English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / With the knife

With the knife tradutor Turco

1,042 parallel translation
I think he was wrong with the knife ;
Bıçak konusunda yanlıştı.
How could I imagine he was so quick with the knife?
Yarı-ölü gibi bir şeydi.
He decides to threaten B with the knife and rape her.
B'yi çakıyla tehdit edip tecavüz etmeye karar verir.
With the knife, you cut the paper on the fold.
Bıçakla buradan kes.
It was you, and that evil bastard with the knife!
Sendin, bir de o bıçaklı hayvan herif!
She was at the theatre with the man with the knife who tried to run me over.
Tiyatroda üzerime koşan o bıçaklı adamla birlikteydi.
The one with the knife isn't that good
Bıçakla dövüşen kişi daha bıçağı bile düzgün tutamıyor!
The man with the knife?
Eli bıçaklı adam mı?
There he killed the birds with the knife of lightning given him by his father.
Orada kuşları babasının ona verdiği yıldırım bıçağıyla öldürdü.
Can you not do that, Spirit Helper fly down and kill them with the knife of lightning?
Sen bunu yapamaz mısın Yardımcı Ruh? Aşağı uçup onları yıldırım bıçağıyla öldüremez misin?
Did he get you with the knife?
Bıçakla mı saldırdı? - Bana verin lütfen.
And the unsuspecting Townsend winds up with a stray knife in his back.
Bir şeyden haberi olmayan Townsend ise sırtına bir bıçak yedi.
The most merciful way to kill is to thrust quickly and strongly with a knife.
Onu öldürmenin en merhametli yolu bir bıçakla saldırmaktır.
Whenever you enter the brain with a foreign object even a needle-thin knife in the hands of the most skilled surgeon there still is a great deal of risk.
Beyne dışarıdan bir cisim soktuğunuzda bu en yetenekli cerrahın elindeki iğne inceliğinde bir bıçak bile olsa pek çok risk vardır hâlâ.
That cool cat with the yen to use the knife was my pal, he was my buddy.
Bıçağı kullanma arzusuyla tutuşan o sakin kişi benim arkadaşımdı, kankamdı.
If he's the best with a knife and a gun, with whom does he compete?
Bıçak ve silah konusunda en iyiyse, kiminle yarışıyor?
Only one man in the entire school... stands a chance with the Thracian knife against the trident.
Üç çatallı kargı karşısında, Trakya kılıcıyla... herhangi bir şansa sahip olan sadece tek bir kişi var okulda.
And the best man with a knife I've ever met.
Ve gördüğüm en iyi bıçak kullanan adam.
Which knife to stab the proletariat in the back with.
... hatta bir proleter arkadan neyle bıçaklanır.
Not with a knife, Doctor, but with a shot in the heart.
Bıçakla değil Doktor, ama kalbine bir atış yaparak.
In fact, he must have been better with a knife than anybody in the whole world, because Roberto Escalante was blind.
Aslında, bir bıçakla tüm dünyadaki herkesten daha iyi olmalıydı çünkü Roberto Escalante kördü.
If he had a knife, we'll never make murder one stick with the jury.
Bir bıçağı olsaydı, jüriyi cinayet olduğuna asla inandıramayız.
It states that the switchblade knife, the one with the black and white handle, the one you identified as your knife, did not have a single trace of blood on it.
Senin bıçağın olarak tanımlanan, siyah beyaz saplı, sustalı bıçağın üzerinde tek bir kan izi olmadığını belirtiyor.
Remember that girl on Lead Hill they found belly-down in the road with a knife in her back, and the coroner called it suicide?
Lead Hill'de sırtında bıçakla yol ortasında yüzüstü yatan... kızı hatırladın mı? Adli doktor intihar demişti. Tabi.
Not with the knife.
Süngüyü alabilir miyim lütfen?
Bob Ewell's lyin'on the ground under that tree down yonder... with a kitchen knife stuck up under his ribs.
Bob Ewell şuradaki ağacın altında, kaburgalarının altına bir mutfak... bıçağı saplanmış olarak yerde yatıyor.
Did you know that a man named Sloan, a patient here, was killed with a knife in the kitchen?
Sloan isimli bir hastanın burada bıçaklanarak öldürüldüğünü biliyor muydun?
Do you know who killed Sloan with a butcher knife in the kitchen?
Sloan'ı mutfakta kimin bıçaklayarak öldürdüğünü biliyor musun?
Remember Sloan, who was killed in the kitchen with a butcher knife?
Mutfakta bıçakla öldürülen Sloan'ı hatırlıyor musun?
Za killed the old woman with his knife!
- Za yaşlı kadını, bıçağıyla öldürdü.
Here is the knife he killed her with!
Öldürdüğü bıçak bu.
And at the end of the happy day he is slaughtered jolly with a knife.
Ve mutlu günün sonunda bıçakla neşeli bir kıyım olur.
But I feel terrible pity for the young woman who died with a knife in her throat.
Ama boğazında bir bıçakla ölen o genç kadına gerçekten acıyorum.
And here's the knife Basini broke into the closet with.
Bu da Basini'nin çekmeceni açarken kullandığı bıçak.
That's where Mirta attacked you with a knife, then you killed him in the shed.
Mirta'nın sana bıçakla saldırdığı yerde ha, Sen de onu öldürdün. - Yemin ederim masumum!
"The butcher with the sharpest knife has the warmest heart."
"Kasabın iyi kalplisinin bıçağı keskin olur."
With this knife do I draw out the blood which is thy life.
Bu bıçakla senin hayat kanını çekeceğim.
You're the only one who can. If you would tell the sheriff that you was with us and how it was the white man that pulled the knife first.
Eğer şerife orda bizimle olduğunu söylersen ve bıçağı ilk çekenin beyaz adam olduğunu.
A knife with a long, narrow blade... driven in under the breastbone up into her heart... and then it was pulled out.
- Uzun ve dar bir bıçakla. Kaburgasının altından kalbine saplanmış, sonra da çıkarılmış.
The girl had been accosted by a boy with a knife, who forced her into his car.
Kıza eli bıçaklı bir çocuk yanaşıp, zorla arabasına sokmaya çalışmış.
You know the idea of killing a deputy with my knife wouldn't have come from the kind of people you sent, but from a more refined mind.
Bilirsin ki benim bıçağımla şerif yardımcısını öldürme fikri daha keskin zekalı biri akıl vermedikçe, senin gönderdiğin adamların asla aklına gelmez.
The mute guy with the short knife ;
Kısa kılıçlı dilsiz adam ;
I got mad and grabbed a long stick with a knife and hit her with the stick end.
Bu da beni çok sinirlendirdi ve yanımda duran çapayı kaptım... fakat sopa kısmıyla ona vurdum.
They wanted to get rid of the child by cutting his throat, probably with a knife.
Bir sebepten, boğazını keserek bu çocuğu öldürmek istediler. Muhtemelen bir bıçakla.
Take the knife, put the flat part over the end... and hit it with the gun.
Bıçağımı al, demir kısmını oka daya ve sonra silahla vur.
You already knows that a gun with a bayonet must be grasped with the two hands... and for that reason, the knife must be taken between the teeth.
Süngülü bir silahın iki el ile kavranması gerektiğini zaten biliyorsunuz... ve bu sebepten dolayı, bıçak da dişlerinizin arasında olmalıdır.
When a naked man chases a woman in an alley with a knife and a hard-on I figure he isn't out collecting for the Red Cross.
Bir erkek, şehvet içinde, bıçakla bir kadını izlerse sanırım sokakta Kızıl Haç için yardım toplamıyordur.
Martin Hoffman wounded in the chest with a sharp knife...
Martin Hoffman göğsünden bıçakla yaralandı.
The knife Heyndrich took with her...
Heyndrich'in yanına aldığı bıçak...
Knowing it was Burton's day off, he had no difficulty in entering Hellrake Hall unobserved... And murdering Sir Mortimer with the arrow from the astrolabe... which he had sharpened on the stone knife grinder by the scullery window.
Burton'un izin günü olduğunu bildiği için, Hellrake Hall'a gizlice girmekte zorlanmadı ve Sör Mortimer'ı daha önce bulaşıkhane penceresinin yanındaki bileği taşında keskinleştirdiği usturlabın okuyla öldürdü.
I am the one who sent her with a knife.
Onu elinde bıçakla gönderen bendim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]