Sure he will tradutor Turco
728 parallel translation
Are you sure he will?
Cidden ona güvenebiliyor musun?
I feel sure he will accept this gesture in the spirit with which it's offered.
Bu jesti eminim o da aynen kabul edecektir.
I'm sure he will.
Eminim gelecektir.
Are you sure he will?
Göndereceğine emin misin?
Sure he will He's not a kid
Kesin gelir. Çocuk değil o.
Appoint Miller if you are sure he will take orders.
Sözümüzü dinleyeceğinden bu kadar eminsen Miller olsun.
If you and young master give your permission, I'm sure he will manage
Eğer sen ve genç usta izin verirseniz, eminim bunu başarabilir.
I'm sure he will.
Eminim anlar.
Sure he will.
Emin ol.
- I'm sure he will.
- Başaracağından eminim.
I'm sure he will.
Eminim bulacaktır.
I'm sure he will.
O'nunla konuşacağım.
Sure he will.
Kesinlikle yapacak.
I'm sure he will pass the exam, because he's our best pupil.
O sınavı geçeceğine eminim, çünkü o bizim en iyi öğrencimiz.
I'm sure he will like you.
Eminim, benim gibi o da seni sevecek.
Yeah, sure he will.
- Evet, buna eminim.
- I'm sure he will.
- Eminim o gelecek..
To be sure he will, boy!
O da gelecek!
I'm sure he will.
Eminim beğenecektir.
- I'm sure he will.
- Eminim öyle olacak.
But, Emiko, considering what Serizawa said, and the fact that this thing can be of help, I'm sure he will forgive you for this.
Ama Emiko, Serizawa'nın söylediklerini ve bu aletin yardım edebileceği şeyi düşünürsen bunun için seni affedeceğine eminim.
I'm sure he will surrender to the United States government without resistance.
Birleşik Devletler hükümetine karşı koymadan teslim olacağına eminim.
Sure he will, we're not going to eat him.
Onu yiyecek değiliz.
Oh I'm sure he will.
Tabii ki yapacak.
- I'm sure he will.
- İyi olur, eminim.
I sent your father that telegram from Junction City like you told me, and he'll be at Spindle Station to meet you and mighty glad to see you, too. Why, sure he will.
Bana söylediğin gibi Junction City'den babana o telgrafı çektim, ve O Spindle İstasyonunda seni karşılayacak ve seni gördüğünde mutlu olacak.
I'm sure he will.
Eminim ki dönecek.
I'm sure he will learn how to behave.
Eminim aklını başına koyacaktır.
I'm sure he will make her happy.
Eminim ki onu mutlu edecek biridir.
I'm not sure, but whatever you folks were imagining about this magistrate, he will be less than that.
Bu yargıcı ne sandığınızı bilmiyorum ama öyle biri değil.
I'm sure that when Harvey comes back in the fall he will be a boy that we can all be proud of.
Eminim Harvey sonbaharda döndüğünde... hepimizi gururlandıracak bir çocuk olacak.
Monsieur Zola wishes the advance of a few franc because he is sure Nana will sell.
Mösyö Zola birkaç frank borç istiyor çünkü Nana'nın satacağından emin.
Sure, he will.
Herhalde.
- He will, sure as his name is Phoebus.
- Gelir, adı Phoebus ise kesin gelir.
I am sure if you call him, he will give you a very clear picture.
Onu arasanız, eminim size çok net bir şekilde açıklayacaktır.
That's more than I'd ask for... but it will do no harm for your son to learn the ways of the white man. And you may be sure he'll have the best treatment that we can offer.
Bu benim istediğimden de fazlası Oğluna hiç bir zarar gelmeyecek ve bunun yanında beyazların yaşama biçimini de öğrenecek.Ve emin ol ki bu bizim en iyi anlaşmamız olacak.
If he's really good, I'm sure master will reconsider and relent
Eğer gerçekten iyiyse, eminim usta bunu göz önünde bulundurur ve insafa gelir.
I'm not sure about caught, but he will be damned.
Durand bir gün yakalanacak. Onu bilmem ama mutlaka lânetlenecek.
I'm sure the bishop will appreciate it when he sees it on me.
Eminim üzerimde gördüğü zaman piskopos çok beğenecek.
Quite so. I'm not sure whether Mr. Keane will put you in the witness box or not, but if he does...
Bay Keane sizi sanık sandalyesine koyar mı bilmiyorum ama eğer yaparsa- -
Sure, he's got something. - How will this be?
- Onun yanında bir şey var.
- Oh, sure he will.
- Tabi.
And I'm sure your radio audience will excuse me... as well as Mr. Smollett here if he goes back to his post at the drill.
Bu yüzden eminim ki dinleyicileriniz beni ve sondajın başına gidecek olan Bay Smollett'i bağışlayacaktır.
Well, maybe he will and maybe he won't, but I know one thing for sure.
Evet, belki ölecek belki de ölmeyecek, ama emin olduğum tek bir şey var.
"But will Steve play ball with us?" "Sure, he's a great guy."
"Fakat, Steve bizimle işbirliği yapacak mı?" "Tabii, o harika bir arkadaştır."
I will inform the brigadier, but I'm not sure he wishes to see anyone.
Haber veririm ama kimseyi görmek istediğini sanmıyorum.
Sure, he will.
Tabii, düzelir.
Your Majesty, one guest is still present, but I will make sure that he'll disappear right away.
Majesteleri, odada bir kişi varmış hemen çıkmasını sağlayacağım.
He will make sure you receive maintenance from the father.
Çocuğun babasından nafaka almanızı sağlayacak.
Sure, and he will give it to me just like that?
Tabii, o da hemen verecek, öyle mi?
She is sure that He will.
Tanrı'nın affedeceğinden emin.
sure he is 30
sure he did 23
sure he does 25
he will come 53
he will come back 16
he will not 40
he will 605
he will kill you 57
he will die 61
he will kill me 19
sure he did 23
sure he does 25
he will come 53
he will come back 16
he will not 40
he will 605
he will kill you 57
he will die 61
he will kill me 19
he will be 69
will 4406
william 1771
will you 5002
willy 296
willie 478
williams 400
willow 183
willis 102
willkommen 17
will 4406
william 1771
will you 5002
willy 296
willie 478
williams 400
willow 183
willis 102
willkommen 17
willing 37
willi 47
williamson 37
willard 96
willa 165
willpower 20
will you marry me 800
willem 32
willows 29
william shakespeare 26
willi 47
williamson 37
willard 96
willa 165
willpower 20
will you marry me 800
willem 32
willows 29
william shakespeare 26