You really are tradutor Turco
13,043 parallel translation
You really are the full package.
Gerçekten dört dörtlük bir hatunsun.
You're never going to find any peace. Not until you admit to yourself who you really are.
Gerçekte kim olduğunu kabul edene kadar asla huzur bulamayacaksın.
If you really are a Druid... prove it.
Gerçekten bir Druidsen ispatla.
It's not an easy thing admitting to yourself what you really are.
Gerçekte kim olduğunu kabullenmek kolay bir şey değildir.
Yes, you really are.
Evet, gerçekten rezilsin.
Monkey, why didn't you tell him sooner who you really are?
Gerçekte kim olduğunu ona niye daha önce söylemedin Maymun?
We always saw you for what you really are.
Seni hep özünde olduğun gibi gördük.
Huh? Oh, my, oh! You really are acting out!
Gerçekten özlemişsin yani.
Tomorrow, we'll find out who you really are.
Yarın gerçekten kim olduğunu öğreneceğiz.
Makes a man wonder who you really are.
Ki bu da insanın gerçekte kim olduğunu merak etmesine neden oluyor.
Finally accepting who you really are.
Nihayet kim olduğunu kabul ediyorsun.
Don't you think it's time you told him who you really are?
Sence ona gerçekten kim olduğunu söyleme zamanın gelmedi mi?
You got to see who you really are.
Gerçekte kim olduğunu görmüş oldun bu sayede.
You really are a Musketeer.
Gerçekten de silahşörsün.
For all the time we've spent together, I still have no idea who the hell you really are.
Birlikte geçirdiğimiz onca zamana rağmen gerçekten kim olduğunu bilmiyorum.
- You really are an idiot, Teddy.
- Gerçekten bir aptalsın Teddy.
Yeah, I know this is like a trick question, you know, but there really are so many that I...
Ya, bu kandırmacalı bir soru gibi değil mi? ama sahiden o kadar çok var ki o kadar çoklar ki...
But, really, are you saying you learned nothing here?
Ama, sahiden, burada hiçbir şey öğrenmediğinizi mi söylüyorsunuz?
Wow, you really are the Picasso of insults.
Hakaret ederken tam bir James Joyce gibisin.
Where are you from, really?
Gerçekten nerelisin?
You can't really appreciate this place till the lights are on.
Buranın güzelliği aydınlıkken ortaya çıkıyormuş.
When the lights are on... you really can see things for what they are.
Işıklar yanınca her şey kabak gibi ortaya çıkar.
Are you really trying to have a conversation right now?
Şu anda muhabbet etmeye mi çalışıyorsun?
The only people who know what really happened in the club are you and me.
Kulüpte olanları bir tek sen ve ben biliyoruz.
Are you really going to go through with this?
Planınızı sahiden uygulayacak mısınız?
Are you really going to read all these?
Gerçekten bütün bunları okuyacak mısın?
Tony are you going to skip the pickles when we're really doing it?
Tony gerçekten yaparken de turşuları koymayı geçecek misin?
Are you really with me?
Gerçekten benimle misin?
You are the kindest, sweetest man to ever live in this village. Really? - Yes.
Bu köyde yaşayan, gelmiş geçmiş en kibar, en tatlı adamsın.
You are a really great guy.
Sen gerçekten harika bir herifsin.
Are you trying to really connect to this other individual in this world?
Bu dünyadaki diğer bireyle gerçekten bağlantı kurmaya çalışıyor musun?
Roger, are you really here?
Roger. Gerçekten burada mısın?
But you're not really trusting us, are you, chef?
Fakat sen gerçekten bize güvenmiyorsun, değil mi, şef?
Arthur, are you really going to live with the Apaches?
Arthur harbiden Apaçilerle mi yaşayacaksın?
Why are you really here, Mr. Gordon?
- Neden buradasınız Bay Gordon?
I feel like you and me are really bonding.
Aramızda bir bağ oluştuğunu hissediyorum.
Terry thinks you guys are too old and too lazy to handle this, but I know what you're really made of.
Terry sizin bu iş için çok yaşlı ve tembel olduğunuzu düşünüyor ama sizin kalıbınızı biliyorum ben.
Are you really?
Gerçekten mi?
- Are you really not gonna have any?
Gerçekten hiç istemiyor musun?
You are really scared of her, aren't you?
Ondan sahiden de çok korkuyorsun, değil mi?
Are you really?
- Doğru mu bu?
Are you really going straight to war?
Gerçekten de doğruca savaşa mı gidiyorsun?
I mean, who are you really, in the grand scheme of things?
Yani büyük resme bakıldığında gerçekten kimsin?
Actually, it's really good for you because we are prepared to give back to you for helping us with your escrowdom.
Sizin için de iyi aslında. Bize yardımlarınız için geçiş sürecinde size yardımcı olarak teşekkür etmek istiyoruz.
You know, things are really turning around.
İşler cidden değişiyor.
Are you really unwell, Sassenach?
Gerçekten iyi değil misin İngiliz?
Are you really a doctor?
Gerçekten doktor musun?
I'm really glad you guys are friends again.
Yeniden arkadaş olmanıza sevindim. Bu çok hoş.
You're really... you're not gonna listen to me, are you?
- Cidden, beni dinlemeyeceksin değil mi?
Are you sure, this is really what you want?
Gerçekten istediğin şeyin bu olduğuna emin misin?
Nothing really anything if you are actually in love.
Gerçekten seviyorsan bir şeyin önemi yoktur.
you really do 96
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23