So we anticipate his death. We want to believe he's dead.
Çok uzun zamandır özlemle ölümünü bekliyoruz!
So, he's dead.
Demek öldü.
Why are you so certain... that he's dead?
neden onun öldüğüne... bu kadar eminsin?
So where's your old man now? He dead.
- Peki baban nerede şimdi?
- I hope so, he's dead.
- Umarım, çünkü şu an ölü.
He's dead and so what?
Her neyse, onun ölümü bana vız gelir tırıs gider.
Marxie Heller is so fucking smart, how come he's so fucking dead?
Marxie Heller bu kadar zekiyse..... neden o şekilde öldü peki?
I see, so you tell me now, after he's dead.
Anlıyorum ve bana şimdi söylüyorsun, o öldükten sonra.
Frank was so happy he wasn't dead that he gave me my driver's license.
Frank ölmediğine o kadar sevindi ki bana ehliyetimi verdi.
So we figure the best thing to do is to make them believe that he's dead.
Biz de en akıllıca şeyin herkesi onun öldüğüne inandırmak olduğunu düşündük.
Joker's so tough, he'd eat the boogers out of a dead man's nose then ask for seconds.
Palyaço çok acımasızdır, ölmüş adamların sümüklerini yer... ve daha fazlasını ister.
So what's the point? The point is, until the cat is observed by someone, he's not in any definite state, either alive or dead.
Anafikir şu ; kimsenin görmediği bir kedi tanımlanmış bir durumda değildir,
So she knows that he's dead... and she must go to him.
Öldüğünü böyle anlamış ve beraber gitmesi gerektiğine karar vermiş.
He's dead dead dead, because we're a pair of selfish so-and-so's!
Öldü, öldü, öldü. Çünkü, bizler bencil bilmem kimleriz!
So, there is no question that he is more valuable to us alive than dead.
Onun canlısı, bizim için, ölüsünden çok daha değerli.
But in the morning he's going to want you dead, so we're going to find a place where we can lay low until we can run this scam and split.
Ama sabah öğrendiğinde seni öldürmek isteyecektir. Planımızı gerçekleştirip, parayı kırışana kadar ortalıkta çok fazla görülmemeliyiz.
If this creep wants us dead so bad, why doesn't he shoot us?
Bu pislik bizi öldürecekse, neden bir kurşun sıkmıyor?
He's so out of breath, he's half-dead. The least we can do is applaud. You should be more appreciative.
Baksana Nefesi tükenmiş acımasız olma... daha anlayışlı olmalısın!
He wants the panel closed so the next person doesn't know Kanavan's dead.
Panelin kapalı olmasını ister, böylece sonra gelen kişi Kanavan'ın öldüğünü bilmez.
If he's so dead, who answered the phone when I called? What?
O kadar ölüyse, aradığımda telefonu açan kimdi?
So why did Sir Robert leave the house at the dead of night, and who was the man he met?
Peki, gece yarısı Sir Robert evi neden terk etti? ve bir araya geldiği adam kimdi?
So he's not dead.
Öyleyse ölmedi.
I warned Vikram that sriram and LaIaRam were police informers, but he wouldn't believe me, so he's dead.
Vikram'i SriRam ve LaIaRam'in, polis köstebegi oldugu konusunda uyarmistim. ama bana inanmadi, bü yüzden de öldü.
I told him Nichole be seein James, and he got so mad... he took his homeboys down to James's store and dead all them niggers.
Nichole'un James'le görüştüğünü söyledim, o da çok sinirlendi adamlarıyla James'in mağazasına gitti ve tüm adamları öldürdü.
And so you hired ruffians to beat him until he was nearly dead under your own window, is that the act of a lady?
Ve siz de kendi pencereniz altında neredeyse ölene kadar dövülmesi için kabadayılar tuttunuz, bu hanımefendiye göre bir davranış mı?
so he's gone 19
so he's 30
he's dead 3015
he's dead to me 17
he's dead now 73
dead 2365
deadline 20
deadly 57
deadshot 26
dead girl 16
so he's 30
he's dead 3015
he's dead to me 17
he's dead now 73
dead 2365
deadline 20
deadly 57
deadshot 26
dead girl 16
dead end 102
dead ahead 30
dead or alive 151
dead man walking 43
dead meat 35
dead man 40
dead people 32
dead body 39
dead hands 25
dead on 16
dead ahead 30
dead or alive 151
dead man walking 43
dead meat 35
dead man 40
dead people 32
dead body 39
dead hands 25
dead on 16
dead serious 25
dead and 19
dead guy 19
dead clade walking 20
dead is dead 27
dead bodies 32
dead wife 18
so help me god 213
so here we are 139
so here i am 152
dead and 19
dead guy 19
dead clade walking 20
dead is dead 27
dead bodies 32
dead wife 18
so help me god 213
so here we are 139
so here i am 152
so help me 186
so help you god 85
so here we go 38
so here goes 21
so here's the deal 105
so heavy 22
so here's the thing 55
so here you go 16
so here you are 29
so here it is 40
so help you god 85
so here we go 38
so here goes 21
so here's the deal 105
so heavy 22
so here's the thing 55
so here you go 16
so here you are 29
so here it is 40