You left him tradutor Turco
1,369 parallel translation
I think you left him somewhere inside Vosk's compound. I think you left him somewhere inside Vosk's compound.
Onu Vosk'un kampında bıraktığını düşünüyorum.
- You left him.
- Onu terk ettin.
How was he looking when you left him?
Onu bıraktığında nasıl bakıyordu?
How was he looking when you left him in The Jockey, Steve?
Onu barda bıraktığında nasıl görünüyordu, Steve?
You left him to die...
- Onu ölüme terk ettin...
You left him that note.
Not bırakmıştın.
Yet you left him till later. I heard you are the most skillful doctor in this hospital.
Alkolun etkisi başlıyor ve kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı.
You made it stop. You left him.
Bitirdin ve onu terkettin.
I can't believe you left him in all night.
Bütün gece orada tuttuğunuza inanamıyorum.
Have you left him alone? Abandoned him?
Onu hiç yalnız bıraktığınız ya da terk ettiğiniz oldu mu?
- You know, if you left him... life would be so simple.
Onu bıraksan hayat çok basit olurdu.
What's the last thing you said to him before you left him?
Onu bırakırken son söylediğin neydi?
- You left him, all his friends said it
Tüm arkadaşları böyle dedi.
Is that how you left it with him?
En son böyle mi ayrıldınız?
You've left him with nothing.
Onu eli boş bıraktın.
So, this morning after you left, Harry asked me all about you and I told him you did Pink's faux hawk for her "Bitter Pill"
Yani, ayrıldıktan sonra, Harry hep seni sordu ve ben ona dedim ki Pink'in sahte şahinini onun "Bitter Pill"
Ed brought him in right after you left.
Ed, onu sen gider gitmez getirdi.
After Candace stole Ronny from you, they got engaged... and then she left him at the altar, broke his heart.
Candace, Ronny'yi senden çaldıktan sonra, nişanlandılar ve sonra onu terk edip, kalbini kırdı.
You keep going at him like that... ain't gonna be nothing left of him to make right what he owes.
Adamı böyle dövmeye devam ederseniz, bize olan borcunu nasıl ödeyecek.
She believed like many that he did commit the crime and she... basically... you know, left him there.
O da herkes gibi Lincolnün o suçu işlediğine inanmıştı ve onu yalnız bırakmıştı.
Why do you think vanessa left him?
Vanessa'nın onu neden terkettiğini düşünüyorsun?
I left all the phone numbers on the refrigerator and you need to give him a bath before he goes to bed, but don't get any water in his ears,'cause he freaks out a little bit.
Bütün numaraları buzdolabına astım. Yatırmadan önce banyo yaptırman gerekiyor. Ama kulaklarına su kaçırma çünkü huylanıyor.
You were the one that left him behind! That's bad parenting!
İşte bu kötü ebeveynlik!
When he left you that morning you may have felt bad, but believe me, Miss Trout to have him out of your life is the best thing that could have happened to you.
O sabah ayrıldığınızda kendinizi kötü hissetmiş olabilirsiniz, ama lütfen bana inanın Miss Trout onu hayatınızdan çıkarmanız başınıza gelebilecek en iyi şeydi.
- And you naturally left all your possessions with him?
- Tüm eşyanı ona mı emanet ettin?
I fish stolen from him. I ate him and I nothing left for you because I knew that you would respond.
Ondan bugün birkaç balık çaldım ve yedim ama sana söyleyemedim çünkü, sen böyle davranıyorsun
You gotta force him left.
Onu sola itmelisin.
Force him left, and when he crosses over, you jump him.
Onu sola gitmeye zorla, ve yanından geçtiği anda, üstüne doğru sıçra.
... the ball is snapped, you go into your opponent, blocking him with your left arm and bring this hand up into his chin, and I'll guarantee he'll be incapacitated for the next several moments.
Topu kaptïnïz. Rakibinize dalïyorsunuz. Sol kolunuzla ona blokaj yapïyorsunuz ve bu eli çenesine getiriyorsunuz.
Not surprising your man left you, I understand him.
Kocanın seni terketmesi şaşılacak bir şey değil, onu anlayabiliyorum.
Simon wanted to bring you a tray, but I told him you... looked like someone who wants to be left alone.
Simon sana arkadaşlık etmek istemiş ama... sanırım yalnız kalmak istiyor gibi bir halin varmış.
If you'd left with him, anything could've happened.
Onunla yalnız kalırsan, herşey olabilir.
No hard feelings : you left me for him and I'm protecting him.
Acı gerçeği itiraf edeyim : Yerime tercih edilen, terk edilme sebebim adamı koruyorum.
A woman at the company that last employed Mr. Klim... says you left it, inquiring about him.
Bay Klim'in en son çalıştığı yerdeki bir kadın... onu sorduğunuzu, kartınızı bıraktığınızı söyledi.
You betrayed him and left without your stuff, and now you're back go get it?
Onu aldatmışsın ve pılını pırtını toplamadan gitmişsin. Ve şimdi de almaya mı geldin?
In those few seconds, you take his left hand with your right, spin him, pinion him, and lead him back out that way.
Çünkü birkaç saniye içinde, sol elini sağ elinizle kavrayacağınızı, döndürüp ellerini bağlayacağınızı ve diğer kapıya doğru götüreceğinizi bilir!
What's left of him should be treated with gentle dignity. Do you see?
Ondan geri kalana da saygıyla itibar gösterilmeli, bunu kafan alıyor mu?
If you wanna save him chop your left hand off.
Eğer onu kurtarmak istiyorsan sol elini keseceksin.
So you left the carwith him.
Arabayı bıraktınız!
A boar shows up, you grab his neck with your left hand Hit him in the eye three times with your right
Domuz göründüğünde, boynunu sol elinle tutacaksın gözüne üç kez sağ elinle vuracaksın.
You told me about Tony, but I didn't know Michelle left him.
Bana Tony'den bahsetmiştin ama Michelle'in onu terkettiğini bilmiyordum.
That night, when Desantis kidnapped him, you said he left you somewhere safe.
Desantis'in onu kaçırdığı gece seni güvenli bir yere sakladığını söylemiştin.
You've made it really hard for him since you left.
Gittiğinden beri ona çok zorluk çıkardın.
I can save him, if you tell me how many Cylons there are left in the fleet.
Eğer filoda kaç tane Cylon kaldığını bana söylersen, onu kurtarabilirim.
Couldn't you have left him with a family member?
Aileden birine bırakamadınız mı?
You could've left him.
Onu terkedebilirdin.
So you went to his house, you shot him, and then you left, and you came back later with your pals and acted like nothing happened.
Bu yüzden sen de onun evine gidip onu vurdun, sonra ayrıldın ve daha sonra kostümlü bir şekilde geri döndün, ve hiç bir şey olmamış gibi davrandın.
I'll tell you why.'Cause when we were younger, whenever it was my birthday my father would always send a gift to him so he wouldn't feel left out.
Biz çocukken her doğum günümde babam ona da hediye gönderirdi. Kendini dışlanmış hissetmesin diye. Babamın kafası karışmış.
Tell him, too, his rupture patient left here to convalesce at his own fucking place, you give him a shoulder to lean on as he was getting the fuck out.
Ayrıca da yarıp bıraktığı hastasını... kendi evinde iyileştirmesini söyleyin. O çekip giderken, sen destek çıktın.
now, i could explain to you what might happen if we left him here, but i'm a lady, and i don't use that kind of language.
Şimdi sana, eğer onu burada bırakırsak neler olabileceğini... söylerdim ama ben bir hanımefendiyim... ve o tür bir dil kullanmayacağım.
You see, his wife left him and he's been kind of lonely... confused about what he really wants.
Görüyorsunuz, karısı onu terketti ve o da biraz ne istediği hakkında karışık hissediyor.
you left me alone 16
you left me 93
you left 130
you left me no choice 33
you left her 20
you left us 17
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
you left me 93
you left 130
you left me no choice 33
you left her 20
you left us 17
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
him or me 60
him who 26
you look so beautiful 108
you look good 800
you look amazing 345
you look beautiful 682
you look gorgeous 128
you look so pretty 62
you look stunning 72
you look nice 285
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364
you look tired 287
you look familiar 158
you look lovely 186
you look pretty 105
you look fine 152
you look fantastic 185
you look great 1239
you look hot 79
you love me 364
you look tired 287
you look familiar 158
you look lovely 186
you look pretty 105
you look fine 152
you look fantastic 185