English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bırak onları

Bırak onları tradutor Inglês

2,911 parallel translation
- Bırak onları!
- Release them!
Bırak onları!
Don't look at them!
Bırak onları.
Let them go.
Rahat bırak onları.
Let'em go.
Bırak onları.
Let'em go.
Bırak onları gitsinler.
Just cut them loose.
Yoshimura, bırak onları toplamayı.
Yoshimura, stop picking on them.
Tamson, rahat bırak onları.
Tamson! Leave them alone.
Ve onlar sadece gerçekten verimli olan, yüksek kalitede keresteleri seçip kullanılmayacak olanları bir yığın halinde bırakıyorlar.
And they're high-grading selecting only the really good, high-quality timber and leaving the rest laying there in a junk heap.
Çünkü yerime teklif edeceğim kişinin onları bırakıp bir kız için geri dönmesini istemiyorum.
Because I don't want the person that I recommend to pull a me and go running back to the girl they left behind.
Onları bırakıp arabayı restauranta bırakırım.
I'll drop them and keep the car in the restaurant for the night.
O zaman belki onları yalnız bırakıp kendi kendine konuşmalısın.
You should talk to yourself and leave them alone!
Onları kendi hallerine bırakırsak bu ülkeye istediklerini yaparlar.
If we leave them be, they'll do whatever they want with this country.
Onları hamile bırakır ve çöpe atar.
He knocks them up and dumps them.
Sue, onları bırakıyormuş gibi düşünme.
Well, Sue, don't think of it as abandoning them.
Bu güzel çifti bırakıp size kulak misafiri olmaktan kendimi alamadm. Onlar kesinlikle birbirlerine aitler, ama siz hiç de öyle değilsiniz.
Look, I couldn't help overhearing you two as I was taking a break with this nice couple who obviously belong together, as opposed to you two, who I would call a bad fit.
Onları evine götürüp karanlıkta tek başlarına bırakıyorsun.
You take them alone into your house, alone in the dark.
Onları yalnız bırakırız.
We leave them alone.
Bırak onlar birbirine girsin.
Don't be naïve. Let them fight it out.
- Beni alın, onları bırakın.
- Listen, take me. Let them go.
O neşeyi yaşayabilmenize olanak tanıyan bir yer bulduğunuzda size kendinizi güvende ve sevildiğinizi hissettiren ait olduğunuzu hissettiren insanlar bulduğunuzda onları bırakıp gitmezsiniz.
When you find a place that allows you to experience that joy, when you find people that make you feel safe and loved, like you belong... You don't walk away from it.
Onları iş yerine bırakırım.
I'll leave them for you at work.
Onları rahat bırakın.
Hey! Oh, leave them alone!
Onları yalnız bırak.
Leave them alone.
Az ve öz olarak, Eğer onları yasal yerel işlerin zorluğuna bırakırsak vazgeçeceklerini söyledi. Tüm içkiler ve orospular etkinlikle ilgili.
Uh, in a Nutshell, if we let them into a handful of legitimate local businesses, they say they'll cease all drug and prostitution related activity.
- Bırak birazda onlar ter döksün.
- Let the mates sweat too.
- Onları nasıl bırakırız? !
- How will you leave them...
Ayrıca ayakkabılarınızı kapının önünde bırakırsanız, onları tamir ediyoruz.
And we also fix shoes if you leave them outside your door.
Connolly'i bir kenara bırak, onca koruma onları bekliyor.
You name it. Not to mention more guards than even Connolly could kill.
Ayrıca onlar, iyi bahşiş bırakırlar.
And they're really big tippers.
Bırak onlar seni, olmanı istedikleri kişi olduğun için değil olduğun gibi sevsinler.
Let them love you for who you are, not who they think you should be.
Ama o zamana dek, bırakın da onları tekrardan forma sokayım.
Until then, let me get them back in the race.
Onlar çocuklarını tek başına bırakırlar.
They leave their kids alone.
Körlüğe ek olarak kıyafetlerini çıkarmak onları kimliksiz bırakıyor.
In addition to the blinding, taking their clothes further robs them of their identity.
Ama lütfen onları rahat bırak.
Just, please, leave them alone.
Sormayı bırak yada onları geri alacağım!
Stop asking or I'll just put'em back in!
Yani eğer onları tehdit etmezsek bizi rahat mı bırakırlar?
So we don't threaten them, and they leave us alone?
Bu grubun lideri benim, ve sana söylüyorum ; Onları rahat bırak.
I'm the leader of this group and I'm telling you lay off those guys.
Dee, bence onların arasına nasıl gireceğini düşünmeyi bırakıp onlardan nasıl intikam alacağını düşünmeye başlamalısın.
Dee, I think you need to stop focusing on how to get back in with them, and start focusing on how to get revenge on them.
Hayır, onları bırak, gitsinler.
No, you should let them go.
O zamandan beri, onlar için sigara bırakıyoruz.
Since then, we've buried cigarettes for them.
Onlar dışarı çıktıktan sonra, siz çocuklar içeride fırtına koparmadan önce, bırakın içeri ilk ben gireyim.
After they come out, before you guys storm in there, please let me go in first.
Onları şuraya bırakıver.
Just, uh, yeah, just leave those right there.
Bırak onları!
Up against the wall!
Yani banka, içinde değerli şeyler olan bir çanta, yem olarak bırakılıyor eğer gelip biri onu alırsa, biz de küçük hırsızlıktan onları tutukluyoruz.
So the decoy leaves a bag with valuables in it on a bench, and if someone comes along and takes it, we collar them for petit larceny?
Umutla bırakıp onları, dönmelisiniz savaşa.
With hope leave them, but return to the war, you must.
Bırak onlar soruşturmasını yapsın, bütün cihazlara el koysun sorularını sorsun.
Let them have the investigation, let them take away all the equipment ask their questions.
Onları eksik bırakıyorsunuz.
You're warping them.
Benden de her şeyi bırakıp onların peşinden gitmemi mi istiyorsun?
And you expect me to drop everything to go after them.
Burası onların aracını bırakıp gittiği yer.
This is where she abandoned their vehicle.
Ben çok sevdim ama onlar nefret etti. Yani bırak peşini.
I like it a lot, but they hate it, so drop it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]