Watchin tradutor Turco
403 parallel translation
Let me tell you, that's no picnic, kid... listenin'to the drone of that lousy motor and watchin'those lights go dim!
Bu piknik değil, evlat o pis motorun vızıltısını dinlemek, o ışıkların sönmesini izlemek.
I was scared they'd be watchin'me.
Beni izlemelerinden korktum.
I been watchin'and askin and nobody's seen ya.
Seni bekledim ve sordum.. kimse görmemiş..
I was watchin'outside.
Dışarıdan seyrediyordum.
But I've been here watchin'and seein'and -
Ama hep buradaydım ve gördüğüm...
Hopin', watchin', waitin
Umuyordum, izliyordum, bekliyordum
I... I guess maybe they've been watchin'me... all the time I've been takin'things outta here and got mad.
Sanırım en başından beri buradan bir şeyler almamı izliyorlardı ve öfkelendiler.
You know how he did it? He was watchin'you.
Nasıl olduğunu biliyor musun?
I was over there watchin'you a while back, and I said to myself, "She don't look like an English girl."
Kendi kendime "Bu kız İngiliz'e benzemiyor." dedim.
Steal you blind while you're watchin'.
Siz bakarken gözünüzden sürmeyi bile çeker.
We're watchin'the train station, roads and airport.
Tren istasyonunu, yolları ve hava alanını tutuyoruz.
Grafton's watchin'every move I make.
Grafton her hareketimi izliyor.
Bud, I ain't been watchin too much TV lately.
Dostum, son zamanlarda televizyon izlemiyorum.
- watchin'beaner boy get his ass beat.
- Fasulyeci adamı fena pataklıyorlar.
Do you enjoy watchin'all this?
Bunları izlemek hoşuna gitti mi?
Keep watchin'.
Gözünü aç!
- What are you watchin'?
- Ne seyrediyorsun?
We've been watchin for three days and three nights!
Üç gün üç gecedir izliyoruz.
Well, must be he didn't make the trip then...'cause I've been watchin this car all the time.
Seyahati bununla yapmamış olmalı çünkü sabah akşam bu treni izliyorum.
- Been watchin'from t'wood there.
- Oradaki ağaçlıktan seyrediyordum.
Hope I'll be watchin'a bird tonight.
Umarım ben de bu gece bir kuş izlerim.
- I was watchin'the news last night.
- Geçen gece haberleri seyrediyordum.
- I'm watchin'.
- Ediyorum.
He could be out there anywhere, watchin'us right now.
Şu anda, buralarda bir yerde bizi seyrediyor olabilir.
So Mr. Norris was in the screening room, he's watchin'a film, and for some reason, he got up and came out in the lobby and somebody shot him.
Demek Bay Norris film gösterim odasındaymış. film seyrediyormuş. Ve bir nedenle, kalkıp, dışarı çıkmış.
Now go up there, and I'll stay down here, and I'm gonna be watchin'.
Şimdi oraya git, ben burada kalıp seni izleyeceğim.
Was a-watchin'them and gathering'around
Çevrelerini sardığını asla hayal bile etmiyorlardı
Caz Dolowicz. We're watchin'it on the board.
Caz Dolowicz Panodan onu izliyoruz.
Watchin'it? !
İzliyor musunuz?
Ain't you watchin'it!
Görmüyor musun?
Who's watchin'the store?
Dükkanı kime bıraktın?
Well, I've taken to watchin'funny-lookin'birds.
İlginç kuşları daha yakından inceleme fırsatı buluyorum.
I been watchin'you pretty close, buck.
Seni çok yakından takip ettim, Buck.
He was always watchin'me.
Hep beni takip ederdi.
I was forbid to go near him, but he was always watchin'me, and... i'd come home from school, or i'd be out workin'the herd, out by myself somewhere.
Yanına yaklaşmam yasaktı ama hep peşimde dolaşırdı. Okuldan eve dönerken, sığırlarla ilgilenirken,..
Never said nothin', just... just watchin'me and waitin'. Then he had me.
Asla konuşmazdı sadece seyredip beklerdi.
Well, they're watchin'me.
Evet. Güzel, beni izliyorlar.
They're watchin'me.
Beni izliyorlar.
- They was watchin'us every single minute.
- Her saniye bizi izliyorlardı.
I was just hangin around, watchin'this great movie on TV.
Ben de oturmuş televizyondaki şu harika filmi izliyordum.
I've been watchin'this place.
Burayı izliyordum.
I don't care what you're watchin'!
Ne seyrettiğiniz umurumda değil.
- [Clicks Switch] - Hey, man, I was watchin'first.
Hey ahbap, önce ben seyrediyordum.
I could see y'all sittin'here watchin'TV.
Sürekli TV seyrettiğini görebiliyordum.
- I see some turkey over there watchin'me watchin'him.
- Orada ben onu izlerken beni izleyen bir keklik görüyorum.
I think someone's watchin'.
Bence birileri gözetliyor.
Watchin'late-night TVand, uh, jacking'up their phone bill, right?
Gece geç saate kadar televizyon ve kabarık telefon faturaları, değil mi?
You watchin'me?
Beni izliyor musun?
I was watchin'films with my girl.
Kızımla film izliyorduk.
Tear the dates off the calendar. Watchin''im.
Büyük Cumartesi gecesi eğlencem de onu gözetlemek oluyor.
They're watchin'you.
Seni izliyorlar.
watching 230
watching tv 59
watching you 46
watching me 43
watching us 32
watch 1138
watched 17
watches 61
watch out 2503
watch your mouth 281
watching tv 59
watching you 46
watching me 43
watching us 32
watch 1138
watched 17
watches 61
watch out 2503
watch your mouth 281
watch tv 56
watch your tone 44
watch it 1500
watch your step 464
watch your back 240
watch your eyes 17
watch your language 95
watch your six 28
watch yourself 314
watch me 376
watch your tone 44
watch it 1500
watch your step 464
watch your back 240
watch your eyes 17
watch your language 95
watch your six 28
watch yourself 314
watch me 376