English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / Wherever they are

Wherever they are tradutor Turco

193 parallel translation
Once the Fords find out I'm dead... maybe they'll come out of their hole, wherever they are.
Ford'lar öldüğümü bir duysun her neredeyseler artık deliklerinden çıkarlar belki.
Are they in Paris or go wherever they are.
Paristeler mi ya da gittiler mi Neredeler.
Speaking of quarters, you're entitled to share mine, wherever they are.
Karargahtan konuşmuşken... ne hakkım varsa paylaşabilirsin, nerede olursa olsun.
Every one of you listening to my voice tell the world. Tell this to everybody wherever they are : Watch the skies everywhere.
Sesimi duyan herkese dünyadaki herkese dünyanın neresinde olurlarsa... olsunlar gökyüzünü izlemeye devam etmelerini söyleyin. "
Consult the top medical specialists, wherever they are.
Her neredeyseler en kıdemli tıbbi uzmanlara danışın.
I'm telling you, they're all assholes wherever they are!
Demem o ki, savaşanlar ve savaştıranlar aptal!
Wherever they are surely the most sensible thing is for the two of us to press on.
Şimdi her neredeyseler bizim için iyi düşünmediklerinden emin olabilirsin.
To our ladies fair, wherever they are, may be.
Bayanlar fuarımıza, Nerede olursanız olun olabilir.
All your military forces, wherever they are, are now completely paralysed.
Tüm askeri güçleriniz tamamıyla paralize edildi.
Wherever they are. We shall continue sensor scans, doctor.
Sensörlerle taramaya devam edeceğiz.
At this moment... Armed struggle is becoming generalized, not just as acts of sabotage... but as overt attacks on... all the forces... of imperialism, whichever... and wherever they are.
Şu noktada silahlı mücadele sadece sabotaj eylemleri olarak değil nerede ne şekilde olursa olsun emperyalizmin tüm güçlerine karşı aleni saldırılar şeklinde yaygınlaşıyor.
I want you to find Nick The Grub... Fermel Parlee, and Whorehouse Lucky Jim... wherever they are.
Şu an her neredeyseler Nick The Grub Fermel Parlee, ve Whorehouse Lucky Jim'i bulmanı istiyorum.
My task is to seek them out, wherever they are, and to see that they are filed away.
Benim vazifem, onları nerede olurlarsa olsunlar bulmak ve yok olmalarını sağlamaktır.
But wherever they are, I know they'll be a lot happier.
Ama her nerdeyseler daha mutlu olacaklar.
It's my policy to protect American citizens and American interests whenever, wherever they are threatened!
Politikam, Amerikan vatandaşlarını ve Amerikan çıkarlarını her zaman, her yerde korumaktır!
Horses are horses wherever they are!
Nerede olursa olsun atlar attır!
With radar and pesticides, I'd destroy every African swarm in this country wherever they are!
Radar ve haşere ilacıyla ülkedeki bütün Afrika arı sürüsünü imha ederim türü ne olursa olsun!
Wherever they are right now, it'll be somewhere where they can be discovered by anyone... or destroyed, so we don't have much time.
Nerede olurlarsa olsunlar, birisi tarafından bulunacaklar... ya da yok edilecekler, yani pek vaktimiz yok.
in London, wherever they are.
"... bırak Londra'daki...
Wherever they are, they'll use it again.
Nerede olurlarsa olsunlar, Anahtar'ı yine kullanacaklar.
Well, Jesus, wherever they are, just go and find them and tell them the sale is off.
Aman Tanrım, şimdi neredeyseler git onları bul ve satışın olmayacağı söyle. - Ne?
Here's to the Ratliffs, wherever they are.
- İğrenç görevlerimizden kurtuluşumuza. - Ratlifflere.
I'd find them, wherever they are.
Nerede olsalar onları bulurdum.
You know, they're working in their communities, in their workplace or wherever they are.
- Buna hepimiz dahiliz, ben de dahilim, bütünüyle hepimiz.
I just hope wherever they are, they're watching.
Her neredeyseler, umarım izliyorlardır.
Up the stairs, wherever they are.
Merdivenlerin yukarsına, artık nerdeyseler.
And wherever they are, Master Richie, I'm sure they're together and happy.
Her nerelerdeyseler, Efendi Richie, Eminim birlikteler ve mutlular.
They rely on satellite navigation which links them to our network, and the virus, wherever they are.
Uydu yönlendirme sistemine bağlılar
Don't you see that they will be censured and despised wherever they are known?
Tanındıkları her yerde kınanacaklarını ve küçümseneceklerini görmüyor musunuz?
Our job now is to find the traitors among us... using whatever means we think are appropriate... whoever they are and wherever they are.
İşimiz aramızdaki hainleri gerekli gördüğümüz her yöntemi kullanarak kim ve nerede olurlarsa olsunlar bulmak.
And wherever they are assembled today, whether they are in Johannesburg, South Africa, ;
Ve bugün nerede toplanırlarsa toplansınlar ister Johannesburg, Güney Afrika'da ;
You know, so they're intact wherever they are whole.
Yani, eksiksiz durumdalar her neredeyseler. Bundan emin olabiliriz.
Wherever they are, Quinny is going to take good care of your girlfriend.
Nerede olurlarsa olsunlar, Quinn sevgiline iyi bakar. Ne demek istiyorsun?
- Wherever they are.
- Hangi noktaya? - Neredelerse oraya.
Trujillo hunts down his enemies like dogs wherever they are.
Trujillo, köpekler gibi, düşmanlarını yakalayana dek peşini bırakmaz.
If you try anything when I am gone... whatever you have in the place of mivonks, and wherever they are they will be gone... when I get back.
Eğer ben yokken bir şey denersen... orada mivonklarının yerinde her ne duruyorsa, ve her neredeyse gitmiş olacak... ben döndüğümde.
But wherever they are,
Ama her neredelerse,
Two dogs meet, two minutes later, they're going at it wherever they are.
İki köpek tanışır, iki dakika sonra hemen oracıkta sevişirler.
Wherever they are, they're hung over.
Her neredelerse sızmışlardır.
Besides, the welfare workers are going to crack down on us wherever we go, just like they did in Pittsburgh.
Sosyal yardımdakiler bize karşı önlem alacak, Pittsburgh gibi.
Well, if there're that many, they'll probably get us wherever we are.
O kadar kalabalıklarsa her yerde tehlikedeyiz demektir.
- She's wherever they are. - Okay.
Onlar kızla beraber olmalılar.
Wherever you go, wherever you are I vow there will always be daggers bearing notes signed "James Hook." They will be flung at the doors of your children's children's children.
Yemin ederim, nereye gidersen git, çocuklarının ve torunlarının kapılarında hançer saplı notlar bulacaksın.
" Grown-ups are lucky because they get to go wherever they want.
" Yetişkinler olarak şanslısınız. Onların çocuklar gibi istedikleri yere gitmesine engel yok.
Wherever those kids are, I'm sure they're safe...
Çocuklar her neredeyse, eminim güvendedirler...
And wherever your kids are they're crazy not to want you there.
Senin çocukların da seninle olmalılar aslında.
He said, "When spectators are sitting in a darkened theater... and recognize their own insecurity and that of the protagonist on the screen, then they will accept the most unbelievable situations... and follow the director wherever he wants to take them."
"Seyirciler karanlık bir salonda oturup kendi güvensizliklerini fark edip ekrandaki kahramanı tanırsa,.. ... akıldışı olayları kabullenip yönetmenin istediği yere doğru giderler." diyordu.
Wherever wild prey is dense, they are crossing the Canadian border... trickling back into their former territory.
Nerede av hayvanı yoğunsa, Kanada sınırını geçerler ve eski bölgelerine sızarak geri dönerler.
All free men, wherever they may live, are citizens of Berlin and therefore as a free man I take pride in the words, 'Ich bin ein Berliner.'"
Tüm özgür insanlar nerede yaşarsalar yaşasınlar Berlin vatandaşıdırlar ve bundan dolayı özgür bir adam olarak "Ben bir Berlin vatandaşıyım" sözlerinden gurur duymaktayım.
The Russians are trying to show the world they can do whatever they want wherever they want and we're powerless to stop them
Ruslar dünyaya her istediklerini yapabileceklerini göstermeye çalışıyor ve nerede olurlarsa olsunlar bizim onları durduramayacak konumda olduğumuzu
Bears are opportunistic eaters, finding food wherever they can...
Ayılar, yiyecek fırsatçısıdır, her yerden yemek bulurlar...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]