You kill him tradutor Turco
6,168 parallel translation
Did you kill him?
- Öldürdün mü?
You kill him... or let him go, and risk Milos finding you... and then you'll wish you were dead.
Ya onu öldür... ya da onu bırak, ve Milos'un seni bulması riskini al... sonra artık ölmüş olmayı dilersin.
You kill him, you get nothing.
Onu öldürürsen, hiç bir şey alamazsın.
Did you kill him?
Öldürdün mü onu?
Cause I didn't want him to kill you too.
Ben istemedim Çünkü onu çok seni öldürmek için.
You should just kill him!
- Onu öldürmelisiniz!
You said to take care of him, not kill him.
İcabına bakacağını söylemiştin, öldüreceğini değil.
You had a shot at Merlyn and you didn't kill him?
Merlyn'i vurdun ve öldürmedin mi?
But you don't want me to kill him, do you?
Ama eğer onu öldürmemi istiyorsan İstiyor musun?
If you want to kill him, you'll have to step over our dead bodies.
Onu öldürmek istiyorsan, bizim cesetlerimiziçiğnemek zorundasın.
You'll kill him.
- Onu öldüreceksiniz.
You already tried to kill him once.
Onu bir kere öldürmeye çalıştınız.
Of course you didn't kill him,'cause that would make a martyr out of him.
Onu öldürmediniz çünkü o zaman kahraman olurdu.
I want you to kill him.
Onu öldürmeni istiyorum.
That's classic. You must be aching to kill him After locking you away.
Seni bir akıl hastanesine gönderdiği için onu öldürmeye can atıyor olmalısın.
You would kill him?
Onu öldürür müsün?
Listen. I will kill you if you tell him I said so, but Edgar is one of the few genuinely decent people on this planet.
Dinle, bu söylediğimi eğer ona söylersen seni öldürürüm ama Edgar bu dünyadaki en düzgün adamlardan biri.
And then the tattooed black guy says to him, " I ain't gonna kill you, man.
Sonra, dövmeli siyahi adam diğerine dedi ki'Seni öldürmeyeceğim, dostum.
You had him kill Roger Bennett after he found out the truth about Chicago.
Şikago saldırısının arkasındaki gerçeği öğrendiğinde Roger Bennett'ı ona öldürttün.
Look, I'm telling you, I didn't kill him.
Bak, sana söylüyorum. Onu ben öldürmedim.
But the man you murdered did, which is why Papa Legba hired you to kill him.
Ama öldürdüğün adam biliyordu ki bu yüzden Papa Legba seni kiraladı.
I thought maybe, together, you and I could kill him. Along with, you know, everyone else.
Düşündüm de belki birlikte onu öldürebiliriz geri kalan herkesle birlikte.
I am terrified that you won't kill him.
Onu öldürmeyeceksin diye çok korkuyorum.
- Waller doesn't want you to kill him.
- Waller onu öldürmeni istemiyor.
So you had to kill him? No.
- Onu öldürmek zorunda mıydın?
We told him if he ratted us out, we'd kill you.
Bizi ele verirse onu öldüreceğimizi söyledik.
Now, you are going to kill him, too?
Şimdi sıra onda mı?
Do you want to kill him, too?
Onu da öldürmek istiyor musun?
Now I gotta kill you and take your body back to Falcone, and beg, beg him for mercy!
Şimdi seni öldürüp cesedini Falcone'a götürerek merhamet dilenmek zorundayım!
When you know what a man loves, you know what can kill him.
Bir adamın neyi sevdiğini biliyorsan, o adamı nasıl öldüreceğini de biliyorsundur.
And in detox, when he hallucinates burying you alive in the desert, he's trying to kill that part in him, in all of us that needs so much approval from the outside world.
Detoksa girip seni çölde diri diri gömmenin hayalini gördüğündeyse aslında hepimizin dış dünyadan onay görmeyi bekleyen o yanını yok etmeye çalışıyor.
You're saying this man, Boden, stole the only evidence against Openshaw, helping him, only to then track him down and kill him months later?
Ona yardım etti ve aylar sonra gidip onu vurdu mu? - Neden kendiyle çelişsin?
You're saying someone went there intending to kill him?
Biri onu öldürmek için mi gitmiş yani?
You always planned to kill him.
- Hep onu öldürmeyi düşündün.
Hmm. Hmm. Were you mad enough to kill him?
Onu öldürecek kadar kızdın mı?
You stabbed him, but you weren't trying to kill him?
Onu bıçakladın ama onu öldürmeye çalışmıyordun, öyle mi?
Only when you got back to the laundry room, Grady was still alive so you had to kill him.
Ama çamaşırhaneye döndüğünde Grady hala hayattaydı ve onu öldürmek zorundaydın.
So you're gonna kill him on a hunch?
Bir içgüdüyle onu öldürecek misin yani?
I know your heart's in the right place, but you'll kill him.
Bak, iyi biri olduğunu biliyorum ama oğlunun ölümüne sebep olacaksın.
If you kill me, you'll never find him.
Beni öldürürsen onu asla bulamazsın.
Now, do you think he's gonna give you a third when you tell us how to kill him?
Şimdi sence onu nasıl öldürebileceğimizi bize söyledikten sonra sana üçüncü bir şans verir mi?
I thought, um- - I thought you were supposed to kill him.
Ben onu... öldüreceğini düşünmüştüm.
You didn't kill him, Tyler.
Onu sen öldürmedin Tyler.
- Kill him again if you have to.
- Öldürmen gerekiyorsa bir daha yap.
But when they found out he was here, you got the call to kill him.
Onun burada olduğunu öğrendiklerinde onu öldürmek için seni aradılar.
I'm gonna kill him just for having you.
Sırf doğmana sebep olduğu için onu da öldüreceğim.
You said, two hours and then kill him. "
2 saat sonra onu öldürmesini söyledin.
I wasn't gonna say anything because you're his dad and all, but if he gets out, I'll just kill him.
Babası olduğun için söylemeyeyim diyordum ama dışarı çıksa bile öldürürüm gider.
Then why'd you try to kill him?
- Neden onu öldürmeye çalıştın?
You start firing those saws in here, there's a good chance you're gonna kill him.
Ateş etmeye başlarsanız onu öldürme şansınız oldukça yüksek.
- You got to kill him. - No, please! Listen.
- Onu öldürmelisiniz.
you killed my mother 24
you killed it 71
you kill me 103
you killed my brother 44
you killed me 78
you killed my friend 17
you killed my son 39
you killed him 538
you killed someone 34
you killed her 306
you killed it 71
you kill me 103
you killed my brother 44
you killed me 78
you killed my friend 17
you killed my son 39
you killed him 538
you killed someone 34
you killed her 306