They're not here tradutor Turco

Well, they're not here to yell at us, so it doesn't matter.

Bize bağırmak için burada değiller, o yüzden mesele değil.

If there are gods in this world... they're not here.

Bu dünyada Tanrılar varsa... Burada değiller.

- And my grandfather was before... - But they're not the ones under review here.

- Ama buradaki dosya onların değil, senin.

Well they're not from round here.

Bunlar bu civardan değil.

- They're not here.

- Burada değiller.

They've promised not to tell anybody that you're here, but they're little children and Robbie, he doesn't understand.

Senin burada olduğunu kimseye söylemeyeceklerine dair söz verdiler ama onlar sadece çocuk. Ve Robbie. O anlamıyor.

So where do they go when they're not here?

Peki burada değilken nereye gidiyorlar?

Not that they're much use to ya here.

Her ne kadar burada bir işe yaramasalar da!

They're not here.

Burada değiller.

They're not coming here for her birthday.

doğum günleri için buraya gelmiyorlar.

They're here now, and they are not going away.

Buradalar ve hiçbir yere gitmeye niyetleri yok.

We're not sure when they'll get here.

Ne zaman buraya varacaklarından emin değiliz.

They're not serving a feast here, bro!

Burada kutlama yapmıyoruz, abi.

- What makes you so sure they're not here?

- Seni burada olmadıkların emin yapan nedir?

Marshall, they're not here.

Marshall, burada değiller.

But they're not here!

Ama burada değiller!

- They're not here, I'm telling you.

- Burada değil, ben söylüyorum.

Not here, not at magic school they're not.

Burada değil, sihirli okul de onlar değildir.

- They're not out here.

Burdan dışarı da çıkmadılar.

Whoever you're calling, they're not gonna get here in time.

Aradığın her kimse buraya zamanında gelemez.

They're drums, you're not out here.

- Buraya gel.

The police are here, but they're not gonna help you.

Polis burada, ama sana yardımı dokunmaz.

Well, you don't want to disappoint your parents, even if they're not here.

Şey, aileni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorsun, aramızda değillerse bile.

Well, especially if they're not here.

Özellikle aramızda değillerse.

They're not here.

Burada yoklar.

Once they're here, they're not going anywhere.

Bir kere buraya geldiklerinde, hiçbir yere gitmeyecekler.

They're usually uninhabited for good reason, Major, and you know that as well as I do, or you would not be here.

Genelde ıssız olmasının iyi bir sebebi vardır, Binbaşı. ... bunu en az benim kadar iyi biliyorsunuz, yoksa buraya gelmezdiniz.

And I'm here, so they're not doing what they're supposed to do.

Ve ben buradayım, yani yapmaları gerekenleri yapmıyorlar.

They're not here.

- Onlar burada değil.

Not when we're this sad down here. They can't see anything up there.

Onlar, hiçbirşey göremezler.

- They're not from around here.

- Buralardan değiller.

They're strong swimmers, but drowning is not the danger here.

Onlar güçlü yüzücülerdir, fakat burada boğulma tehlikesi yoktur.

Like I said, when I'm done here, they're not gonna want for anything.

Dediğim gibi, başardığımda, hiçbir ihtiyaçları kalmayacak.

No, they're not here.

Hayır, burada değiller.

Yeah, well, they're not here. They went out.

Evet onlar da yoklar.

- They're not here, are they?

- Burada değiller, değil mi?

They're not coming here, I promise you.

Buraya gelmeyecekler, sana söz veriyorum.

They're all coming here for a reason. until we know what that is... we're not gonna be able to stop them.

Neden olduğunu anlayamazsak onu da durduramayız.

I tell the bank I wanna withdraw $ 4,000, and they tell me not only is our account empty, but here's the punch line, we're overdrawn by $ 223.60.

Bankaya 4.000 dolar istiyorum dedim bana hesapta para olmadığını $ 223.60 borçlu olduğumuzu söylediler.

It is yucky down here, which is why we are repainting all these lobbies this summer. And I think they're replacing all the doors, if I'm not mistaken.

Aşağı kat biraz iğrenç, bu yüzden yazın burayı tekrardan boyayacağız ve bütün kapıları değiştiriyorlar.

- We're here to help people sell their product, not just agree with whatever they say.

İnsanlara ürün sattırmak için buradayız, ne derlerse yapmak için değil.

Yeah, but they're not all like that. Here.

Ama hepsi öyle değil, şuna bak.

They're not in here.

Burada değil.

They're not gonna come in here again.

İçeri girmeyecekler.

They're not gonna let you out of here.

Buradan çıkmana izin vermezler Gabriel.

No, they're not from around here.

- Hayır, buradan değildir o.

- l searched, they're not here.

- Baktım, burada değiller.

If we know they're here, they're not protected.

Biz burada olduklarını bilirsek nasıl korunabilirler ki?

They ´ re not here yet.

Henüz gelmediler.

They're not here, I guess

Galiba bugün yoklar.

They're not here!

Burada değiller!