Belli ki tradutor Inglês
9,870 parallel translation
Belli ki ebeveyn olmak ona ağır geldi.
Apparently, she couldn't deal with being a parent.
Belli ki hiç lanet bir Amerikan askeri tarafından kovalanmamışsın.
You've obviously never been chased by a Marine.
Belli ki bizim bu küçük pembe dizimizle ilgilenmiyorlar işte.
These guys aren't interested in our little soap opera.
Belli ki, laga luga yapmakta da iyisin.
And you can sure as shit talk.
Belli ki 50-50'nin anlamını bilmiyor.
Obviously, he doesn't know what 50-50 means.
- Belli ki bu adam sadece yanıt istiyor.
I mean, obviously, this guy just wants some answers.
Belli ki sırt ağrısı.
Getting a backache.
Fakat belli ki o hâlâ iyileşiyor.
Oh but apparently, he's still healing.
Belli ki eli maşalı biri.
This is a scratching brush!
Belli ki...
Obviously...
Belli ki öyle.
Apparently not.
Belli ki kelepçe.
I mean, obviously they're handcuffs.
Ama belli ki seninkinden geçmiş.
But it obviously crossed yours.
Ama belli ki sayıyoruz.
You know, I guess we all are.
Belli ki zor günler geçirmişsin.
That's a lot to take in.
Belli ki değil, çünkü yaptığın tek şey oturup benim öfkem hakkında konuşmak ve...
Well, obviously not, because we're sitting here talking about my passion and...
Belli ki professiyonel.
Obviously a professional.
Demek istediğim, sen ve AJ'in arasında belli ki bir bağ var ve şuan ona saygı göstermeye çalışıyorsun.
I mean, you and AJ obviously have a connection, and you're trying to honor him right now.
Belli ki, etmiş.
Apparently, he did.
Belli ki, hiçbirimiz bu durumdan hoşnut değiliz.
All right, none of us are particularly happy about the situation.
Bir tadına bakmak istemiş belli ki. Bu dozda bir işe yaramaz.
She just wanted to taste it, but that's nonsense.
Belli ki değildi.
Well, obviously not.
Miss Somers parasız bir dul olduğum için bana zorbalık yapabileceğini düşünüyor anlaşılan belli ki Frederica'nın bir Vernon olduğunu unutmuş durumda.
Miss Summers must be under the impression that as a widow without fortune, I may be bullied. Evidently, she's forgotten Frederica is a Vernon.
Yaa, yeterince aç kalmamışsın belli ki.
Evidently not hungry enough.
Dürüst olmak gerekirse, bazı insanlar için olabilir, Tıpkı manevi bir şey Ve belli ki mekanik avantajlar da var,
I think honestly for some people it can be, like, a spiritual thing, and obviously also there are some mechanical advantages too, but that's not why I ride it, you know?
Belli ki Gettysburg Savaşı yüzünden orada bir tek o kalmış.
Apparently with the Battle of Gettysburg and all, he was the only one there.
- Belli ki boş durmamışsın.
- Well, you've been busy.
Belli ki yanlış bir anlaşılma olmuş.
Obviously there's been some sort of misunderstanding.
Belli ki onun bu gerçekten haberi yoktu.
Well, she seems seriously uninformed of that fact.
Belli ki dualarıma cevap verdi.
And sure enough, he answered my prayers.
Belli ki seni göz ardı etmeye çalışıyorlar.
I'm sure that they're just trying to rule you out...
Ne düşünüyordun bilmiyorum fakat belli ki beceremedin. Bu yüzden, sana ne söylersem aynen yapacaksın.
I don't know what you were thinking, but you've clearly failed, so you have to do exactly as I tell you.
Açıkça belli ki, o dikildiği ve büyüdüğü topraklara geri dönmelidir.
Clearly, it should be returned to the spot where it was planted and grew. "
Belli ki anlaşmaları şimdiye kadar düzgün yapmışsın.
You seem to be doing all right so far.
Belli ki bize kızan birin.
Obviously someone we've upset.
Belli ki, ordu insanlara düzgün ateş etmeyi öğretiyor.
Apparently, the Army's training people to shoot straight
Belli ki reklam yapıyorlar.
This is clearly a publicity stunt.
Alabama'daki oylama, efendim, Belli ki Vali Wallace sizi dışında tutmuş.
The ballot in Alabama, sir, apparently, Governor Wallace kept your name off it.
Belli ki hiçbir ahlaki değere sahip değilsin.
Clearly, you don't believe in any moral principles.
Belli ki bir şeyler oluyor.
Clearly, you've got something going on.
Belli ki, sen de ona vurulmuşsun.
And frankly, you're crushing on her.
Belli ki adam yaşça kızdan üç kat fazla ama cebi para dolu ve arabası da çok güzel.
Sure, he's three times her age, but he's got money for pot and he drives a nice car.
- Belli ki cümlenin sonuna hiç ulaşamamaya alışmışsın.
And you're clearly acclimatized to never getting to the end of a sentence.
Bu belli ki bir erkeğin işi.
This is clearly man's work.
- Ortaya çıktığına göre belli ki değilmiş.
Well, obviously not. She turned up. Three years later.
Tatlım, sen açıklamıyorsun ki, doğrudan belli ediyorsun.
Oh, my dear, you don't demonstrate, you reveal.
Demek değildir ki, belli olmaz üzüntüleri
# Doesn't mean their sorrow doesn't show
Razıysan ve reşitsen, ki olduğun apaçık belli.
If you were consenting and above legal age, which you obviously are.
.. ama belli ki siz bu kitabı okumamışsınız.
And, you know, we were all...
Belli ki birileri çıplak resimlerime bakıyor.
- Clearly someone is looking at my nude portraits.
Sonradan belli oldu ki, bütün bunlar güzel şeylermiş çünkü bu sayede Conner4Real oldum.
But it turned out all of that was just a blessing in disguise because it turned me into Conner4Real.