Yes it was tradutor Turco

- Yes it was.

- Evet öyleydi.

Yes. It was just something I had to do.

Sadece yapmam gerekeni yaptım.

Yes, it was.

Evet öyleydi.

Yes, it was naive, but she had no idea what he would do.

Doğru, safça bir hareket ama müvekkilimin, mahkumun öyle bir şey yapabileceğinden haberi yokmuş.

Yes. They said it was against company policy to reveal information about their employees'whereabouts for their own safety.

Şirket çalışanın yerlerini açık etmelerinin ilkelerine aykırı olduğunu söylediler.

I took his life inside of me and it was right. - Yes.

Olgun meyve gibiydi, artık midemde.

It was a mild one, but yes.

- Hafif de olsa geçirmiş.

If it was just us, yes, but we'd be taking chances for other people.

Sadece biz olsaydık, evet ama diğer insanlar için şansımızı kullanıyoruz...

Was it Ga Yeong? Yes.

Ga Young muydu?

- Yes, it was.

- Evet, öyleydi.

Yes, I wrote it, but it was 16... 17 years ago,

Evet ben yazdım. 16-17 yıl önceydi, daha yeni mezun olmuştum ve sıkılıyordum.

But yes, it became a prison... and everything was unfamiliar.

Ama evet, tıpkı bir hapishane gibiydi ve her şey yabancıydı.

Yes, it was PJ's idea.

Evet. PJ'in fikriydi.

It was a little, yes.

Biraz gergindi ortam, evet.

If by ugly, you mean cowardly, then yes, it was very ugly.

İğrençten kastın korkaklıksa evet, gerçekten çok iğrenç.

I told him it was a bad idea, but to be frank, I am desperate. Yes.

- Benim mi?

Yes, but we told the officers it was just the usual, you know?

Evet. Ama memurlara her zamanki kavgalardan olduğunu söylemiştik.

Okay, if there was another girl, he would never be this obvious about it. Yes, he would.

Eğer başka bir kız olsaydı bunu saklamaya çalışırdı.

I was so stunned when you said yes, I didn't want to jinx it.

Bana evet dediğinde afallamıştım, büyüsünü bozmak istemedim.

- Yes, it was.

Evet, oydu.

Well, yes, it was, because where I live, you were expected to take on anybody. You'd never back down from an argument.

Evet, öyleydi, çünkü yaşadığım yerde kimi alırsanız alın kavga etmekten asla kaçınmazlar.

Yes, I did it because I thought it was just going to be soldiers, and then when I got to war,

Evet, yaptım çünkü sadece askerler olacağını düşündüm. Savaşa gittiğimde... Yani...

Yes, it was.

- Evet, öyleydi.

Yes, and it was one of the top three kisses of my entire life.

Evet ve hayatımdaki en iyi 3 öpüşmeden biriydi.

Yes, it was.

Evet, öyleydi.

Uh, yes, that time that it was very late.

Evet, bi'keresinde geç saatlerdeydi.

Yes, I knew it was you.

Evet, sen olduğunu biliyordum.

Yes, it's a repressive, soulless, brown recluse-infested hell-scape, but I was on a trajectory here, and I think there's a possibility that journey was taking me, cowed and limping, back to her, back to Yael.

Evet, baskıcı, duygusuz örümceklerle dolmuş bir cehennem olmuş ama buraya bir yörüngeyle geldim o yüzden bence bu yolculuğun yıldırıp topallayarak da olsa ona, Yael'e getirme ihtimali var.

- Yes, I admit it. - You think the Sebring was for me?

- Arabayı bana mı verdiler?

- Yes, it was.

- Öyleydi.

She said yes, and it was... it was really... it was really beautiful.

O evet dedi ve bu gerçekten... Bu harikaydı.

It was obvious that that notoriety plus the press thing turned it into, you know, yes, you're, it was a good bust for the police, wasn't it?

Basının da katkısıyla zaten adımız çıkmıştı. Polis için güzel bir baskındı, öyle değil mi?

It was a homicide, yes.

- Cinayete kurban gitmiş, evet.

Yes, your father told me all about it, but I cannot understand why so much money was put into one company.

Evet, baban bana her şeyi anlattı ama neden o kadar çok paranın tek bir şirkete yatırıldığını anlamıyorum.

Yes, and so was I - - until you ruined it!

- Evet sen mahvedene kadar ben de.

Yes, and it's all good. It was a false positive.

Elizabeth hiç bir şeyin yok.

- Yes, it was.

- Evet, yaptı.

Yes, and... for what it's worth, I think he was genuinely mistaken over the, er... incident, and he's sorry now, which, of course, is no excuse.

Evet ve artık ne işe yararsa,... olayda hatalı taraf kesinlikle oydu.

Yes, but it was an hour every day.

Evet, fakat o bir saati her gün geçiriyordum.

Yes, because I was afraid it might get stolen or lost.

Evet, çünkü çalınmasından ya da kaybolmasından korkmuştum.

- I'm just gonna move on, um, because I had a proposal that I was going to give to you guys, and here it is. - Yes.

Sadece devam edeceğim, um, çünkü size söyleyeceğim bir teklif var, ve işte söylüyorum.

Yes, it was going to be awesome.

- Evet, harika olacaktı.

Yes, it was.

Evet, oydu. "

Oh, so, yes, it was.

Evet, aynen öyle.

Yes. It was beautiful.

Evet, çok güzeldi.

Well, um, in that case, then, yes, it was a good kiss.

Öyleyse evet çok güzel bir öpücüktü.

And when the Third Reich started to rise and there was a fear that the Nazis would find the orchid and use it for their own ends, your family moved it, yes?

Ve Üçüncü Reich yükselişe geçtiğinde ve Nazilerin orkideyi bulup kendi amaçları uğruna kullanacaklarından korkarak aileniz onu taşıdı, doğru mu?

Yes, yes, I will see to it but make haste, Mrs Finnemore was asking for you.

Evet, halledeceğim. Bu arada seni Bayan Finemingler seni soruyordu.

Yes, sir, it was.

Evet, efendim, hataydı.

Yes, it was, but when I said I could use your choice of card to reveal the killer, you looked a little worried.

Evet, öyleydi ama sendeki kartı katili açığa çıkarmak için kullanacağımı söylediğimde biraz endişeli göründün.

- Yes, I did ; I thought it was wrong.

- Evet, söyledim, doğru olmadığını düşündüm.