You understand me tradutor Turco
7,710 parallel translation
Do you understand me?
Beni anladın mı?
Stop wasting our time. You understand me?
Zamanımızı harcamayı bırak.
Or you'll destroy everything. Do you understand me?
Yoksa uğruna çalıştığım her şeyi yok edersin.
Do you understand me?
Anlaşıldı mı?
Do you understand me?
Anlaşıldı mı dedim?
Do you understand me? Do you know what I'm saying?
Anlıyor musunuz beni?
Just keep her away from him, do you understand me?
Sadece, o dedektifi kocamdan uzak tutun, anladınız mı?
You do not have to go through this alone, do you understand me?
Bunu tek başına yapmak zorunda değilsin beni anlıyor musun?
Do you understand me?
Anlıyor musun beni?
If she had a bracelet like that, she'd be at the pawnshop, you understand me?
Onun gibi bir bileziği olsaydı, rehinci dükkanında olurdu, anladınız mı beni?
You understand me?
Beni anlıyor musun?
You understand me, Earl?
Anlıyor musun Earl?
Nod your head if you understand me.
Beni anlıyorsan kafanı salla.
[breathing shakily] Do you understand me?
Beni anladın mı?
Don't you understand me?
Anlamıyor musun?
I want you to punish them, do you understand me?
Onları cezalandırmak istiyorum beni anlıyor musun?
- You understand me?
Anladın mı?
Hey, Bieber, you understand me?
- Bieber, sen anladın mı?
You won't get a record, but any more cheek from you and you'll end up in detention, you understand me?
Siciline bir şey işlenmeyecek ama hakkında gelecek en ufak şeyde sonun nezaret olur, beni anladın mı?
You understand me?
Anlıyor musunuz?
You can tell me, I don't understand anything.
Benimle paylaşabilirsin ; dinlerim.
I can understand why you hate me.
Benden neden nefret ettiğini anlıyorum.
Trust me, you don't want to try and understand her thought process.
- Güven bana. Onun düşünce şeklini bilmek istemezsin.
Okay, clearly, uh, you both have avoidance issues, and this... case seems to have brought them to a head, but in order for me to better understand what it is you're both really avoiding,
Tamam, açıkça görülüyor ki ikinizin de bazı şeyleri geçiştirme sorunu var ve bu dava, tüm bu geçiştirdiklerinizi ortaya dökecek gibi görünüyor. Lakin benim bilmek istediğim gerçekten neleri görmezden geldiğiniz.
You understand why I might be skeptical, considering it's you telling me this.
Bunu sen söylediğin için biraz şüpheci yaklaşabileceğimi anlıyorsundur umarım.
Relax. You do understand it's because of me that she's in danger.
Lee'nin benim yüzümden tehlikede olduğunun farkındasın değil mi?
But you have to understand, A kid like me doesn't get to where I'm at by doing...
Ama anlaman gerek benim gibi biri şu anki durumuna sadece şey -
Tell me you understand.
Anladığını söyle.
Please tell me you understand!
Lütfen anladığını söyle!
Listen, I understand you can't tell me.
- Bana söyleyemeyeceğim anlıyorum.
'Cause I saw the people you killed for Foster, and it took me 10 years to understand why.
Çünkü Foster için insanları öldürdüğün gördüm bunun nedeni kavrayabilmem 10 yılımı aldı.
I wish you had told me sooner, but I understand... I understand that you were scared, so...
Keşke bana daha önce söyleseydin, ama anlıyorum... anlıyorum korkmuştun, o yüzden...
I just need you to understand how much this means to me.
Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu anlamanız gerek.
If you would let me tell you what was going to happen, you'd understand why I did this.
Dr. Wells, size yaşanan şeyleri anlatmama izin verirseniz.. ... neden bunu yaptığımı anlarsınız.
He was trying to help me understand why you've been so off lately, why you might be having trouble connecting with me.
Son zamanlarda neden kendinde olmadığını bana açıklamaya çalıştı. Benimle iletişime geçmekte neden sıkıntı yaşadığını.
I can see how this must be difficult for you to understand, but trust me, your lives now are so much better because of what I have done for you.
Anlamanız için ne kadar zor bir durum olduğunu biliyorum ama inanın bana hayatınız sizin için yaptıklarımdan sonra çok daha iyi artık.
I... you have to understand, it's just been Marcus and me.
Anlayış göster. Sadece Marcus'la ikimizdik.
I also understand there's a fuck-load of shit you're not telling me.
Ayrıca bana tonla şey söylememeni de anlıyorum.
" Why does nobody understand me like you do?
" Neden kimse beni senin anladığın gibi anlamıyor?
♪ Of a newborn child ♪ You probably all know that, um, the last few weeks have been weird for me, and I'm still trying to understand why this is happening.
Büyük ihtimalle hepiniz son birkaç haftanın benim için garip geçtiğini biliyorsunuzdur ve ben de hala bunun neden olduğunu anlamaya çalışıyorum.
For weeks, all I've been trying to figure out is why you left me at the altar, and I understand.
Haftalarca, anlamaya çalıştığım tek şey beni nikah masasında neden bıraktığındı ve şimdi anlıyorum. Hazır değildik.
I understand how you feel, but trust me, normal's going to take some time.
Nasıl hissettiğini anlıyorum. Ama güven bana, normal biraz zaman alacak.
I am sorry. I just don't understand why you didn't tell me or anyone else.
Sadece niye bana veya başkasına anlatmadığını anlamadım.
That's something you might understand more than me, actually.
Benden de iyi anlayabileceğin bir şey bu aslında.
I understand you wanted to see me, Tom Mason. Yes, I did.
- Sanırım beni görmek istemişsin Tom Mason.
'Cause you don't think I can understand or you just don't want to tell me?
Anlayamam diye mi yoksa bana söylemek mi istemiyorsun?
Wait, they will kill him if you expose me, you understand?
Beni açık edersen onu öldürürler, anladın mı?
Okay? If you ever come near me or my family again, I will destroy you, you understand?
Benim veya ailemin yanına bir daha yaklaşacak olursan seni mahvederim, anladın mı?
I understand how scary this must seem to you, believe me.
Ne kadar korkunç göründüğünü anlıyorum, inan bana.
Look, I don't know you okay, but something tells me you understand loss and what that does to a parent. You don't know anything about me.
Bak, seni tanımıyorum ama içimden bir ses birini kaybetmenin ne olduğunu ve bunun bir babayı ne hale soktuğunu bildiğini söylüyor.
- Oh, you have to understand me.
- Beni anlamalısın.