Bir sorun var mı tradutor Inglês
1,371 parallel translation
Evliliğinizde herhangi bir sorun var mıydı?
Was there any trouble in your marriage?
Bu akşam eve gelmeyeceğim. Bir sorun var mı?
I won't be home tonight Do you have a problem with that?
Bir sorun var mı?
You have a question?
- Bunda bir sorun var mı? - Belki Western'da yoktur...
- Is there anything wrong with that?
Düğünden hemen önce onun odasına gelmişsiniz. - Bir sorun var mı?
I understand that you came up to her room just before the wedding Anything wrong?
Bir sorun var mı? Tamam mı?
This problem
- Orada bir sorun var mı?
- Any problems over there?
Bu ile ilgili bir sorun var mı?
Do you have a problem with that?
Hala bir sorun var mı?
You still have questions?
Herhangi bir sorun var mı?
Hmm. Do you have any questions?
Bir sorun var mı?
That okay with you?
Cinsel hayatınızda bir sorun falan... var mı?
Are you having any problems with... intimacy?
Bir sorun mu var, hayatım?
Is there anything the matter, my dear?
Poliçesinde herhangi bir sorun var mıydı?
Well, did she have some kind of problem with her policy?
Bir sorun var.
Speed, I'm under subpoena.
Söylemek istediğim şey, onda bir sorun var, o kadar.
All I'm saying is there's something not right with him, that's all.
Affedersiniz. Böldüğüm için kusura bakmayın ama bilmem gereken bir sorun mu var?
Excuse me, I'm sorry to interrupt, but is there a problem I should know about?
Pizzanın tasarımında bir sorun var. - Nasıl bir sorun var?
Okay, there's a bit of a design flaw in the pizza here.
Bir sorun falan mı var yoksa...
Is there some sort of problem, or...
Bana başka sorun ya da konuşmak istediğin başka bir şey var mı?
DO YOU HAVE ANY OTHER QUESTIONS FOR ME, OR ANYTHING ELSE YOU'D LIKE TO DISCUSS?
Ben Julia McNamara. Bir sorun mu var?
I'm Julia McNamara. ls there a problem?
Sorun şu ki, bir arkadaşım var ve...
THE PROBLEM IS... I HAVE THIS FRIEND...
Yalnızca tek bir sorun var. Mavi kurdelem kalmadı. Bunun yerine hayatınız boyunca ayağım kıçınızdan çıkmayacak.
The only problem is I'm fresh out of blue ribbons, so instead you'll have to settle for a lifetime supply of my foot up your ass.
Tatlım, bir sorun mu var?
Sweetheart, is anything wrong?
Öyle yaptım, ancak bir sorun var.
So I did and there's a problem.
Bu inekte bir sorun var sanırım.
There's something wrong with our cow. - [Lowing]
Otelle çalışıyorum ve odanızda bir sorun var, efendim.
I'm with the hotel, and there's a problem with your room, sir.
Özür dilerim, sanırım hatta bir sorun var.
Sorry, there must be a bug in the phone.
Ah evet, Hook'la aramda önemli bir sorun var.
As I told you when you interviewed, I'm here to help.
Demek ki bazı dini inançların ciddiye alınmayacak derecede çılgınca olduğu bir sınırımız var ve bizlerin, sınırı aşan şeyler hakkında konuşması sorun oluşturmaz.
So we have a line where we consider some religious belief to be just too kooky to take seriously, and we are rude with impunity... in talking about those.
Bunu sana şimdi söylemek istemezdim ama bir sorun daha var.
Howard, I'm sorry to have to tell you this now, but there's something else.
Ama bu sorun değil çünkü bir planım var.
But it's cool because I have a plan.
Sanırım bir sorun var Herb.
- I think we got a problem here.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama bir sorun var.
I'm sorry to disturb you, but we got a situation down here.
- Bir sigara içmemde sorun var mı?
- Do you mind if I have a cigarette?
Arabamda bir sorun var.
I'm having a little bit of trouble with the van.
Burada çekim yapabilirsiniz dedim evet, ama 15 dk içinde bir toplantım var... o yüzden çocuklar sizin için sorun olmazsa toplanmak zorundasınız.
I know I said you could shoot in here, but I've got a meeting in 15 minutes... so you guys actually have to clear out now, if you don't mind.
Bir sorun var, Başöğretmeni arayacağım.
Something's wrong with her, I'm going to call the headmistress.
Canım, okuldaki bir şey mi, Nick'le sorun mu var?
Hon, is it something at school, trouble with Nick?
- Burada bir sorun mu var bayım?
- Is there something wrong sir?
Bak, şöyle bir sorun var :
See. the problem I'm having is that the tire iron you claimed your husband used
Meşgulüm Fosil. Hayvanat bahçesinin satışıyla ilgili bir sorun mu var?
I'm busy, Fossil. ls there a problem with the sale of the zoo?
Elimde bir sorun var.
I'm having a problem with my hand.
Kesin ne olduğunu bilmiyorum ama görünüşe göre bir sorun var.
I'm not really too sure on the specifics, but uh... apparently there were some complications.
Başka bir sorun daha mı var?
You have yet another question?
Uyan hayatım. Bir sorun var.
Honey, wake up, something's wrong.
Korkarım sol karıncıkta hâlâ bir sorun var.
Well, I'm afraid the left ventricular myocardium is still dyskinetic.
Midem de bir sorun var. O yüzden Beyaz Rus içiyorum. Ne?
I've been havin trouble with my stomach, that's why I'm drinkin White Russians.
Ama burada bir sorun var ve ben bu sorunu halledeceğim.
But there is a problem here, and I'm gonna do something to fix it.
Jake, bir sorun var. Ben...
Jake, something's wrong, I'm...
Peki, anladığım kadarıyla suda bir sorun var. Değil mi?
Okay, my understanding is there's a problem with the water.
bir sorun mu var 1028
bir sorun yok 90
bir sorunum var 94
bir sorunumuz var 196
bir sorunun mu var 37
bir sorun var 192
bir sorun çıktı 25
sorun var mı 87
var mı 248
var mısın 123
bir sorun yok 90
bir sorunum var 94
bir sorunumuz var 196
bir sorunun mu var 37
bir sorun var 192
bir sorun çıktı 25
sorun var mı 87
var mı 248
var mısın 123
var mısın yok musun 30
var mıydı 25
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
var mıydı 25
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saniye 1866
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saniye 1866