To call tradutor Turco
53,386 parallel translation
Yeah, again, sorry to call so late.
Evet... Geç saatte aradığım için tekrar özür diliyorum.
Dougie, you might want to call your wife.
Dougie, karını arasan iyi edersin.
I'm gonna get them to call you, and then we can figure this out, because it's ridiculous.
Sizi aramalarını söyleyeceğim ve bunu çözeceğiz çünkü saçmalık bu.
My mother prefers to call it "creative accounting."
Annemin tabiriyle "yaratıcı muhasebe."
Does it worry you that, uh, when you die, that there's not going to be nirvana or whatever you care to call it?
Öldüğün zaman nirvana'ya veya adına ne diyorsan oraya gitmeyecek olmak seni korkutmuyor mu?
Well, he stabbed you just deep enough for the guards to call the ambulance, but he missed all the major organs.
Gardiyanların ambulansı çağırmasına yetecek kadar derinden bıçakladı ve hiçbir ana organına zarar vermedi.
- Why? You want to call Alice, give her the good news.
Alice'i arayıp ona iyi haberi vermek istiyorsun herhalde.
Well, whatever you want to call me.
Bana nasıl istersen öyle seslen.
To call Nassau home again.
Nassau'yu evimiz haline getirmek için.
Do the rest of us have to call her chief?
Geri kalanımız ona "şef" mi diyecek?
Amaia, whose idea was it to call that killer "The Basajaun"?
Amaia. Katile "Basajaun" demek kimin fikriydi?
I thought I was gonna have to call 911 or something.
911'i aramak zorunda kalacaktım.
I think we need to call 911.
911'i aramamız lazım.
You are going to call the police.
Polisi arayacaksınız.
I told you not to call him.
- Sana onu arama demiştim.
She didn't know what else to call me.
Bana başka ne diyeceğini bilememiş.
I had no one else to call.
Aramam gereken kimsem yoktu.
And then you will have to call her mother from jail.
Ve o zaman annesini hapisten çağırmalısın.
Hold on, I've got to call Rod.
- Bekle biraz, Rod'u aramam gerek.
So in the future, the number to call is Animal Control Services.
Bir dahaki sefere Hayvan Kontrol Hizmetleri'ni arayin.
If you were, I'd have to call the cops.
Vurulduysan polisleri aramak zorundayım.
Can you ask Lumiere to call me regarding Cotillion?
Lumiere'e Balo için beni aramasını söyler misin?
I prefer to call it a new plane of existence.
Yeni bir varoluş boyutu demeyi yeğliyorum.
"we want to shoot a movie about Sarah Palin, and we want to call it" Nailin'Paylin. "
Sarah Palin'le ilgili bir film çekmek istiyorlarmış, adı da Nailin'Paylin olacakmış.
We were wondering if we could use your phone to call the Kremlin.
Kremlin'i aramak için telefonunuzu kullanabilir miyiz acaba?
I doubt if there are what we used to call the "stroke houses"
Artık porno gösteren salonlar var mı, emin değilim.
so that we could build a life together in this absolutely delightful little paradise that we get to call home, here under the glorious Hollywood sign.
Evimiz diyebileceğimiz bu cennet gibi harika bir yerde, tam da muhteşem Hollywood simgesinin altında.
when the Italians used to call me a "jig," which is the guy dancing, right?
O zamanlar İtalyanlar bana "jig" derdi, dansçı çocuk yani.
And everybody else used to call it, um, the actual civilian term for it... - -
Bizden başka herkes farklı bir isim takmıştı buna. Sivillerin kullandığı terim, sivil derken siz, halk yani.
I finally have the nerve to call a suicide hotline.
Nihayet intihar yardım hattını arayacak cesareti buldum.
I've spent the last week or so talking to guys who I would call middle management.
Geçen haftayı orta kademe yönetim dediğim adamlarla konuşarak geçirdim.
It means you're gonna find yourself in situations where, when you're afraid or whatnot, you're gonna have to make a judgment call.
Kendini öyle durumlarda bulursun ki, korkarsın falan ve bir karar vermen gerekir.
Your call has been forwarded to an automatic voice message system.
Aramanız otomatik sesli mesaj gönderme sistemine iletildi.
To accept the call, press 1.
Aramayı kabul etmek için 1'e basınız.
And should Skye come to me 10 years down the road and ask for a little lift to Planned Parenthood, I would give you that courtesy call first.
Bir gün Skye da bana gelip onu Aile Planlamasına götürmemi isterse benim de önce seni arama nezaketini göstereceğime emin olabilirsin.
Only thing I could think to do was call a reporter.
Bir gazeteciyi aramaktan başka çarem yoktu.
The, uh, big FBI pops made a call to the little pre-FBI program.
Büyük FBI adamları FBI hazırlık bölümünü aramışlar.
He didn't call or text me to see if I was okay, And, you know, we're... We're supposed to...
İyi olup olmadığımı öğrenmek için ne aradı, ne de mesaj attı güya biz...
Call your men off and tell them to surrender, or I swear to God,
Adamlarını geri çek ve teslim olmalarını söyle. Yoksa Tanrıya ant olsun ki
And if those creditors call the loans, it will force the others to follow suit.
Bu alacaklılar borçlarımı talep etselerdi, diğerleri de aynı şeyi yapacaktı.
We have to call her friends.
Arkadaşlarını aramalıyız.
And you have the right to one call. Please, accompany me to the car.
Bir telefon görüşmesi hakkın var.
That's why they call me a bulldog, because I had to learn how to fight back with a bully.
Bu yüzden bana köpek diyorlar. Çünkü bir zorbaya nasıl karşılık vereceğimi yaşayarak öğrendim.
I've got to sit down to dinner with Perry and the kids right now, so... why don't you give her a call?
Şimdi Perry ve çocuklarla akşam yemeğine oturmam lazım. Niye Madeline'i aramıyorsun?
Worst thing you can do to someone is call them.
Birilerine yapabileceğin en kötü şey onları aramak.
Don't the hell call me "ma'am." Because we not going to get along.
Bana "efendim" demeyin, yoksa yildizimiz bulusmaz hic.
The moment these Dutch motherfuckers set foot here and decided they white, and you get to be black, and that's the nice name they call you...
O orospu çocuğu Felemenkler buraya ayak bastıkları anda kendilerinin de beyaz olduğuna karar verdiklerinde siz de siyah oldunuz ve bu size iyi hitapları daha.
Now and then I would get a call to do a film, and I would take a week's vacation and run off and do a film.
Bir film teklifi geldiğinde, bir hafta izin alıyor, gidip filmi yapıyordum.
I always have said if you call me a whore, I'll, like, want to punch you.
Her zaman derim, bana fahişe dersen suratına yumruğu geçirmek isterim.
So, they call me up and they go, "Okay, Johnnie, what you got to say?"
"Ne söyleyeceksin Johnnie?" dediler.
So I'm in Jamaica and I call my mom up, and I'm like, "Mom, we're moving to Hollywood!"
Jamaika'dayken annemi aradım ve "Anne, Hollywood'a taşınıyoruz!" dedim.
call 1293
calls 127
calling 148
callie 834
called 487
callum 122
caller 117
call of duty 47
callahan 103
calliope 37
calls 127
calling 148
callie 834
called 487
callum 122
caller 117
call of duty 47
callahan 103
calliope 37
calloway 20
callaghan 34
callaway 17
callen 415
call me 1630
calleigh 63
call me when you land 16
call your mother 29
call me tomorrow 52
call your mom 17
callaghan 34
callaway 17
callen 415
call me 1630
calleigh 63
call me when you land 16
call your mother 29
call me tomorrow 52
call your mom 17