You help people tradutor Turco
1,691 parallel translation
- Toby, you have a gift and you don't know what you did to deserve it, so you help people.
- Toby, senin bir yeteneğin var. Bu yeteneği hak etmek için ne yaptığını bilmiyorsun. Bu yüzden insanlara yardım ediyorsun.
Is this your new office where you help people?
İnsanlara yardım ettiğin yeni ofisin mi bu?
- You know you help people.
- İnsanlara yardım ettiğini biliyorsun.
I do actually help people here, in case you haven't notice.
Fark etmediğin için söylüyorum, burada insanlara gerçekten yardım ediyorum.
- I just thought you, of all people, would understand and want to help.
- Aklıma bir tek sen geldin. Beni anlar ve yardım eder dedim.
- They help a criminal escape, and you feel this small, and then people criticize you.
Bu kadar küçük hissedersin ve insanlar seni eleştirir. Hiçbir şey anlamazlar.
You were the one who told me, people who stand by — they might as well help them plant the bomb.
Arkasında kimlerin olduğunu bana söyleyen sendin- - Onlara bomba yerleştirirken yardım bile etmiş olabilir.
You will help Tony Almeida escape, or my people will murder your daughter.
Tony Almeida'nın kaçmasına yardım edeceksin yoksa adamlarımız kızını öldürecek.
You will help tony almeida escape or my people will murder your daughter.
Tony Almeida'nın kaçmasına yardım edeceksin, yoksa adamlarım kızını öldürecek.
Yes, it's going fine, although sometimes I have to ask people for help. Why do you have to ask people?
Evet, iyi gidiyor, ama yine de bazen birilerinden yardım istemek durumunda kalıyorum.
You're not going to help the people that were left behind... mothers, fathers, daughters, the kids.
Geride kalanlara yardım etmeyeceksin. Anneler, babalar, kız evlatlar, çocuklar.
You're the only one who can help those people in west virginia.
Batı Virginia'daki insanlara yardım edebilecek tek kişi sensin.
Look, I know you want to help her, but we don't even know these people.
Bak, ona yardım etmek istediğini biliyorum, ama biz bu insanları tanımıyoruz bile.
Um... and, um... I n – I need you... uh, to – to, uh... help find a place to live... and to learn how to get to work and... to understand what it means when people say crazy stuff... and, um...
Ayrıca kalacak yer bulmak, işe gitmeyi öğrenmek ve insanların söyledikleri saçma sapan şeyleri anlamak için sana ihtiyacım var.
Chuck, lives are on the line right now, and if Tyler doesn't help us, then he will never be free of those people, and if you don't help us, then Achmed Gambir gets away.
Chuck, şu anda hayatlar tehlikede ve Tyler bize yardım etmezse o insanlardan asla kurtulamaz ve sen bize yardım etmezsen, Ahmet Gambir kaçar.
We got a blizzard here, and I can't find these people, and we wanted to see if there's some way you could help us locate them.
Yerlerini belirleyebilmek için yardım edebilirmisiniz, onu öğrenmek istiyorum.
So just how many people do you think this had affected? This had just affected this region then logic would dictated that some help would have arrived by now.
Sence bu kaç kişiyi etkiledi?
So if you can keep these people in this house that will help not only them...
O yüzden bu insanları evin içinde tutabilirseniz bunun sadece onlara faydası olmaz...
We will make sure that your story gets told and that people help you and your country.
Hikayenizin duyulduğundan emin olacağız. İnsanlar size ve ülkenize yardım edecek.
I like onions, but a lot of people don't. But now at least I know how I can help you.
Ama artık sana nasıl yardım edebileceğimi biliyorum.
And now when people come to you, you can help them.
Çalıştın, öğrendin, düşündün. Ve şimdi insanlar sana geldiğinde onlara yardım edebiliyorsun.
You know, I'm given to understand that there's an entire city in Nevada designed specifically to help people like Howard forget their problems.
Duyduğum kadarıyla, Nevada'da Howard gibi insanlara problemlerini unutturmak için dizayn edilmiş bir şehir varmış.
Yeah,'cause you wanted to help people.
Evet, çünkü insanlara yardım etmek istiyordun.
You are a good man. And you are going to help people.
Sen iyi bir adamsın ve insanlara yardım edeceksin.
Why would Simon pick you, out of all the people in the world, to help him fake his own death?
Kendini öldü göstermek için dünyada tutabileceği o kadar insan varken Simon neden seni seçti?
But I trust in God and truly believe that you have been sent to help the people of Sikeston.
Ama Tanrı'ya güveniyorum ve senin Sikeston'daki insanlara yardım etmek için gönderildiğine içten inanıyorum.
You came up with that contraption to help people get back the fluid they lost.
Şu aleti yaparak hastaların kaybettiği sıvıyı tekrar geri almalarını sağladın.
No, you're here because it makes you feel good to help people,
Hayır, buradasın çünkü insanlara yardım etmek kendini iyi hissettiriyor.
If you were reaching out for help, wouldn't you want people standing by you?
Hiç kimsenin yanında olmasını istemediğin, kimseye yardım etmeyecekmisin?
Are you saying that you can not help people, is it?
İnsanlara yardım edemez miyim yani?
You have no idea how many people this is going to help.
Bunun kaç kişiye yardımı dokunacağını bilemezsiniz.
He wanted me to tell you that he and all the people on the island need your help.
O ve adadaki herkesin yardımınıza ihtiyacı olduğunu söylememi istedi.
If there were a serious outbreak here, you'd want someone like me because I am a real doctor who chose this job to help people.
burada ciddi bir salgın olsaydı, benim gibi birini isterdin. çünkü ben insanlara yardım etmek için bu işi seçen gerçek bir doktorum.
We think it would help if you soften your image a little. Compliment people. Be more supportive.
Görünüşünüzü biraz yumuşatmanızın, insanlara iltifat etmenizin ve destekleyici bir tutum takınmanızın yardımı olacağını düşünüyoruz.
It's impossible to say, but I can tell you there are people alive in Kujama. Alive and in need of help.
Bu imkansız gibi görünüyor, ama Kujama'da hayatta kalanlar var ve yardıma muhtaçlar.
Jane, I know that you wanna talk to us, and I know that you're scared, but all these people, all this equipment, is to help you get better. ARCHER :
Jane, bizimle konuşmak istediğini biliyorum, korktuğunu da biliyorum ama bütün bu insanlar, bütün bu teçhizat, seni iyileştirmek için.
People around will help you.
Etraftakiler yardım ederdi.
I will not have my privacy invaded so you people can grasp at straws, and most importantly, I will not put my wife through the embarrassment and the humiliation and the pain of knowing that her pleas for help in this matter have yielded nothing but the most... cynical and simple-minded ideas about who might be responsible for her sister's death.
Sizler önemsiz işlerle uğraşacaksınız diye mahremiyetimi işgal ettirmem ve en önemlisi, karımı bu konuda yardım ararken, kardeşini öldüreni bulmak yerine saçma ve mantıksız fikirlerle utancın, aşağılanmanın ve acının içine çekmek istemiyorum.
I asked them to help me to be a bit more honest with people, you know?
Onlara insanlarla daha dürüst ilişki kurabilmeyi sordum, bilirsin?
You know, I got into this business to do cutting-edge research, try to help people.
Bu işe, insanlara yardım etmek üzere modern araştırmalar yapmak için girdim.
Jandi... those two people.... you have to help them.
Jandi... bu iki insana... onlara yardım etmelisin.
And you're gonna help all those people because you always sacrifice to help everybody else.
Ve tüm o insanlara da yardım edeceksin çünkü sen daima başkalarına yardım etmek için fedakarlık yaparsın.
you know, all these people, they say they want to help you, they just don't leave you alone, you know?
Anlıyorsun işte, sana yardım etmek istediklerini söyleyip dururlar, Sana hiç rahat vermezler, anladın mı?
I can tell it really affects you when you can't help people.
İnsanlara yardım edemediğinde, etkilendiğini görebiliyorum.
You need help more than other people.
Yardıma ihtiyacı olan sensin.
We still need help at the old people's home if you want.
Eğer istersen, huzur evinde hala yardıma ihtiyacımız var.
So if you need Jacob to help you reunite your people, then I'll do...
Arkadaşlarını bir araya getirmek için Jacob'ın yardımına ihtiyacın varsa elimden geleni...
God help me, I killed innocent people to prove to you that I loved you.
Tanrı yardımcım olsun. Sana olan aşkımı kanıtlamak için masumları öldürdüm.
you're here because it makes you feel good to help people.
Hayır, buradasın çünkü insanlara yardım etmek kendini iyi hissettiriyor.
What's this about? - You said that I should help people!
- Hep insanlara yardım etmemi söylerdin!
He gave us the news about my brother's murder an hour ago, and he said you people from Crisis Response would be here to help us.
Bize kardeşimin cinayetini 1 saat önce haber verdi, ve Kriz yanıtlama masasından sizlerin gelip bize yardım edeceğini söyledi.
you help me 94
you helped me 40
you helped 22
you help him 20
you help us 25
help people 28
people 5151
people don't change 46
people of earth 28
people like me 81
you helped me 40
you helped 22
you help him 20
you help us 25
help people 28
people 5151
people don't change 46
people of earth 28
people like me 81
people like you 105
people screaming 74
people talk 81
people change 205
people can change 59
people are talking 31
people make mistakes 71
people get hurt 32
people are scared 36
people are dying 81
people screaming 74
people talk 81
people change 205
people can change 59
people are talking 31
people make mistakes 71
people get hurt 32
people are scared 36
people are dying 81