Still in bed tradutor Turco
330 parallel translation
"How about that? She's still in bed!"
Olaya bak, hala yataktaymış!
He's still in bed.
Hâlâ dinleniyor.
- She's still in bed.
- Hâlâ yatakta.
I think they're still in bed.
Sanırım hala yataktalar.
It's noon and he's still in bed.
Öğlen oldu, o ise hala yatakta.
Still in bed!
Hâlâ yataktasın.
It is the end of last winter and you are still in bed.
Kış bitti siz hala yataktasınız.
Danny still in bed?
Danny hala yatakta mı?
Still in bed.
Hala yatakta.
Jo, are you still in bed? it's three o'clock.
Jo, hâlâ yatakta mısın?
And you're still in bed
Sense hala yataktasın
Still in bed?
Yatak? hala
When the housekeeper went in she was still in bed.
Kahyası onu yatağında gözleri açık şekilde buldu.
She's still in bed at 6 : 30.
6 : 30'da hala yatakta olur.
It is Herr Kommandant, still in bed.
Herr Kumandan, hala yatağında.
Don't tell me you're still in bed.
Bana hâlâ yatakta olmadığını söyle.
- Your guests are still in bed, Milady.
- Hemen! Ama hanımım, misafirleriniz hâlâ uyuyor.
Why? Sorry, I'm still in bed.
Üzgünüm ama hala yataktayım.
You're not still in bed?
- Hala yatakta mısın?
We sing them sometimes, on Sundays when we're still in bed, or in the evenings.
Pazarları hala yataktayken, veya akşamları.
I thought you were still in bed.
Hâlâ yatakta olduğunu sanıyordum.
- Mademoiselle is still in bed.
- Matmazel hala uyuyor.
When he said, "Mr Leeman was dead," I thought he said, "He's still in bed."
"Leeman ölü yatıyor" deyince... ben "Ölü gibi yatıyor" anladım.
I don't want to find anybody still in bed, okay?
Döndüğümde sizi yatakta bulmak istemiyorum, tamam mı?
- Michael, are you still in bed?
- Michael, hala yatakta mısın?
When the Second Mistress had the door opened they were still in bed.
İkinci Hanım kapıyı araladığında onlar hâlâ yataktaydı.
You still in bed?
Daha kalkmadın mı?
Deborah was still in bed when I arrived.
Evlerine vardığımda, Deborah halen yataktaydı.
The government's still in bed.
Devlet görevlileri hala uyuyor.
I'd still eat crackers in my bed
# Ben yine de yatağımda bisküvilerimi yerim.
And when I tuck them in bed and know they will wake up in the morning still loving me, life is good.
Ve yatağıma uzandığım zaman biliyorumki sabah hala beni severek uyanacaklar. Hayat güzel.
I was still upstairs in bed.
Ben hala yataktaydım.
He'll still get more rest here than he would if he were in a feather bed.
Kuştüyü bir bir yatakta dinlenebileceğinden daha fazla dinlenebilir bu gemide.
I could still be in bed... but I'm here to help you!
Şu an uyuyor da olabilirdim, ama sırf size bir şeyler öğretmek için kalktım geldim!
To wake up every morning Surprised to still be so happy in the same bed
Her gün uyanıp aynı yatakta olduğumuza bu kadar sevinmek.
Have you got the book or is it still in your bed?
Kitabı getirdiniz mi, yoksa hala yatağınızda mı?
Except in my fantasy, I was still in the bed for the second and third time.
Ancak fantazimde ikinci ve üçüncü seanslar için yatakta bekliyor olmak da vardı.
Then came the shock, my nervous breakdown, and so we still haven't been in bed together.
Sonra sarsıldım ve sinirlerim bozuldu bu yüzden hala birlikte yatamadık.
Oh, you're not still in bed.
Hala yatakta mısın?
- And you're still not in bed, eh?
- Ve hâlâ yatmadın, öyle mi? Ama şimdi yatmaya gidiyorum.
And then he went back to his bed. But outside, in the graveyard, in the wind there was still a faint wisp of sound. Almost like a song.
Ama dışarıda, mezarlıkta, rüzgarda, hala silik bir ses vardı, aynı bir şarkı gibi :
And gentlemen in London still a-bed shall think themselves acursed they were not here.
Londra'da yataklarındaki beyler de burada olmadıkları için kendilerini şanslı sayacaklar.
" That damned restraint, which still makes you feel people's eyes on you even when you're in bed with me.
lanet olası kilitlemiş Benimle yatakta olduğunuzda bile başka insanları hayal ediyor.
- Why are you two still not in bed?
- Siz neden hâlâ yatakta değilsiniz?
When great Fred was dancing tap you were still pissing in your bed.
Koca Fred step dansı yaparken, sen daha altına kaçırıyordun.
Fanny should still be in bed.
Fanny hala yatıyor olmalı.
At night, in bed, I could still smell it and I yearned to take her in my arms.
Geceleyin yatağımda, kokusunu hâlâ hissedebiliyor ve onu kollarımla sarmalamak için can atıyordum.
And Andrew still had a cold... so I thought I'd put him to bed and go home.
Andrew'in hastalığı geçmemişti. Ben de onu yatırıp eve dönmeyi düşünmüştüm.
" While still in my bed... my thoughts turn to you... my immortal beloved.
" Hala yatağımdayken düşüncelerim sana döndü ölümsüz aşkım.
" While still in my bed... my thoughts turn to you... my immortal beloved.
" Hala yatağımdayken düşüncelerim sana dönüyor ölümsüz aşkım.
I still fall asleep in it. Every once in a while when I wake up, I still expect your mother to be there to lead me off to bed.
Hala uyuyakaldığımda bir an için annenin gelip beni uyandıracağını sanıyorum.
still in surgery 25
still in one piece 16
in bed 169
bedroom 160
beds 45
bedtime 108
bedford 17
bedroom apartment 38
bedbugs 21
bedrooms 25
still in one piece 16
in bed 169
bedroom 160
beds 45
bedtime 108
bedford 17
bedroom apartment 38
bedbugs 21
bedrooms 25
bedroom's clear 17
still 4121
stiller 42
still got it 62
still friends 19
still nothing 186
still working 28
still alive 122
still here 218
still there 93
still 4121
stiller 42
still got it 62
still friends 19
still nothing 186
still working 28
still alive 122
still here 218
still there 93
still me 27
still the same 29
still awake 22
still sleeping 19
still waiting 37
still missing 18
still breathing 27
still hot 20
still does 23
still no 38
still the same 29
still awake 22
still sleeping 19
still waiting 37
still missing 18
still breathing 27
still hot 20
still does 23
still no 38
still working on it 47
still going 25
still looking 54
still no pulse 27
still am 36
still warm 51
still asleep 18
still are 18
still do 40
still no answer 37
still going 25
still looking 54
still no pulse 27
still am 36
still warm 51
still asleep 18
still are 18
still do 40
still no answer 37