You really believe that tradutor Turco
1,371 parallel translation
General Bakshi, do you really believe that Project Milaap... will lead to friendship between India and Pakistan?
General Bakshi sizce de Milaap projesi... Hindistan'la Pakistan arasında dostluk oluşturabilecek mi?
You really believe that?
Buna gerçekten inanıyor musunuz?
You really believe that? That everything's fated?
Gerçekten herşeyin yazılı olduğuna mı inanıyorsun?
- You really believe that?
- Buna gerçekten inanıyor musun?
Did you really believe that God would protect you?
Tanrılarının seni koruyacağına gerçekten inandın mı?
If you really believe that, perhaps you should get out.
Eğer buna gerçekten inanıyorsan, belki de ayrılmalısın.
- You really believe that?
- Gerçekten buna inanıyor musun?
Do you really believe that a human and a Vulcan can have a future together?
Bir insan ve bir Vulkanın beraber bir gelecekleri olacağına inanıyor musun?
Do you really believe that this time will be any different?
Bu sefer farklı olacağını mı sanıyorsun?
You really believe that?
Buna gerçekten inanıyor musun?
Do you really believe that?
- Buna gerçekten inanıyor musun?
If you really believe that Stanley was joking... Mmm-hmm.
Eğitim kitapçığında yazdığına göre Tallahassee'de azınlıklar için bir Yönetici Eğitimi programı varmış.
Do you really believe that?
Buna gerçekten inanıyor musun?
You really believe that stuff?
Bunlara gerçekten inanıyor musun?
Even if I did undermine your relationship with Sydney - which, given our agreement, runs counter to my self-interest - even then, with all the people in Sydney's life, Vaughn, Nadia, anyone, do you really believe that she would turn to me?
Sydney'yle ilişkinizi bozma planımda başarılı olsam bile ki, anlaşmamızı düşünürsek bu, çıkarlarıma ters düşüyor ama bunu yapmış olsam bile, Sydney'nin hayatında Vaughn, Nadia gibi insanlar varken, bana yakınlaşacağına gerçekten inanıyor musun?
You really believe that we can get back in the fleet?
- Filoya dönebileceğimize cidden inanıyor musun?
- Do you really believe that?
- İnanıyor musun sen buna?
- You don't really believe that.
- Buna inanmıyorsun ya?
I can't believe you really want that. Go.
Gerçekten bunu istediğine inanamıyorum.
Do you really think anyone's gonna believe that's your grandmother?
Birinin bunun büyükannen olduğuna inanacağını gerçekten düşünüyor musun?
You don't really believe that I would try and kill you over this?
Cidden, bunun için seni öldürmeye çalışacağımı düşünmüyorsun değil mi?
I really believe that you are a big hero, defending the earth.
Senin dünyayı istiladan kurtaracak büyük bir kahraman olduğuna gerçekten inanıyorum.
Do you really believe, for a moment, that I could've shot him?
Onu benim vurduğuma, gerçekten bir an için bile olsa inanabilir misin?
Do you really believe he cared about that if he was planning on getting divorced? !
Ayrılmaya niyeti olsa böyle şeyleri dert eder miydi sence?
And if you still bother her, it's terribly shameful for a man and I really believe that you're the only man in your family... who will not disappoint me.
Ve hala onu rahatsız etmeye devam edersen, bu bir erkeğe yakışmaz. Ve şuna gerçekten de inanıyorum ki, ailenizde beni hayal kırıklığına uğratmayacak tek erkek sensin.
I get the feeling that you are trying to provoke me but believe me I'm only telling you this as someone who really respects you.
Bence siz beni kışkırtmaya çalışıyorsunuz ama, şuna inanın ki ben sizi seven ve filmlerinize saygı duyan biri olarak söylüyorum bunları.
You don't really believe that.
Buna gerçekten inanıyor olamazsın. Hayır.
Do you really believe we haven't considered that?
Gerçekten bunu düşünmediğimizi mi sanıyorsun?
Do you really believe we haven't considered that?
Gerçekten bunu hesaba katmadığıma inanıyor musun?
You know... how she gets really serious like when she saw The Way We Were... and she couldn't believe that Hubbell was going to leave Katie... after she had the baby?
Ciddiyken nasıl olur bilirsin. "Bulunduğumuz Yol" izlediğinde olduğu gibi. Hubbell'ın Katie doğurduktan sonra onu terk edeceğine inanmamıştı.
Not that I really believe in that stuff, but... you know.
Bu tarz şeylere inanmam ama... bilirsin işte.
- You don't really believe that.
Bir hata yaptı. - Buna inanıyor olamazsın.
- You don't really believe that.
- Buna gerçekten inanmıyorsun.
You don't really believe that.
Buna gerçekten inanmıyorsun.
- You really expect me to believe you've just... spontaneously tapped into the magic that is Niagara?
- Gerçekten kendiliğinden Niagara'nın büyüsüne kapıldığına inanmamı mı bekliyorsun?
Well, that's very nice, Ma, but do you really expect me to believe this?
Bu çok güzel anne ama bütün bunlara inanmamı mı bekliyorsun?
I know that I often have serious moral objections to the things that you do, but... this time I think you really need to reconsider, because if you do this, I believe you will go to hell.
Yaptığın şeylere çok sık etik itirazlarım oluyor, biliyorum fakat bu sefer gerçekten yeniden düşünmen gerekiyor. Çünkü eğer bunu yaparsan cehenneme gideceksin.
I can't believe you really did that, shorty.
- bunu yaptığına inanmıyorum ufaklık
You really believe that.
Sen gerçekten inanılmazsın
Come on, do you really expect me to believe that?
Hadi, gerçekten buna inanmamı mı bekliyorsun?
Come on, Chief, you don't really believe that.
Hadi şef, buna gerçekten inanmıyorsun.
So, Octavius, do you really believe we should freely give to the world all that is Roman?
Peki, Octavius, sence gerçekten Romalı olan herkese özgürce dünyayı vermeli miyiz?
- And you really think that... anybody here will believe your nonsense?
- O kadar aptal mısınız ki,... tek bir yurttaşımızın dahi bunlara inanacağını mı sanıyorsunuz?
- You really believe in that crap?
- Bu saçmalığa gerçekten inanıyor musun?
Do you really think that that the old demented man can... open the emergency door do you believe this?
O yaşlı bunağın panik halinde yanındaki çıkış kapısını... açabileceğine gerçekten inanıyor musunuz, söyler misiniz?
you don't really believe collier can do that, do you?
Collier'ın gerçekten bunu yapabileceğine inanmıyorsun, değil mi?
You're not really asking people to believe that.
Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
And really, Fritz, do you expect me to believe that after spendin'3 years around the women here that what you really want to do is hang around a hotel bar with me?
Niye herkes beni gudubet sanıyor? Gerçekten Fritz. Üç yıl buradaki kadınlarla takıldıktan sonra şimdi tek isteğinin benimle bu otel barında oturmak olduğuna inanmamı mı bekliyorsun?
You don't really believe that, do you?
Buna gerçekten inanmıyorsun değil mi?
You really believe that don't you?
Buna gerçekten inanıyorsun, değil mi? Ben neyim öyleyse, "seçilmiş taşıyıcı" mı?
Really? I can't believe that someone as gorgeous as you can be so down to earth.
- Senin kadar şahane birinin bu kadar ayakları yere basan biri olmasını aklım almıyor.
you really do 96
you really hurt me 29
you really shouldn't have 29
you really 167
you really think so 206
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really are 120
you really don't 54
you really hurt me 29
you really shouldn't have 29
you really 167
you really think so 206
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really are 120
you really don't 54